Konu: Hakaret
Mesajı Okuyun
Old 12-10-2005, 13:55   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın madagaskar,

Sunduğum Yargıtay kararını incelediğimizde, yerel mahkeme sanığa aleniyet unsuru nedeniyle madde 482/3’den ceza vermiştir. Olayda aleniyet unsuru ancak sizin verdiğiniz örnekte olduğu gibi bir durum olursa tartışılabilir. Yerel mahkeme telefonda da olsa aleniyet unsurunun gerçekleşebileceğini kabul etmektedir. Oysa Daire kararında suçun telefonla işlenmesi nedeniyle aleniyet unsurunun gerçekleşmeyeceği yönündedir. Benim anladığım ise, suç telefonla işlenmiş ise aleniyet veya ihtilat unsurunun gerçekleşmeyeceğidir.

Yine eski bir kararda ise, (4.CD. 29.01.1963 T., E.7590, K.489) “İhtilat bakımından vücudu lüzumlu şahidin, sanık tarafından sarfedilen sözleri, sanığın malümatı haricinde dinleyip dinlemediği, şahidin orada bulunup konuşmaları işitebileceğini sanığın bilip bilmeyeceği araştırıldıktan sonra, sonuca göre ihtilat unsurunun tekevvün edip etmediğine karar vermek gerekir” denilmektedir. Sulhi Dönmezer Hoca da, “kasdın ihtilata da yönelmiş olması ve ikiden fazla kimse ile bilinerek ve istenerek ihtilat edilmiş bulunulması gerekmektedir” diyerek sanığın kastını aramaktadır.

Suç mağdurun huzurunda ise ihtilat unsuru aranmamaktadır. Sözünü ettiğiniz olayda acaba gıyapta hakaret/sövme suçu oluşmuşmudur? Bir kere sadece “sapık” denilmişse hakaret suçu değil sövme suçu oluşmaktadır. Çünkü maddei mahsusa yoktur. Gelelim huzurda mı? Gıyapta mı? Sorusuna…Yine Sulhi Dönmezer Hocamızdan bir alıntı yapalım: “ Hakaret, doğrudan doğruya mağdurun işiterek öğrenebileceği şekilde işlendiğinde huzurda işlenmiş sayılmalıdır, fiilin doğrudan doğruya mağdurun yüzüne karşı işlenmesi şart değildir. Zira 480. maddenin 2.fıkrasında fiilin mektup, telgraf ve telefonla işlenmesi, huzurda işlenmesinin aynı sayılmıştır.

Hakaretin mektup, telgraf veya telefon ile işlendiği hallerde bunların muhataba gönderilmiş bulunması gerekir. Ancak gönderilen kişinin sıfatı ve mağdurla olan yakın ilişkisi nedeniyle bunların mağdura verileceğinin muhakkak olduğu hallerde de suçun teşekkül eylediğini kabul etmek gerekir.” (Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, S:247 S.Dönmezer)

Yeniden örneğinize dönersek, sanığın telefonda konuştuğu 3 üncü kişi, mağdurun yakını veya çalışanı(katibi gibi) ise suç huzurda sövmedir. Dolayısıyla ihtilat aranmaz. Aleniyetin olmayacağını ise yukarıda yazdım. Aksi düşünülecek olursa da suç oluşmaz.

Saygılarımla…