Mesajı Okuyun
Old 02-03-2011, 16:14   #196
hızır hafiye

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Burak Ülker
Bu sistemlerin keyfi ve düzensiz kullanımının başta kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliği olmak üzere bir çok hukuk kuralını ihlal etme ihtimalinin yüksek olduğu muhakkaktır.

1980 yılında OECD tarafından belirlenen “Adil Bilgi Uygulama Kuralları” özünde: *Bilgi toplanmasına belli kısıtlamalar getirerek, sadece gerekli bilgilerin toplanmasına izin verilmesini, *Mümkün olabilen durumlarda bilginin doğrudan kişinin kendisinden alınmasını, bilgi alınmasının sebebinin açıklanmasını ve neden bu bilgiye gereksinim duyulduğunun açıklanmasını, *Toplanan bilginin sadece bildirilen neden için kullanılmasını, *Bilgi veren kişiye, kişisel bilgilerine girme ve yanlış ise düzeltme olanağı verilmesini ister.

Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin 1995 yılı tarihli 95/46/EC sayılı yönergesine göre veriler yasal çerçevede toplanabilir ve verinin öznesine sistem hakkında bilgilendirilme yapılır. Veriler, verinin öznesine açıktır, veri sahibinin verilere itiraz ve yanlış olan verilere karşı düzeltme hakkı vardır. Yönerge de asıl önemli olan Verinin gizliliği ve güvenliğini koruma ilkesidir. 2001 tarihli (CE) 45/2001 sayılı Avrupa Parlementosu ve Konseyi’nin Topluluk Kurum ve Organlarına Yönelik Verilerin Korunmasına İlişkin Düzenlemesine göre de kişisel veriler; adil ve yasal olarak, belirlenen, açık ve yasal olan amaçlar için toplanmalı ve ancak bu amaçlar doğrultusunda kullanılmalı, toplanma amacıyla ilgili ve yeterli ölçüde olmalı, bu amacı aşmamalı, doğru ve güncel olmalı (yanlış ya da eksik olan verinin silinmesi ya da düzeltilmesi için gereken yapılmalı) ve ancak amaca uygun olarak gerektiği sürece saklanmalıdır.

Ülkemizde, Özel Hayatın Gizliliği, Haberleşme Hürriyeti ve Haberleşmenin Gizliliği Anayasa ile korunmuştur. (T.C.Anayasası Madde 20, Madde 22). Türkiye ayrıca; (8.maddesiyle) “Herkesin Özel ve Aile Hayatına, Konutuna ve Haberleşmesine Saygı Gösterilmesini” hükme bağlayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni 1954 yılında onaylamış; “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması”’na ilişkin 108 sayılı Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni de 1981 yılında imzalamıştır. Bunların yanı sıra Türkiye, veri koruması ve sınır-ötesi bilgi akışı konusundaki OECD Yönlendirici İlkeleri’ni de imzalamıştır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlıklı dokuzuncu bölümündeki maddelerle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması başlıklı 135.maddesi ve Teknik Araçlarla izleme başlıklı 140.maddelerinde ise ilgi çekici düzenlemeler mevcuttur.
Alintidir.saygilarimla..
not: katilimcilardan `ozel hayata mudahale siniri`nin ne zaman asilmis olacagi ne zaman olmayacagi konusunda yorumlarini bekliyorum.. iyi aksamlar



Bu sistemlerin keyfi ve düzensiz kullanımının başta kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliği olmak üzere bir çok hukuk kuralını ihlal etme ihtimalinin yüksek olduğu muhakkaktır.
Keyfi ve düzensiz kullanılan bu tarz kayıt yapan cihazların kişisel veri ve özel hayatın gizliliği olmak üzere birçok hukuk kurallarını ihlal etme ihtimali olduğu gerçektir. Örneğin; bankamatiklerin şifre giriş yerini görecek şekilde gizli kamera yerleştirip şahısların şifre bilgilerini elde edebilir, otel odalarına yerleştireceğiniz gizli kameralarla şahısların özel hayatını kayıt altına alıp hukuk kurallarını ihlal edebilirsiniz. Ama bunları herkesin hiçbir ön şarta bağlı olmadan bulunabilecekleri umuma mahsus yer olarak tanımlanmış caddelerde parklarda köprülerde konuşlanmış mobese kameralarıyla yapa-mazsınız. Bu yönüyle mobese kameraları bu tarz kayıt yapan cihazların en masumu en günahsızıdır.



