Mesajı Okuyun
Old 05-05-2009, 11:36   #38
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

"Savcı" nedir?
"Hakimin reddi" kurumu neden var?
Savcı ya da doğru deyişle Cumhuriyet Savcısı, yargı görevini yapanlardan biridir (TCK 6/d). Aynı zamanda bir kamu temsilcisidir, kamu adına işlem yapar ve taleplerde bulunur. Yine Cumhuriyet Savcısı, idarenin bir parçasıdır; yargısal görevlerinin yanısıra, idari görevleri de vardır.
"Hakimin reddi" kurumunun ceza yargılamasında yer almasının nedeni ise, Anayasa ile güvence altına alınmış "yargı bağımsızlığı" ve "adil yargılanma hakkı"nın sağlanmasıdır. "Yargı bağımsızlığı için, yargıcın bağımsız ve adil olması yetmez. Yargıcın bağımsız ve adil olduğundan kuşku (şüphe) dahi duyulmamalıdır." (http://www.turkhukuksitesi.com/showp...&postcount=150) Çok bilinen söyleyişle; "Yargılamanın adil olması yeterli değildir, aynı zamanda adil görünmelidir." "Hakimin reddi" kurumunun ceza usulünde varoluşunun nedeni, işte bu adil yargılamanın ve yargılamanın adil görünmesinin sağlanmasıdır.
Cumhuriyet Savcısı, avukatlar gibi "yargı görevini yapan" kişilerden biri olmasına rağmen, "yargılama faaliyeti" içerisindeki yerleri, hakimlerden farklıdır. Aynı avukatların da "yargı görevi yapan" kişilerden sayılması ve yargılama faaliyetinde hakimlerden çok farklı bir yerde bulunmaları gibi.
Sayın Demirel'in verdiği örnekleri irdelersek:
- Evet Cumhuriyet Savcısı, delilleri toplamakla görevlidir. Ancak bu görevini yaparken herhangi bir suistimal yapabileceği olasılığı "savcının reddi" kurumuna gerek olduğunu göstermez. Zira Cumhuriyet Savcısı, delil toplama görevini bizzat yapabileceği gibi, kolluk aracılığı ile de yaptırabilir. O zaman iş, kolluğun reddine dek gider; çünkü olasılık olarak ele alındığında, kolluğun da görevini suistimal etmesi de mümkündür. Görevini ihmal ya da suistimal edebilecek her kamu görevlisi için "...nın reddi" olanağı konulması mümkün değildir.
- Evet Cumhuriyet Savcısı, "takipsizlik kararı" verme yetkisine sahiptir. Bu yetki, Cumhuriyet Savcısı'nın yargılamada karar verebildiğini göstermez. Karardan kastımızın, yargılamayı sonlandıran kararlar olduğu açıktır. Yoksa elbette Cumhuriyet Savcısı yargı görevini yaparken bir çok karar verecektir (soruşturma açmaya, dava açmaya, temyiz etmeye vb. pek çok karar verebilir). Avukatlar da yargı görevini yaparken bir çok karar verirler.
- Tutuklama bir tedbirdir, Cumhuriyet Savcısı'nın şüphelinin tutuklanmasını istemesi de yalnızca bir taleptir. Aynı avukatın sanığın tutuklanmasını ya da müvekkili sanığın tutukluluk halinin kaldırılmasını istemesi gibi. Buna karar verecek olan yine hakim ya da mahkemedir.
- Cumhuriyet Savcısının delilleri yorumlama, evirip çevirme, bir davanın başından itibaren seyrini etkileyebilmesi, aynen avukatların da yapabileceği işlerdir. Soruşturmanın en başında olaya dahil olan bir avukatın ceza yargılamasına yapabileceği etki Cumhuriyet Savcısından az değildir. Kaldı ki, "delilleri yorumlamak" vb. mahkemeyi bağlamaz; yargılamada esas olan mahkemenin delilleri değerlendirmesidir.
- Cumhuriyet Savcısının keşif yapabilmesi de yukarıdaki çerçevede düşünülecektir; keşif de bir delildir yalnızca. Aynı şekilde Cumhuriyet Savcısı bilirkişi incelemesi de yaptırabilir. Tüm bunlar Cumhuriyet Savcısının yargılamaya ilişkin karar verme yetkisi olduğunu göstermez. Bu yetki zaten Anayasa ile bağımsız mahkemelere verilmiştir.
Sonuç olarak, Cumhuriyet Savcısı'nın tarafsız olması gerekmez. Tam tersine taraftır. Görevini ihmal ya da suistimal eden her memur gibi Cumhuriyet Savcısı da şikayet edilebilir. Yine soruşturmayı hangi savcının yürüteceği, duruşmaya hangi savcının katılacağı hususları da Cumhuriyet Başsavcısı'nın yetkisindedir. Sadece "Cumhuriyet Savcısının görevini ihmal ya da suistimal edebilme olasılığı" dikkate alınarak "savcının reddi" kurumu olmalıdır denilirse, o zaman soruşturmada ve kovuşturmada görev yapan tüm unsurların (polisin, jandarmanın, mübaşirin vb.) reddi gibi uzayıp giden ve bu kişileri "hakimle aynı konuma getiren" bir görüş ileri sürülmüş olur. Anayasa'da belirtilen "yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerde olması" ilkesine aykırı böyle bir görüşün yanlışlığını ve sakıncalarını belirtmeye gerek yok sanırım.
Saygılarımla.