Mesajı Okuyun
Old 08-05-2007, 22:34   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararda durum daha açık.
"Konsolos görevlisi olsa bile, bağlı olduğu devletin vekili sıfatı ile hareket etmeksizin özel hukuk alanında kurduğu sözleşmeden ya da sebebiyet verdiği haksız fiilden doğan borçlanmadan ötürü haklarında açılacak hukuk davalarında diplomatik dokunulmazlık söz konusu edilemez.
Alacak iddiası yönünden yukarıda belirli nedenlerden dolayı dava ve icra takibi açılmasına, tebligat yapılmasına, ödeme emri tebliğine yasal engel mevcut değildir."
Saygılarımla.



Alıntı:
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1984/8401

K. 1984/11313

T. 6.11.1984

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : 2675 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile bazı hükümlerinin hukuki geçerliliği tartışılabilir hale gelmiş bulunan, Adalet bakanlığının "Türkiye'de kendilerine tebligat yapılmıyacak kişileri" gösteren tebliğinin 5. kısmında sayılanlar arasında konsolos, ves konsul bulunmamaktadır. Konsolos ve konsolos yardımcılarının konsolosluk hizmetlerini ifa ederken işledikleri suç teşkil edebilen fiil ve eylemlerinden dolayı ülkesinde bulundukları devletin adli ve idari yargısına tabii olup olmadıkları konumuz dışında kalır. Ancak, konsolos görevlisi olsa bile, bağlı olduğu devletin vekili sıfatı ile hareket etmeksizin özel hukuk alanında kurduğu sözleşmeden ya da sebebiyet verdiği haksız fiilden doğan borçlanmadan ötürü haklarında açılacak hukuk davalarında diplomatik dokunulmazlık söz konusu edilemez.

Nitekim mevzuatımıza getirilen çok açık bir hükümle yabancı devlete dahi hukuk davalarında hasım olma durumu benimsenmiştir. 2675 sayılı "Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında" Kanunun 33. maddesinde;

"Yabancı Devlete Özel Hukuk ilişkilerinden doğan hukuki uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınamaz. Bu gibi uluşmazlıklarda yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilir" denilmektedir. Bu hüküm karşısında, özel hukuk alanında borç doğuran sebeplerle veya düzenlediği akit gereği borç altına girmeyi kabul eden diplomatik temsilci aleyhine dava açılabileceği, kendisine bu yolda tebligat yapılabileceği aşikar hale gelmiştir.

Olayda, viskonsül eşi olan borçludan kira parasının alınması istenilmiştir. Kira akti nedeni ile doğduğu öne sürülmüş alacak iddiası yönünden yukarıda belirli nedenlerden dolayı dava ve icra takibi açılmasına, tebligat yapılmasına, ödeme emri tebliğine yasal engel mevcut olmadığına göre, merciin olaya uygun düşmeyen Kanun maddelerinden bahisle hatalı sonuca varması bozma sebebidir.

Kaldı ki, borçluya çıkarılan tebligat usulsüz olsa bile, borçlunun ıttılaı halinde beyan ettiği tarih esas alınmak suretiyle tebliğatın geçerli sayılacağı 7201 sayılı Kanunun 32. maddesi hükmü gereğidir. Borçlu takip biçimi bakımından ve ıttıla tarihine göre, icra dosyasına itiraz etmediğine nazaran takibin kesinleştiği gözetilmeksizin iptal kararı verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, alacaklı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının İİK. 363, HMUK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 6.11.1984 gününde, oybirliğiyle karar verildi. (KAZANCI, SAKMAR/EKŞİ/YILMAZ , Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Mahkeme Kararları 1999 md. 33 )