Mesajı Okuyun
Old 20-11-2020, 14:44   #2
Av. Suat

 
Varsayılan

Satıcı tarafından alıcıya teslim edilen mal 6502 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinde yer alan durumlardan birinin varlığı halinde “ayıplı" olarak kabul edilmektedir. 4077 sayılı ETKHK’de tüketicinin satın alınan malda meydana gelen ayıbı malın teslim tarihinden itibaren 30(otuz) gün içinde satıcıya bildirme yükümlülüğü bulunmaktaydı. İhbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilmemesi halinde ise tüketici, Kanunda öngörülen seçimlik haklarını kullanamamaktaydı. Söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin tüketici açısından ağır sonuçlara neden olduğu kuşkusuzdur.

Bu düzenlemenin önüne geçmek amacıyla, Yeni TKHK’nin 10’uncu maddesinde tüketici lehine ispat kolaylığı öngörülmüştür. Bu kapsamda, malın teslimi tarihinden ititbaren 6(altı) ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğu kabul edilecek ve malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya ait olacaktır. Bu yeni düzenleme ile birlikte, satıcılara yüklenen ödevler bir hayli artmaktadır. Sonuç itibariyle, 6502 sayılı YTKHK ile tüketicinin ayıbı ihbar yükümlülüğü ortadan kaldırılmış, ürünün teslimi tarihinden itibaren 6 ay içinde ortaya çıkan ayıplardan satıcının sorumlu tutulduğuna ilişkin karine öngörülmüştür.

Görüldüğü üzere, 6502 S. TKHK’nda, ne gözden geçirme külfetine, ne de bildirim açısından iki aylık süreye ya da farklı bir süre düzenlemeye işaret eden herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir. Gözden geçirme külfeti aranmadığı için, tüketici malı kontrol etmek zorunda değildir, malı kontrol etmeden kullanmaya başlayabilir. Ayıp, kendiliğinden ortaya çıkana kadar, tüketicinin ayrıca herhangi bir şey yapmasına gerek yoktur.

Son yasal düzenleme bu olmakla, Yargıtay halen ihbar külfetinin devam ettiği yönünde kararlar vermektedir.
Yargıtay ın bu uygulaması son yasal düzenlemeler karşısında bence yanlıştır. Yargıtay bu yanlışından bir an önce dönmelidir.
İhbar külfeti için belli bir süre olmamakla hal ve vaziyete, normal normal değer yargılarına göre makul bir süre içinde yapılmalıdır.
Makul sürenin ne olduğu her olay açısından mahkemece hakim tarafından ayrıca taktir edilecektir.


Aşağıdaki kararında Yargıtay, olayda 6502 sayılı yasanı uygulanacağını ne var ki davacının ayıp ortaya çıktıktan sonra ihbar külfetini yerine getirmediğine işaret etmiş. 6502 sayılı yasada açıkça ihbar ve ihbar süresi olmamasına rağmen yargıtay ayıp ihbarının yapılmasını aramakta..
Ayrıca ayıp ihbarının hangi süre içinde yapılması gerektiğine de değinmekte...

(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2017/8888 E. , 2020/5049 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki Ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda …………gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacı, 29.04.2014 tarihinde dava konusu otomobili satın aldığını, aracın satın alınıp kullanılmaya başlanmasından kısa bir süre sonra aracın dış ve iç yüzeylerinde pul pul boya dökülmelerinin ortaya çıktığını, bu nedenle ilk olarak 21.09.2015 tarihinde servise başvurulduğunu ancak bir netice alınamadığını, bu haliyle aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek; dava konusu otomobilin ayıpsız misli ile değişimine, bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmenin iptali ile bedel iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ilk derece yargılama makamına sunmuş olduğu yanıt dilekçesi ile davacının boya sıkıntısı nedeniyle bir buçuk yıl sonra servise başvurduğunu, ayıp ihbar süresini kaçırdığını ayrıca dava konusu aracın üretimden kaynaklı ayıplı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece yargılama makamınca, davanın kısmen kabulü ile 8.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; tarafların istinaf talepleri, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince incelenerek; davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulü ile; İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 17/01/2017 günlü, 2015/3564 Esas, 2017/13 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, 2014 model ... Yeni ... Tıtanıum 1.0 EcoBoost 100PS PWS+X Paket aracın, ayıpsız misli ile değiştirilmesine, İİK 24. maddesinin infazda dikkate alınmasına, karar verilmiştir. Bu karar, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, sıfır km satın alınan araçtaki üretimden kaynaklanan boya hatası nedeniyle misli ile değişim ya da sözleşmeden dönme ve bedeli iadesi istemine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesi ile davalıdan 29.04.2014 tarihinde satın alınan otomobilin kullanılmaya başlanmasından kısa bir süre sonra boya dökülmelerinin peydah olduğunu, bu kabarmalar ve dökülmelere önce bir anlam veremediğini ve ancak dava dilekçesinde belirtildiği üzere bu boya dökülmeleri nedeniyle ilk olarak 21.09.2015 tarihinde servise başvurduğunu ifade etmiştir.
Davacının aracı satın aldığı 29.04.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK'nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.

Davanın açıldığı 31.12.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı yasanın 10/1. maddesinde ise teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğunun kabul edileceği belirtilmiştir. Dava dilekçesinde belirtildiği üzere, davacı, aracı teslim aldıktan ve kullanmaya başladıktan kısa süre sonra sonra araçtaki boya sorununu fark etmiş ve ancak ilk olarak yine kendi beyanı ile 21.09.2015 tarihinde bu sebeple servise müracaat etmiştir.
Bu açıklamalar ışığında davacı vekilince dava dilekçesi ile ifade edilen bu beyanlar ile yukarıda yer verilen yasal düzenelemeler değerlendirilmek suretiyle; davalının davacı asilin boya problemi nedeniyle bir buçuk yıl sonra servise başvurduğu ve ayıp ihbar sürelerine uymadığı yönündeki itirazı karşılanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.