Mesajı Okuyun
Old 03-10-2006, 01:09   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

**************
GEÇİCİ TEDBİR OLARAK İHTİYATİ HACİZ- İLAMLI İCRA TAKİBİ
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 10507
Karar Yılı : 2005
Karar No : 13864
Karar Tarihi : 27.06.2005
Daire No : 12
Daire : HD
**************
ÖZET: İhtiyati haciz karan, niteliği itibariyle borçlunun malları üzerinde geçici bir tedbir uygulanması amacına yönelik olduğundan, İİK'nın 257. madde koşullarında alınan ihtiyati haciz karan ilam niteliğinde bulunmadığından, buna dayanılarak müstakilen ilamların icrası yoluyla takip yapılamaz.
**************
(2004 S. K. m. 257)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Alacaklı vekilinin temyiz isteminden 21.03.2005 havale tarihli dilekçesiyle feragat ettiği görülmekle vaki feragat nedeniyle alacaklı vekilinin temyiz isteminin reddine,
2- Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İhtiyati haciz kararı, niteliği itibariyle borçlunun malları üzerinde geçici bir tedbir uygulanması amacına yönelik olduğundan İİK.nun 257. madde koşullarında alınan ihtiyati haciz kararı ilam niteliğinde bulunmadığından buna dayanılarak müstakilen ilamların icrası yoluyla takip yapılamaz. Ancak, 4. İcra Müdürlüğünün 1998/1229 esas sayılı dosyasıyla başlatılan ilk takipte borçlu itirazlarının iptali için alacaklının Asliye Hukuk Mahkemesinden itirazın iptaline ilişkin karar alması sonucunda anılan takip dosyasında alacaklı, takibine devam edebilecekken itirazın iptali kararı nedeniyle İİK.nun 257. maddesi koşullarında ihtiyati haciz alarak ikinci kez birinci takipten müstakil olarak ilamların icrası yoluyla takip yapması doğru değildir. 24.12.2003 tarihli ihtiyati haciz kararının asıl alacak ile ilgili olarak verildiği de nazara alınarak, bu aşamada ikinci kez geçerli bir takip olmadığından bu takipte ihtiyati haczin uygulanması yerinde olmadığından Mahkemece ihtiyati haciz işlemlerinin iptaline karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Sn. erdal7'in bahsettiği karar bu olabilir. Benim olayda dikkatimi çeken bir nokta asıl borçlunun da bir kısım malına ihtiyati haciz konulduğu, genelde taşıt kredisinde rehin tesis edilerek araç yediemine teslim edilir. Rehinle temin edilmiş bir borç için de ihtiyati haciz söz konusu olmaz. Öte yandan kefil için ihtiyati haciz kararı alınmış ve süresinde takibe girişilmiş, itiraz üzerine takip durmuş ve itirazın iptali için dava açılmış yani ilk ihtiyati haciz hükümden düşmemiş. Bu durumda ilk ihtiyati haciz borcu karşılamaya yeter miktarda ise ikinci ihtiyati haciz kararı haksızdır. Benim görüşüm ise ikinci ihtiyati haciz ancak borcu karşılamaya yeter miktarda haciz gerçekleşmemiş ise mümkündür. Bu görüşümü bir nebze destekleyen kararı da ekliyorum.
Alıntı:

**************
İPOTEĞİN PARAYA ÇEVİRİLMESİ YOLUİLE TAKİP
**************
Esas Yılı : 2004
Esas No : 4232
Karar Yılı : 2004
Karar No : 4129
Karar Tarihi : 26.04.2004
Daire No : 11
Daire : HD
**************
ÖZET: Borcun teminatını teşkil etmek üzere tesis edilen ipotek limitinin ihtiyati hacze konu edilen alacak miktarından fazla olması karşısında IIK.nın ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için aradığı koşullar gerçekleşmiş olmaz.
**************
(2004 S. K. m. 257)
Taraflar arasında görülen davada Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 19.1.2004 tarih ve 2003/50 D.İş sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati hacze itiraz edenler tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Mahkemece alacaklı banka vekilinin ihtiyati haciz talebi üzerine ihtiyati hacze itiraz eden borçluların borca yetecek miktarda malları ile 3 'ncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmuş, borçlular alacağın daha önce takip konusu yapıldığını ve takibin itirazla durduğunu ileri sürerek, ihtiyati haczin kaldırılmasını istemişlerdir.
Karşı taraf vekili, ihtiyati hacze itirazın yerinde bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, her ne kadar daha önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip kesinleşmiş ise de, ipotekli taşınmaz değerinin ve dolayısıyla borcu karşılamaya yeterli olup olmadığının belli olmadığı, bu nedenle alacaklı bankanın alacağını teminat altına aldırma talebenin yerinde bulunduğu gerekçesiyle ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati hacze itiraz edenler temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre ihtiyati hacze itiraz edenlerden İbrahim, Erol ve Süleyman'ın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak, kredi borçlusu bulunan S.M. borcun teminatını teşkil etmek üzere taşınmazını davalı bankaya (22.500.000.000) TL limitle ipotek ettiğinden ve ihtiyati hacze konu edilen alacak da bu miktarın altında bulunduğundan yani ipoteği aşan bir alacak iddiası mevcut olmadığından, İİK.nun 257'nci maddesindeki koşulların oluşmaması nedeniyle mahkemece S.M.nin itirazının kabulüne karar verilmek gerekirken anılan husus gözden kaçırılarak yazılı gerekçe ile bu şahsın itirazının da reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın Sedat Makinacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle ihtiyati hacze itiraz edenlerden İbrahim, Erol ve Süleyman'ın tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte yazılı nedenlerle kararın Sedat Makinacı yararına BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı harcın temyiz eden İbrahim, Erol ve Süleyman'a iadesine, 26.4.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Burada benim anladığım kadarı ile ipotek veren dışındakiler müteselsil kefil ve ipotek bedeli borcu karşılamaya yeteceği halde kefillere gidilmesinde bir engel bulunmadığından, ihtiyati haciz yönünden yaptıkları itirazlar reddedilmiş, olaya tam uymasa da biraz fikir veriyor. Unutulmamalıdır ki hacizde ilke alacaklının alacağına en çabuk ve en masrafsız yoldan kavuşmasının sağlanmasıdır. Ancak bu borçlunun çok cüzi bir borcu nedeniyle tüm malvarlığına haciz konulabileceği anlamına gelmez.