Mesajı Okuyun
Old 11-04-2009, 11:44   #50
üye15184

 
Varsayılan

Arkadaşlar;

1- Avukatlık Kimliğinin resmi bir kimlik olması konusunda sanırım hemfikiriz. Kanunla verilen bir hakkın, yetkinin daha alt bir normla kısıtlanıp değiştirilebilinmesi mümkün müdür?

Bu konudaki, neredeyse içtihat haline gelmiş uygulamalar karşısında:

' Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına' sahip ise dava hakkında kabul edilebirlik kararı verilmesi neden kabul görmesin? ( Hakkaniyete uygunluk açısından )

2- Kimliğin olay sırasında masaya fırlatılmasında ise; olayı an ve an kaydeden görüntülerin ( Beni asıl üzen buydu. Yıllarca çalışıp bitirdiğim okulum ve mesleğimi temsil eden bir belgenin pis bi şeymiş gibi iğrenç bir yüz ifadesiyle masaya atılması) tüm çabama rağmen elde edilememesi benim şahsi ve mesleki onurmu rencide eden bir hukuksuzluk değil midir?

3- Sanıkların hakaret suçlarından beraat etme ihtimalellerinin bulunduğunu ve bu durumun gerçekleşmesi ihtimalinin bulunduğunu AİHM'e gönderdiğim dava dilekçesinde açıkça belirtmiştim.

Bu ihtimalin gerçekleşmesi, benim açımdan AİHS'nin mağdur açısından ihlali sonucunu ortaya çıkarmaz mı? ( Kolluk görevlilerince eziyet ya da kötü muamele gören mağdurların, ilgililer hakkında Türkiye'de açtıkları ve sonuç alamadıkları uyuşmazlıkları, AİHM'in kabul ettiğini basından sık sık duymuyor muyuz?)


Arkadaşlar;
- AİHM'ce kabul edilebilirlik kararı iç hukukn tüketilmediğinden bahisle verilmezse, iç hukuk yollarını tamamlayıp tekrar AİHM'de dava konusu yapacağım.

- Banka görevlileri hakkında sadece Türkiye'de değil, evrende gidilebilecek tüm müracatları yaptım.

- Üstüme düşen ahlaki, mesleki ve şahsi sorumluluğu yeterince taşıdım, yerine getirmeye çalıştım.

- Ama üzülerek belirtiyorum sadece bir avukat arkadaşım haricinde, destek görmedim. Bu üstadım, halen ilgili davada vekilliğimi yapmaktadır. Ne yerel Baro ne de TBB üzerlerine düşen görevi yerine getirmedi.

- Geçen yıl yaşadığım olay, Avukatların bu konuda yaşadığı ne ilk ne de son tartışma olacak.

- Benzer bir olayı, Antalya'da Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşım da yaşadı.

- Hatta 2008 sonbaharında bir bayan avukat arkadaşımıza, Avukatlık Kimliği ile işlem yapmakta ısrar etmesi üzerine banka görevlisince defol diye bağrıldığını, olayı yaşayan bayan avukat arkadaşımız, şahsen telefonla bana anlatmıştı.

- Bu bir sorun, hem de ciddi bir sorundur. Her avukatın yaşayabileceği ve yaşadığı bir sorundur. Dolayısıyla asıl sorumluluk, TBB'ye düşmektedir. Çünkü kimliği veren kurumdur TBB.
- Benim davamda; şahsıma 2 adet teşekkür mektubu ve davaya da bizzat kendi vekilleriyle katılmayıp Burdur Baro Başkanına yetki belgesi gönderip, katılma talebinden ( reddedildi bu talep ) daha fazlasını yapmaları gerekmektedir.

Notava Mayıs 2009'a ertelendi.