Mesajı Okuyun
Old 25-06-2010, 11:41   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan Bir karar

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 06.10.2008 T., Esas: 2008/1720, Karar: 2008/8960: "Davacı vekili, T. Emlak Bankası A.Ş. ile dava dışı Bahadır arasında imzalanan kredi sözleşmesindeki garantör müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla müvekkilinin ad ve soyadıyla atılan imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin sahte imzaya havi kredi sözleşmesinden borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ziraat Bankası A.Ş. vekili, davanın müvekkili bankaca değil, tasfiye halinde T. Emlak Bankası tarafından izlenmesi gerektiğini, müvekkilinin bu davada husumet ehliyeti bulunmadığını bildirerek davanın husumet yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda, kredi sözleşmesindeki garantör olarak atılan imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44/1. maddesinde bu kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 2. ve 23. maddesi hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen ve öncelikle incelenmesi gerekir. Uyuşmazlığı banka kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmasına ve davanın da kredi kartını veren banka tarafından açılmamış olmasına göre uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi'nde çözümlenmesi gerektiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir."

Saygılarımla...