Mesajı Okuyun
Old 20-12-2007, 21:48   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/6904
Karar: 2007/9713
Karar Tarihi: 11.05.2007
ÖZET: Borçlu, takip konusu bono altındaki imzayı inkar etmemiştir. Taraflar ilgili bu bonoda alacağı USD doları üzerinden kurmuşlardır. Bonoda tanzim tarihi bulunduğuna ve bununda vadeden önceye ait olduğuna göre bu tarihin gerçeği yansıtıp yansıtmaması sonuca etkili bulunmamaktadır. Borçlu vekilinin borca yönelik olarak dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları kendisi açısından genel mahkemede yargılama yapılmasını zorunlu kılmaktadır

(6762 S. K. m. 686)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Alacaklı, borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçmiştir. Borçlu vekili süresinde 11. İcra Mahkemesi'ne başvurarak alacaklının eşinin başka bir takip dosyasında müvekkiline 70.000 USD tutarında borçlu olduğunu kendisinin böyle bir borcunun olamayacağını, takip konusu bonoda matbu olarak <YTL> para biriminin yazıldığını, bu para biriminin Yeni Türk Lirası olarak 5083 Sayılı Kanun ile kabul edildiğini 01.01.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiğini, 2003 yılında senedin tedavüle çıktığı gözetildiğinde YTL'nin yürürlükte olmadığını, 10.01.2003 tanzim tarihinin gerçeği yansıtmadığını bu nedenle bu belgenin bono vasfında olamayacağını ileri sürerek takibin iptalini istemiştir. Mahkemece, bononun tanzim tarihinde YTL'nin yürürlükte olmadığını, bonodaki keşide tarihinin (<mefhum> gerçek olmayan, yok hükmünde olduğundan) TTK. nun 686/6 ve İİK. 170/a-2 maddeleri gereğince takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip konusu bonoda alacak USD doları olarak belirlenmiştir.
Borçlu, takip konusu bono altındaki imzayı inkar etmemiştir. Taraflar ilgili bu bonoda alacağı USD doları üzerinden kurmuşlardır. Bonoda tanzim tarihi bulunduğuna ve bununda vadeden önceye ait olduğuna göre bu tarihin gerçeği yansıtıp yansıtmaması sonuca etkili bulunmamaktadır. Borçlu vekilinin borca yönelik olarak dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları kendisi açısından genel mahkemede yargılama yapılmasını zorunlu kılmaktadır. O halde şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 11.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları