Mesajı Okuyun
Old 21-11-2012, 13:10   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/6863
Karar: 2005/3658
Karar Tarihi: 14.04.2005


TAZMİNAT DAVASI - KASKO SİGORTALI MOTOSİKLET - SÜRESİNDEN SONRA BİLE ISLAH YOLU İLE DELİL GÖSTERİLEBİLECEĞİ - İKİNCİ TANIK LİSTESİ VERİLMESİ YASAĞI

ÖZET: Süresinden sonra bile ıslah yolu ile delil gösterilmesi mümkün bulunmakta olup, bu husustaki tek sınırlama ikinci tanık listesinin verilemeyeceği yönündeki kuraldır. Davalı sigorta şirketi tarafından ıslah yolu ile verilen dilekçede tanıkların ilk kez bildirilmiş olmasına göre, ikinci tanık listesi verme durumu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının gösterdiği tanıkların da dinlenerek sonucuna göre, tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 83, 274)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye 3. Hukuk Mahkemesince verilen 23.12.2003 tarih ve 2000/556-2003/1632 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı bulunan motosikletin teminat süresi içinde hasarlanmasına rağmen davalı şirketin ödeme yapmadığını, davalı şirket ile prim ödemelerini tahsil eden davalı acentenin hasar bedelinden sorumlu olduklarını ileri sürerek, 4.014.000.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili ıslah ettiği yanıtında, aracın acenteye gösterilmeden hurda olarak sigorta ettirildiğini, motorun ilk kazada onarılmaz durumda bulunduğundan davacının iddia ettiği kazanın olmadığını, hurda haline gelmiş bir aracın kasko sigortası ile teminat altına alınmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının aracındaki zararın davacının iddia ettiği şekilde gerçekleştiği, oluşan zararı karşılama yükümlülüğünün davalı sigorta şirketine ait olduğu, acente konumunda olan davalı A.Yalçın Aşkın aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle, davalı A. Yalçın Aşkın hakkındaki davanın reddine, davalı sigorta şirketi hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile 3.980.000.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ait talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı sigorta şirketi vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davalıya kasko poliçesi ile sigortalı motosikletin hasarlanması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından davaya verilen ilk yanıt dilekçesinde, davacının aracı hasarlı şekilde alarak sigorta ettirdiği, kaza yerinin ve kaza şeklinin değişik olduğu, kaza yapıldığı iddia edilen yerde kaza ile ilgili hiçbir iz ve emareye rastlanılmadığı savunulmuş, 10.11.2000 havale tarihli dilekçede ise yanıtlarını ıslah ettiklerini bildirerek, aracın hurda vaziyette, acenteye gösterilmeden sigorta ettirilmiş olduğu, kazanın iddia edilen şekilde olmadığı belirtilerek ilk yanıtta verilen savunma doğrultusunda beyanlarda bulunulmuş ve savunmayı ispata yönelik kanıtlar bildirilmiştir. Mahkemece verilen ara kararda davalı tarafın kanıt listesini kesin süre içerisinde vermediği gerekçesiyle bildirilen davalı tanıklarının dinlenmesine ilişkin davalı talebinin reddine karar verilmiştir.

Islah, taraflardan birinin yaptığı bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi yöntemidir. Buna göre ıslah, bir taraf işlemi olup, geçerli olması karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Somut davada, davalı ıslahta bulunarak süresinden sonra verdiği yanıtında, ilk yanıtında hasretmediği delillerini hasretmiştir. Süresinden sonra bile ıslah yolu ile delil gösterilmesi mümkün bulunmakta olup, bu husustaki tek sınırlama ikinci tanık listesinin verilemeyeceği yönündeki HUMK'nun 274/son cümlesidir. Davalı sigorta şirketi tarafından ıslah yolu ile verilen dilekçede tanıkların ilk kez bildirilmiş olmasına göre, ikinci tanık listesi verme durumu da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının gösterdiği tanıkların da dinlenerek sonucuna göre, tüm deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davalı tarafın gösterdiği tanıkların dinlenmemesi sonucu eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş olup, kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, mümeyyiz davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı sigorta şirketine iadesine, 14.04.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı