Mesajı Okuyun
Old 28-11-2008, 16:15   #11
m_argun

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/7447
K. 2005/7199
T. 7.7.2005
• TRAFİK KAZASI SONUCU YARALANMA ( İş Kazası Niteliğinin Tesbiti Talebi - Vergi Kaydı Bulunmasının Tek Başına Davacıyı Bağ-Kur Sigortalısı Yapmayacağı/Davacının SSK'lı Sayılması Zorunluluğu )
• İŞ KAZASI NİTELİĞİNİN TESBİTİ TALEBİ ( Trafik Kazası Sonucu Yaralanan Davacının Vergi Kaydı Bulunmasının Bağ-Kur Sigortalısı Sayılması İçin Yeterli Olmaması - Olayın SSK Kapsamında İş Kazası Olarak Tesbiti Gereği )
• ADİ ORTAKLIK İLİŞKİSİNİN SENETLE İSPATI ZORUNLULUĞU ( Vergi Kaydı Bulunmasının Tek Başına Ortaklık İlişkisini Göstermemesi ve SSK Sigortalılığına Engel Teşkil Etmeyeceği )
• BAĞ-KUR KAYDININ BULUNMAMASI ( Vergi Kaydı Bulunan Davacının Aynı Zamanda SSK Sigortalısıyken Geçirdiği Trafik Kazası Sonucu Malul Kalması - SSK Kapsamında İş Kazası Niteliğinin Tesbiti Gereği )
506/m.11
1479/m.26,Geç.18
ÖZET : Dava davacının geçirdiği trafik kazasının iş kazası olarak tespiti istemine ilişkindir. Davacının olay tarihini de kapsayan dönemde vergi kaydı bulunmaktadır. Uyuşmazlık; davacının kaza tarihinde Bağ-Kur'lu mu, yoksa SSK'lı mı olduğu hususundadır.

Vergi mükellefiyet kaydı olan bir kimse Bağ-Kur'lu sayılmakla birlikte kanuna uygun bir sigortalılıktan söz edilebilmesi için sigortalı olarak kuruma kayıt ve tescil edilmiş olması da gerekir. Kayıt ve tescil yükümlülüğü öncelikle sigortalıya daha sonra kurum olarak Bağ-Kur'a verilmiştir. Olayda, davacı kayıt yaptırmadığı gibi Bağ-Kur da davacıyı re'sen kayıt ve tescil etmemiştir.

Bağ-Kur'un davaya katıldığı tarihten önce yürürlüğe girmiş olan 4956 sayılı yasayla 1479 sayılı yasaya eklenen geçici 18. madde ile bu kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinde başlayacağı düzenlendiğinden ve kaza bu tarihten önce olduğundan davacı Bağ-Kur'lu sayılamaz.

Ayrıca, davalı yanca varlığı ileri sürülen ortaklığın varlığının ancak senetle ispatı mümkün olup davalı tarafından ortaklık senetle ispatlanamamıştır.

Buna göre, davacı, davalı yanında hizmet akdine dayalı olarak 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmakta iken ve davalının işinin görülmesi sırasında trafik kazasına maruz kaldığından dava konusu olay SSK kapsamındaki iş kazası niteliğindedir.

DAVA : Davacı, 26.08.2000 tarihinde geçirdiği kazanın trafik kazasının iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı ile davalılardan S.S.K. Başkanlığı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Sultan Namazcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre SSK'nın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacının temyizine gelince;

Davacı, 26.8.200 tarihinde meydana gelen ve sağ kolunun kopması ile sonuçlanan trafik kazasının ""iş kazası"" olduğunun tespitini istemiştir.

Mahkemece, davaya Bağ-Kur'un da dahil edilmesini öngören bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının olay tarihini de kapsayan 21.2.2000 - 31.12.2000 tarihleri arası vergi kaydının bulunması nedeniyle Bağ-Kur sigortalısı olduğu Bağ-Kur'lu olan davacının aynı zamanda SSK'lı olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de yanılgılı değerlendirme ile varılan bu sonuç dosya içeriğine usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.

İddia savunma ve toplanan deliller ile tüm dosya içeriğine göre; davacının kendi nam ve hesabına bağımsız faaliyetinden ( oto kaportacılığı ) dolayı 21.2.2000 - 31.12.2000 tarihleri arası vergi mükellefiyet kaydının bulunduğu ve fakat Bağ-Kur'a kayıt ve tescilli olmadığı, vergi kaydının devam ettiği sırada 26.8.2000 tarihinde davalı Cemal Mengü'ye ait 16 GM 384 plaka sayılı kamyonetle madeni yağ pazarlaması için seyir halinde iken aracın şarampole yuvarlanması şeklinde meydana gelen trafik kazası sonucu sağ kolunun koptuğu olay esnasında araç sürücüsünün ( şoförünün ) davacı olduğu ve kazanın meydana geldiği işin vergi kaydına esas olan kendi adına bağımsız çalışması ile ilgili olmadığı SSK'ca vergi kaydı nedeni ile Bağ-Kur'lu olan bir kimsenin aynı zamanda SSK'lı olamayacağı gerekçesiyle olayın iş kazası sayılmadığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık; davacının kaza tarihinde Bağ-Kur'lu mu yoksa SSK'lı mı olduğu davacı ile davalı Cemal Mengü arasındaki ilişkinin adi ortaklığa mı yoksa hizmet akdine mi dayandığı ve giderek olayın 506 sayılı yasanın 11. maddesi kapsamında iş kazası sayılıp sayılmayacağı notlarında toplanmaktadır.

Davacının 21.2.2000 - 31.12.2000 tarihleri arasında kendi nam ve hesabına oto kaportacılığı işinden dolayı vergi mükellefiyeti kaydı bulunduğu fakat buna rağmen Bağ-Kur'da kayıt ve tescilli olmadığı çekişmesizdir. Gerçekten vergi mükellefiyet kaydı olan bir kimse Bağ-Kur'lu sayılır. Ancak kanuna uygun bir sigortalılıktan söz edilebilmesi için sigortalı olarak kuruma kayıt ve tescil edilmiş olmak da gereklidir. 1479 sayılı yasanın ""yazılma"" başlıklı 26. maddesindeki düzenlemeye göre kayıt ve tescil yükümlülüğü öncelikle sigortalıya daha sonra kurum olarak Bağ-Kur'a verilmiştir. Davacının anılan maddede öngörülen yükümlülüğe uymadığı, Bağ-Kur'un da davacıyı re'sen kayıt ve tescil etmediği görülmektedir. Bağ-Kur'un davaya katıldığı 25.10.2004 tarihinden önce 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 4956 sayılı yasayla 1479 sayılı yasaya eklenen geçici 18. madde ile ""Bu kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinde başlar...."" hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre davacı Bağ-Kur'a kayıt ve tescil edilse bile hak ve yükümlülük doğuran Bağ-Kur sigortalılığının 04.10.2000 tarihinden önce başlatılması ve giderek davacının 26.8.2000 kaza tarihinde Bağ-Kur sigortalısı sayılması mümkün değildir. Bu nedenle davacının geçirdiği trafik kazasının vergi kaydından dolayı Bağ-Kur'lu olması sebebiyle iş kazası sayılamayacağına ilişkin SSK işlemi ve mahkemenin gerekçesi dayanaksız kalmaktadır. Davacının 16 GM 313 plaka sayılı kamyonette 20.7.2000 tarihinden itibaren şoför olarak çalışmaya başladığı iddiasına karşı davalı Cemal Mengü olay tarihinden 4 gün önce kendisi davacı ve dava dışı Fazlı Bilgen arasında madeni yağ ticareti yapmak üzere ortaklık kurduklarını savunmuş ancak bu konuda belge düzenlemediklerini ve olay günü ortaklık nedeni ile kendisine ait aracın şoförlüğünü davacının yaptığını bildirmiştir. Adi ortaklık sözleşmesi maddi hukukta geçerlilik yönünden herhangi bir şekle bağlı tutulmamıştır. Sözleşmesinin varlığının inkarı halinde ortaklığın var olduğunu ileri süren kişinin bu olguyu usul hukuku kurallarına göre ispat etmesi gerektiği tartışmasız olup HUMK'nın 288. maddesi gereğince değeri tanıkla ispat sınırını aşan sözleşmelerin varlığının senetle ispat edilmesi zorunludur. Somut olayda davalı yanca varlığı ileri sürülen ortaklığın mahiyeti nazara alındığında varlığının ancak senetle, ispatı mümkündür. Davalı Cemal Mengü ortaklığı senetle ( belgeyle ) kanıtlayamadığına ve olay günü aracının sürücüsü davacı olduğuna göre iddiaya değer verilerek davacı ile davalı Cemal Mengü arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayandığının kabulü gerekir. Bursa 13. Noterliğinde 11.09.2000 tarihinde düzenlenmiş olan ""ibraname"" başlıklı belge ile tanık anlatımları varılan bu sonucu destekler niteliktedir. Bir işverene ait işyerinde hizmet akdiyle çalışan kişi 506 sayılı yasanın ikinci maddesi gereğince SSK kapsamında sigortalı olup davacı, davalı Cemal Mengü yanında hizmet akdine dayalı olarak 506 sayılı yasa kapsamında çalışmakta iken ve davalının işinin görülmesi sırasında trafik kazasına maruz kaldığından dava konusu olan 506 sayılı yasanın 11. maddesine uygun bir iş kazası olduğu açıktır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 07.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx