Mesajı Okuyun
Old 10-09-2007, 09:51   #7
avbekirkan

 
Varsayılan Sayın Ararat ve Sayın Yavuz ; İlginize teşekkürler

müvekkilim A'nın söz konusu hakedişleri temlik alması 2006 yılından itibaren başlamıştır. SSK prim borçlarını tahsili için 2007 yılı ocak ayında müracaat etmiştir.ayrıca müvekkilim Belediyeden temlik alacağını belediyeye 2006 yılı başlarında bildirdiği ve belediyenin de kabul ettiği ve buna binaen bir kısmının müvekkile ödendiği husunu da dikkate aldığımızda Müvekkilim temlikleri aldığında SSK herhangi bir takibe başlamamış ve müracaat etmemişti . ayrıca temlik alan müvekkil açısından ise
Borçlar kanunu uyarınca; temlik aldığından temlikin hukuki sonuçlarını9 da düşünek gerektiği kanaatindeyim ilgili yargıtay kararını inceleyerek yorum yazarsanız memnun olurum
Kanun No: 818
Borçlar Kanunu

Kabul Tarihi: 22.04.1926
R.G. Tarihi: 29.04.1926
R.G. No: 359

a) Cevazi

Madde 162 - Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir.

Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile, alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez.
b) Akdin şekli

Madde 163 - Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz.

Bir alacağın temlikini vadetmek, hususi şekle tabi değildir.

a) Umumiyet itibariyle

Madde 169 - Alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmiş ise temlik eden kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamındır.

Ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir.

Temlik meccanen vaki olmuş ise temellük eden kimse alacağın mevcudiyetini dahi zamin olmaz.


T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/950
Karar: 2005/4209
Karar Tarihi: 01.03.2005

ÖZET : Alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde "tasarruf etme" yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır.

(1086 S. K. m. 186) (818 S. K. m. 162, 172) (2004 S. K. m. 16)

DAVA VE Karar: Şikayetçi borçlu vekili alacaklı tarafından haklarında başlatılan ilama dayalı takipte, alacağın tamamını temlikname ile devreden alacaklının ilama müstenit olarak bir hak ve alacağı kalmadığından temliknameden sonra yapılan takibin ve çıkartılan muhtıranın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Alacağın temliki Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder; bunun üzerinde "tasarruf etme" yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından) bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü ( dava açma, takip yapma, temlik etme... gibi ) hukuki işlemler bu 3. kişi tarafından yapılır.

Bir dava açıldıktan sonra ( dava devam ederken ), dava konusu olan mal ve hakkın ( müddeabihin ) bir başkasına ( üçüncü ) kişiye devredilmesi ( temlik edilmesi ) mümkündür. Bu husus HUMK'nın 186. maddesinde düzenlenmiştir.

Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/663 esas 2002/997 karar sayılı kamulaştırma bedelinin artırılmasına ilişkin ilamda yazılı alacağın ilam alacaklısı tarafından 28.04.2004 tarihinde takip konusu yapıldığı, oysa ki bu alacağın tüm ferileri ile birlikte takipten önce alacaklılar tarafından Noterden düzenlenen 20.8.2003 ve 30.10.2003 tarihli iki ayrı temlikname ile 3. şahıs O.U.'a temlik edildiği anlaşılmaktadır.

Sonuç:

Yukarıda açıklandığı üzere, takipten önce alacağını temlik eden kimsenin alacak üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmayacağından, bu alacağını takip konusu yapamaz. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olduğundan şikayet süreye tabi değildir. Mahkemece şikayetin kabulü ile açılan takipte alacaklının ( alacaklı ) sıfatı bulunmadığından aktif husumet sebebi ile re'sen "takibin iptaline" karar vermek gerekirken, "başvurunun süreye tabi olduğundan şikayetin reddine" karar verilmesi isabetsizdir.

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/9619
Karar: 2002/714
Karar Tarihi: 31.01.2002

ÖZET : Borçlu, ilk haciz sonrasında alacaktan arta kalan üzerinde tasarruf hakkına haizdir. Bu nedenle ilk hacizden sonra davacı lehine yapılan temlik işlemi yasaya uygundur.

(818 S. K. m. 162) (2004 S. K. m. 235)

Dava: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin borçlunun üçüncü kişideki alacağını 29.5.2000 tarihli temlikname ile temlik aldığını, temlikin üçüncü kişiye bildirildiğini, alacak üzerinde hacizler bulunması nedeniyle düzenlenen sıra cetvelinde müvekkiline pay ayrılmadığını, sıra cetvelinin BK.nun 162 ve devamı maddelerine aykırı düzenlendiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mercii hakimliğince, davacıya yapılan temlikin tarihi ilk iki sıradaki alacaklının haczinden sonra olduğu, istihkak iddiasında bulunmadan daha sonra konulan hacizlere karşı öncelik hakkının ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Borçlunun üçüncü kişideki alacağına ilk haciz E.... Bankası A.Ş tarafından 13.4.2000 tarihinde konulmuştur. Borçlu firma üçüncü kişideki alacağını 2.6.2000 tarihinde davacı G..... Ltd. Şti'ne temlik ettikten sonra alacak başka alacaklılar tarafından daha sonra haczedilmiştir.

İlk hacizden sonra davacı lehine yapılan temlik işlemi BK.nun 162 ve devamı maddelerine uygundur. Borçlunun ilk haciz konusu alacaktan fazlası üzerindeki tasarruf hakkı devam ettiğinden temlik geçerlidir. Temlik fazlası alacak bulunması halinde daha sonra haciz uygulayan alacaklılar istifade edebilirler. Mercii Hakimliğine, bu yönler gözetilerek şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddinde isabet görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.1.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)