Mesajı Okuyun
Old 26-01-2022, 19:50   #3
LLM. Avukat Ömer Faruk İlgün

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.ElifAktasyaka
Merhabalar,
Tarım arazileri tarım koruma kanununda belirtilen asgari metre karelerden daha küçük şekilde bolunemiyor. Yani örnek olarak sulu tarım arazisi en az 5bin metre kare büyüklüğünde olabiliyor. Fakat bazı meslektaşlar açtıkları bir dava ile bu tarla vasfindaki bu taşınmazları 500 metrekare 1 dönüm vs olacak şekilde parçalara ayırabiliyorlarmis. Hatta bunu açtıkları davayı aynı gün içinde davalının da kabul etmesiyle karara çıkardıklarıni duydum.
Dosyanın dava tarihinde karara çıkması kulağa şehir efsanesi gibi geliyor açıkçası. Fakat bir şekilde lehe karar alarak tarla vasfindaki arazileri çok küçük parsellere ayırdıklarından neredeyse eminim. Bunun var ise hukuki bir yolu bilgilerini paylaşacak meslektaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Merhabalar,
Bu tür davalarda sonuç;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Esas No : 2001/289

Karar No : 2001/469

Mahkemesi : Karamürsel Asliye Hukuk

Tarihi : 5.4.2000

Nosu : 2000/241-2000/231

Davacı : M

Davalı : H.

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine, davalılar vekili tarafından davacı aleyhine 24.3.2000 gününde verilen dilekçeler ile taşınmazın haricen satış bedelinin tahsili, karşılık davada, tapu iptali ve karşı davacılar adına eşit hisseler ile tapuya tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; Alacak tahsili davasının feragat nedeniyle reddine, tapu iptali ve tescili istemine ilişkin karşılık davanın kabulüne dair verilen 5.4.2000 günlü temyiz edilmeden kesinleşen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 9.1.2001 gün ve 167308 sayılı tebliğnamesi ile HUMK’nun 427/6 maddesi gereğince kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, İzmir ili, Bornova ilçesi, Naldöken köyünde bulunan 88 sayılı parselde tarla cinsi ile adına kayıtlı taşınmazını harici satış senediyle davalılara satıp teslim ettiği halde satış bedelinin ödenmediğinden söz ederek Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinde bedelin tahsili için dava açmış; davalılar vekili tarafından verilen esasa cevap dilekçesiyle birlikte açılan karşılık davada ise davacının dayandığı harici satış senedine göre taşınmazın tapudan kendilerine devredilmesi gerektiği halde ferağın verilmediğinden bahisle iptal ve müştereken adlarına tescilini istemişlerdir.

Mahkemece; İzmir İli, Bornova ilçesinde bulunan taşınmazla ilgili olarak Karamürsel’de açılan bu karşılık davanın, davacı ve karşılık davalısının mahkemedeki kabul beyanına dayanılarak kabulüne karar verilip tapusunun iptali ile karşılık davacı adına tesciline ilişkin hüküm kurulmuştur.

HUMK’nun 13. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetine ilişkin davaların gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekir. Bu kamu düzeni ile ilgili kesin yetki kuralıdır. Re’sen gözetilmesi icab eder ve davanın her aşamasında dikkate alınmalıdır.

Hakim Kanunları resen uygulamakla yükümlü olup HUMK. 76. maddesini ihlal eden hallerde, tarafların kabul beyanlarının hukuki sonuç doğurmayacağını dikkate alarak mahkemenin kamu düzenine ilişkin HUMK’nun 13. maddesi gereğince yetkisiz olduğunu gözetmeden, davanın esasına girip davacı ve karşılık davalının kabul beyanına dayanarak tapunun iptali ile tescile karar vermesi doğru olmadığından Adalet Bakanlığının gösterdiği lüzum üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteğinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün, HUMK.’nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak üzere, kanun yararına BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Resmî Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 29.1.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.