Mesajı Okuyun
Old 21-08-2008, 13:18   #39
Dilge

 
Varsayılan

Burada yine gerçek yaşam koşulları ile hukuki gerçeklik çakışıyor işte...
Stajyerlik hukuki niteliği itibariyle bir iş görme edimi karşılığında stajyere ücret talep etme hakkını veren bir sözleşme değildir. Bunu hepimiz biliyoruz zaten. Ama bir stajyerin, ki bir çoğunun da ailesinden uzakta olduğunu hesaba katarsak, stajyerliğini yerine getirebilmesi için de maddi bir beklenti içinde olması anormal karşılanmamalıdır. Erkek stajyer arkadaşlarımızın ise Yükseköğrenimi tamamladıktan sonra sağlık güvenceleri dahi olmamaktadır. Hadi biz neyse en azından ailemizin bağlı olduğu sosyal güvenceden yararlanıyoruz. (Bir an evvel bu konuda bir düzenleme yapılmalıdır)
Stajyerliğin hukuki niteliği yüzünden avukatların bunu bir fırsat bilmesi, olaya "nasıl olsa ben ücret ödemek zorunda değilim, hem stajyere tüm işimi yaptırırım (bilindiği üzere çay demleten, temizlik yaptıran avukatlarımız bile var) hem de para vermem oh ne ala" mantığıyla yaklaşması da etik değil bence.
Son olarak, stajyerlere ücret ödenmesin hatta stajyerler avukatlara para versin vb. söylemler içinde olan müstakbel meslektaşlarıma da bir şeyler söylemek isterim... Empati yapmaya çalışıyorum oysa onlar benim geçtiğim yollardan çok önce geçmişler daha kolay yapabilirler bu empatiyi.
Öyle bir avukatlık bürosu vardır ki, size bilgisini öyle güzel sunuyordur ki okul gibidir, siz stajyerliğinizin tadına varıyorsunuzdur. O zaman (aileniz de arka çıkabiliyorsa) ücret talep etmeden, yeri geldiğinde cebinizden de masraflar yaparak stajyerlik süresini tamamlayabilirisiniz. Ama Türkiye'de stajyerlerin o icra dairesi senin bu benim koşturmalarını bilmeyen yoktur herhalde, Ben bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak bir kurumun hukuk müşavirliğinde çalışıyorum, burada stajyer avukatların yaptığı işi hukuk fakültesi mezunu olmayan memurlar yapıyor.
Şimdi size soruyorum: Avukatlık stajı, teorik bilgiyi alan hukuk fakültesi mezununun avukat olabilmesi için yapmak zorunda olduğu teknik bir anlamı olan, uzmanlık gerektiren, (kendini geliştirme alanı icra müdürlüğünden ya da hacze çıkılan evlerden ya da avukatının yazdığı dilekçenin havalesini alıp dosyaya koymaktan ibaret olmayan) bir faaliyet midir?
Bu bence yıllardan beri Türk adalet sisteminin kanayan ve dinmeyen yarasıdır, bir an önce yasal düzenleme yapılmalıdır, avukatların da elini taşın altına koyması zorunludur...