Mesajı Okuyun
Old 25-09-2008, 16:48   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Derya DEMİR
Elimde oldukça ilginç bir ceza dava dosyası var.
1997 yılında sahte bir vekaletname düzenleyerek bir çok kişiyi dolandıran M.M ve K.M hakkında yapılan yargılama Ekim 2005 te bitiyor ve sanıklar sadece evrakta sahtecilikten 3 yıl hapis cezasına çarptırılıyorlar. Dolandırıcılık suçundan ise zamanaşımından dolayı beraat ediyorlar.
Benim içinden çıkamadığım konu ise, suç tarihi daha önce olan sahtecilikten dolayı neden zamanaşımının işletilmediği. Başka bir gerekçe ile temyiz yoluna başvurulmuş ancak Yargıtay cezayı onamış. Şimdi ise kesinleşmiş bu hükme karşı usulen başvurabileceğim tek yol yargılamanın yenilenmesi ama onun da şartları oluşmuyor. Bu konu da fikir beyan edecek olan var mı? sadece çözümü değil kararı tartışmak da iyi olur kanısındayım.

Neden şaşırıyorsunuz? Müvekkiliniz hakkında muhtemelen mülga TCK 342 ıncı maddeden(Küçük bir ihtimal 339) dava açılmıştır. Yürürlükteki TCK 204'e göre de mahkumiyet tesis esilmiştir. 2 Yasa blok olarak uygulanmış ve lehe olana göre hüküm tesis edilmiştir.

Mülga kanuna göre suçun ceza üst sınırı 8 yıldır. Buna göre yine mülga TCK madde 102 ye göre zamanaşımı 10 yıldır.(Uzamış zamanaşımı ise 15 yıldır)

Yürürlükteki TCK madde 204'e göre cezanın üst sınırı 5 yıldır. Yine yürürlükteki TCK madde 66'ya göre dava zamanaşımı 8 yıl;uzamış zamanaşımı 12 yıldır.

Her iki yasa gözönüne alındığında dava zamanaşımı gerçekleşmemiş olup, gerek yerel mahkeme gerekse Yargıtay'ın kararları doğrudur.