Mesajı Okuyun
Old 06-09-2007, 10:46   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Soruyu yeni TMK hükümleri çerçevesinde cevaplandırmıştım.
Ancak soru sahibi sn.Yılmaz'ın uyarısı üzerine ölüm eski MK döneminde gerçekşetiğinden, olayda 4722 sayılı K.nun 1 ve 17 md.leri çerçevesinde eski MK. hükümlerinin uygulanacağının farkına vardım.

Süre konusunu açıklayan Yargıtay kararına aşağıda yer veriyorum.
Eski MK.daki dava süresi " zamanaşımı " niteliğinde olduğundan hakim tarafından res'en dikkate alınmayacaktır.

Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/8582

K. 2003/9300

T. 22.9.2003

• MUVAZAA NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL ( Tapuda Kayıtlı Olmayan Taşınmazın Zilyetliğinin Devrinden İbaret Bulunan Mülkiyetinin Naklinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararının Uygulanamayacağı Nedeniyle Muris Muvazaasının Dinlenemeyeceği )

TENKİS DAVASI ( Davacıların Mahfuz Hisselerine Tecavüz Edildiğini Öğrendikleri Günden İtibaren 1 Sene Her Halükarda 5 Sene İçinde Açılması Gerektiği - Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil İstemi )

• MAHFUZ HİSSEYE TECAVÜZ ( Tecavüzü Öğrendikleri Günden İtibaren 1 Sene Her Halükarda 5 Sene İçinde Davanın Açılması Gerektiği/4721 Sayılı Kanuna Göre 1 Yıllık Süre Hak Düşürücü Süre Olmasına Karşın 743 Sayılı Yasada Zamanaşımı Süresi 0lması )

• ZAMANAŞIMI DEFİ ( 4722 Sayılı Yasanın 1. Madde Hükmüne Göre Yeni Yasanın Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce Yapılan İşlemlere O Tarihte Yürürlükte Olan 743 Sayılı Medeni Kanunun Hükümlerinin Uygulanacağı - Tenkis Davası - Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil İstemi )

743/m.502,513

4721/m.560,

ÖZET : Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın zilyetliğinin devrinden ibaret bulunan mülkiyetinin naklinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak iptal ve tescil isteğinin dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Ancak,sözü edilen taşınmazlar bakımından koşullarının bulunması halinde Medeni Kanunun Yeni 560 ( eski 502 ) ve devamı maddeleri uyarınca tenkis hükümlerinin uygulanması mümkündür.Öte yandan 4721 Sayılı Yeni Medeni Kanunun yürürlüğüne dair 4722 Sayılı Yasanın 1. madde hükmüne göre yeni yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan işlemlere o tarihte yürürlükte olan 743 Sayılı Medeni Kanunun hükümlerinin uygulanacağı açıktır.Anılan Yasanın 513. maddesinde tenkis davasının davacıların mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini öğrendikleri günden itibaren 1 sene,her halükarda 5 sene içinde açılacağı ifade edilmiştir. Yeni 4721 Sayılı Medeni Kanunda 1 yıllık süre hak düşürücü süre olarak nitelendirilmiş ise de 743 Sayılı Medeni Kanunun 513. maddesinde anılan süre zamanaşımı olarak tamamlanmış,uygulama ve öğretide sürenin niteliğini zamanaşımı olarak kabul etmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; Davacılar,miras bırakanları Şükrü 'nün mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla çekişme konusu taşınmazını,kadastro öncesi satış göstermek suretiyle davalılara bağışladığını,satış işleminin muvazaalı olduğunu,taşınmazın muvazaalı satış işlemine dayanılarak kadastroca 285 parsel numarası ile davalılar adına tesbit ve tescil edildiğini ileri sürerek satış işleminin iptali ile bağışlamanın saklı payları oranında tenkisi isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar,çekişme konusu taşınmazı bedelini ödeyerek miras bırakandan satın aldıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir. Karar,davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,Tetkik Hakimi raporu okundu.Düşüncesi alındı.Dosya incelendi.Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil,kademeli olarak tenkis isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;miras bırakan Şükrü 'ye ait bulunan çekişme konusu taşınmazın 24.5.1989 tarihinde miras bırakan tarafından davalılar Mehmet ve Duriye'ye satıldığı,senetsiz olan taşınmazın sözü edilen satışa dayanılarak kadastroca 21.10.1998 tarihinde davalılar adına tesbit edildiği,tesbitin 20.12.1999 tarihinde kesinleştiği,miras bırakanın ise tesbitten önce 6.10.1997 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Öncelikle tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın zilyetliğinin devrinden ibaret bulunan mülkiyetinin naklinde 1.4.1974 tarih ½ Sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı,bu sebeple muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak iptal ve tescil isteğinin dinlenemeyeceği kuşkusuzdur.Bu nedenle,iptal ve tescil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak,sözü edilen taşınmazlar bakımından koşullarının bulunması halinde Medeni Kanunun Yeni 560 ( eski 502 ) ve devamı maddeleri uyarınca tenkis hükümlerinin uygulanacağı muhakkaktır.
Öte yandan 4721 Sayılı Yeni Medeni Kanunun yürürlüğüne dair 4722 Sayılı Yasanın 1. madde hükmüne göre yeni yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan işlemlere o tarihte yürürlükte olan 743 Sayılı Medeni Kanunun hükümlerinin uygulanacağı açıktır.Anılan Yasanın 513. maddesinde tenkis davasının davacıların mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini öğrendikleri günden itibaren 1 sene,her halükarda 5 sene içinde açılacağı ifade edilmiştir.Yeni 4721 Sayılı Medeni Kanunda 1 yıllık süre hak düşürücü süre olarak nitelendirilmiş ise de 743 Sayılı Medeni Kanunun 513. maddesinde anılan süre zamanaşımı olarak tamamlanmış,uygulama ve öğretide sürenin niteliğini zamanaşımı olarak kabul etmiştir.
Somut olayda,tenkis davasının miras bırakanın ölüm tarihi olan 6.10.1997 tarihinden sonra 17.12.1999 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davalılar,yasal sürede zamanaşımı definde bulunmamışlardır.
SONUÇ : Hal böyle olunca,eldeki davanın yasal süresinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilmesi,olayda tenkis koşullarının bulunup bulunmadığının saptanması,sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,22.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (kazancı)