Mesajı Okuyun
Old 04-09-2003, 10:13   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan BEKARET KONTROLÜNE HAYIR!

BEKARET KONTROLÜNE HAYIR!



"İnsanın biyolojik yapısının ahlâki değerlerle kurulan ilişkisini anlamak zordur. İnce ve yararsız bir zarın, kadın bedeninin en önemli kısmı sayılması, doğrudan ahlâki değerlerle ilgili. Söz konusu olan erkeğin namusunu, yakınındaki kadının zarının sağlamlığı ile ölçen, ikiyüzlü ölümcül bir ahlâk anlayışıdır. İlk cinsel deneyimin, evlilikte yaşanması yalnız kadına uygulanan toplumsal bir kuraldır. Bekaret ve kazandırdığı iffet, kadın için aranır bir özellikken, cinsel deneyime sahip olmak, erkek için övünç kaynağıdır. Ahlâka ilişkin yasa ve standartlar, bütün insanlara eşit uygulanmadığı sürece, bu kurallar aslında ahlâk dışı olmaktadır..." (Yıldız Temürtürkan, Yeter, Bekaret Kontrolüne Hayır! Bedenimiz Bizimdir! Kampanyası Bülteni, Ankara 1990 s.1.)

İşe girerken bekaret kontrolü, okula-yurda geç kalsan bekaret kontrolü, göz altına alınsan bekaret kontrolü... 1980 sonrasında yükselen kadın hareketinin önemli mücadele alanlarından biri oldu, bekaret kontrolleri.

Aralık 1988'de Harita Genel Müdürlüğü, işe alacağı kadınlardan "bekaret raporu" isteyince kadınlar, Müdürlüğü telgraf yağmuru ile protesto ettiler. 1989'da Ankara'da Feminist Haftasonu adıyla anılan toplantıda alınan kararla başlatılan "Bedenimiz Bizimdir, Cinsel Tacize Hayır Kampanyası"nda, en önemli taleplerden biri, bekaret kontrollerine son verilmesiydi. Ankara'da, İstanbul, İzmir'de de yüzlerce kadın, bu konuda kampanya yürüttü.

90'lı yıllarda da, özellikle ortaöğretimde, küçük yaştaki kız öğrencilerin intiharlarına yol açan bekaret kontolleri, ülkenin birçok yerinde kadınların protestolarına neden oldu. Ula'da, lise 1. sınıf öğrencisi Güzide'nin, Okul Müdürü'nün babasına, "kızına dikkat et, erkeklerle dolaşıyor, en iyisi bakireliğini kontrol ettir" dediğini duyarak intihar ettiği, aynı okulda, bir kız öğrencinin daha aynı nedenle intihara teşebbüs ettiği, Aydın'da lisedeki bir kız öğrencinin, okul yönetiminin başvurusu üzerine, Emniyet yetkilileri tarafından yakalanarak bekaret kontrolüne gönderildiği haberleri üzerine kadınların protesto eylemleri yükseldi.

1995 yılı Şubat ayında, okul müdürlerine kız öğrencilere iffet denetimi yetkisi veren ve bekaret kontrolünü meşrulaştıran M.E.B. Ortaöğretim Disiplin ve Ödül Yönetmenliği'ne karşı, ülkenin dört bir yanında eylemler başladı. Tam bu süreçte, İstinye İmam Hatip Lisesi'nden bir kız öğrenci, parkta erkek arkadaşları ile konuşurken yakalandığı için bekaret kontrolü yapılacağı endişesi ile intihar etti. Aynı süreçte kadınlarla ilgili bakanın bile bekaret kontrolünü savunan açıklamalarına rağmen, kadınlar bekaret kontrolüne karşı mücadelelerini sürdürdüler.

Nihayet, 21 Ekim 1998'de Adalet Bakanlığı, bekaret kontolünün ancak takibi şikayete bağlı suçlarda, mağdurun rızası alınarak, ırza geçme gibi re'sen takip edilen suçlarda ise ancak hakim kararı ile ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı izni ile yapılabileceğini belirten bir genelge yayınladı.


Kaynak

2000 Ajandası
Kadın Eserleri Kütüphanesi

Ek Not:
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin 1992 yılında tüm hekimlere gönderdiği bildiriyle, Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu'nun 1994 yılındaki raporunda, bu konu geniş olarak ele alınmış ve kadının cinsel kimliğine bir saldırı olarak tanımlanan "kızlık zarı incelemesinin" hiç bir yasal dayanağının bulunmadığı gibi, bu işlem sırasında tıbbi etik ilkelerinin de çiğnendiği dile getirilmiştir. Böylece hekimler, yasal bir gerekçe olmadığı sürece bu incelemeyi yapmamaları gerektiği konusunda bilgilendirilmişlerdir.

Hastanın rızası olarak değerlendirilen bu durum ancak özgür koşullarda gerçekleştirildiğinde bir anlam taşıyacaktır. "Bekaret muayenesi" için hekime getirilen kadının hangi koşullar altında bu incelemeyi kabul ettiği düşünülmelidir. Böyle bir durumda tam bir rızadan söz edilemeyeceği de dikkate alınmalıdır.