1980 yılında OECD tarafından belirlenen “Adil Bilgi Uygulama Kuralları” özünde: *Bilgi toplanmasına belli kısıtlamalar getirerek, sadece gerekli bilgilerin toplanmasına izin verilmesini, *Mümkün olabilen durumlarda bilginin doğrudan kişinin kendisinden alınmasını, bilgi alınmasının sebebinin açıklanmasını ve neden bu bilgiye gereksinim duyulduğunun açıklanmasını, *Toplanan bilginin sadece bildirilen neden için kullanılmasını, *Bilgi veren kişiye, kişisel bilgilerine girme ve yanlış ise düzeltme olanağı verilmesini ister.
Adil bilgi uygulama kuralları ülkemizde adli ve önleme aramaları yönetmeliğiyle düzenlenmiş olup yukarıda sayılan nedenler adli arama ve kapsamı adı altında bahse konu yönetmeliğin ikinci bölümünde açıklanmıştır. Fakat tartışma konusu mobese kameralarının kişisel veri toplama gibi bir amacı ve kabiliyeti yok . Ben istiklal caddesinde gezerken 300 tane özel güvenlik kamerasının 3 tanede mobese kamerasının kayıt alanına girmiş olabilirim.Benle beraber binlerce kişide aynı kayıt altına alınmış olabilir. Bu binlerce kişi hakkını arama noktasında tek tek özel iş yeri güvenlik kamerası sahiplerini özel hayatın gizliliği yada kişisel verilerin ihlali suçunu işlediniz diye dava etse sonuç ne olur. Mobese kameralarıda iş yeri güvenlik kameraları gibi fakat daha geniş açılı panoramik kayıt yapan cihazlardır. Her zaman öğrenme taraftarıyımdır. Güvenlik kameraları aleyhine açılıp kazanılan dava varmı?



Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin 1995 yılı tarihli 95/46/EC sayılı yönergesine göre veriler yasal çerçevede toplanabilir ve verinin öznesine sistem hakkında bilgilendirilme yapılır. Veriler, verinin öznesine açıktır, veri sahibinin verilere itiraz ve yanlış olan verilere karşı düzeltme hakkı vardır. Yönerge de asıl önemli olan Verinin gizliliği ve güvenliğini koruma ilkesidir. 2001 tarihli (CE) 45/2001 sayılı Avrupa Parlementosu ve Konseyi’nin Topluluk Kurum ve Organlarına Yönelik Verilerin Korunmasına İlişkin Düzenlemesine göre de kişisel veriler; adil ve yasal olarak, belirlenen, açık ve yasal olan amaçlar için toplanmalı ve ancak bu amaçlar doğrultusunda kullanılmalı, toplanma amacıyla ilgili ve yeterli ölçüde olmalı, bu amacı aşmamalı, doğru ve güncel olmalı (yanlış ya da eksik olan verinin silinmesi ya da düzeltilmesi için gereken yapılmalı) ve ancak amaca uygun olarak gerektiği sürece saklanmalıdır.
Avrupa parlementosu sürekli bu tarz kararlar alır ama kendisi uygulamaz. Bugün İngiltere’de 4.2 milyon güvenlik kamerasının olduğu ve bunun 10 yıl içinde 6 milyona çıkarılacağı Londrada sokağa çıkan bir ingilizin ortalama bir gün boyunca yaklaşık 300 kez yani 4.8 dakikada bir kameraya yakalandığı Fransa da sadece tren garlarındaki kamera sayısının 12000 civarı olduğu artık herkesçe bilinen bir gerçek. Yine özgürlükler ülkesi Amerika da havaalanı girişlerde güvenlik adına yapılan uygulamalar ortada.


Ülkemizde, Özel Hayatın Gizliliği, Haberleşme Hürriyeti ve Haberleşmenin Gizliliği Anayasa ile korunmuştur. (T.C.Anayasası Madde 20, Madde 22). Türkiye ayrıca; (8.maddesiyle) “Herkesin Özel ve Aile Hayatına, Konutuna ve Haberleşmesine Saygı Gösterilmesini” hükme bağlayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni 1954 yılında onaylamış; “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması”’na ilişkin 108 sayılı Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni de 1981 yılında imzalamıştır. Bunların yanı sıra Türkiye, veri koruması ve sınır-ötesi bilgi akışı konusundaki OECD Yönlendirici İlkeleri’ni de imzalamıştır.
Bunların mobese kamerasıyla alakasını anlayamadığım için cevap yazamadım.


5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlıklı dokuzuncu bölümündeki maddelerle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması başlıklı 135.maddesi ve Teknik Araçlarla izleme başlıklı 140.maddelerinde ise ilgi çekici düzenlemeler mevcuttur.
Öncelikle özel hayat nedir hayatın gizli alanı neresidir bunun açıklanması lazım. Örneğin x şahsı parkta sevgilisiyle oturuyor. y şahsıda aynı parkta x şahsının karşısında ki bankta salıncakta sallanan torununu izliyor. Her iki şahsıda görebilen mobese kamerasıda hemen sahısların yanında. Şimdi x şahsı y sahsının yanına gelip git buradan ben sevgilimle özel bir şeyler yaşıyacam diyebilir mi?



Saygılarımla.