Mesajı Okuyun
Old 29-06-2007, 13:12   #2
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/10545

K. 1993/11294

T. 24.11.1993

• VELAYET ( Evlilik dışı çocuk )

• VELAYETİN BOŞLUKTA OLMASI

• İŞTİRAK NAFAKASI ( Evlilik dışı çocuk )

• EVLİLİK DIŞI ÇOCUK ( İştirak nafakası )

743/m.298,312

ÖZET : Evlilik dışında doğan çocuğun velayeti hakim kararına kadar boşluktadır.
İştirak nafakası isteği velayetin kendine verilmesi isteğini de kapsar. Bu durumda, velayet düzenlenmeden iştirak nafakasına hükmetmek doğru değildir.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
1 - Dosyadaki yazılarla, kararın dayandığı delillerle kanun uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2 - Evlilik dışında doğan çocukların velayeti hakim kararına kadar boşluktadır ( M.K. 298-312 ). İştirak nafakası isteği velayetin kendine verilmesi isteğini de kapsar. Dosyada velayetin davacıya verildiğini gösterir bir karar yoktur. Bu husus yerine getirilmeden ve daha önce verilmiş karar yoksa velayet düzenlenmeden duruşmaya devamla yazılı şekilde iştirak nafakasına hükmolunması doğru değildir.
Kabule göre de : Tarafların iktisadi sosyal durumları çocuğun yaşı ve ihtiyaçları ve paranın alım gücü düşünüldüğünde taktir edilen iştirak nafakası azdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararının gösterilen sebeplerle ( BOZULMASINA ) oyçokluğuyla karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/6539

K. 1995/7418

T. 23.6.1995

• NAFAKA ( Evlilik dışı çocuk )

• EVLİLİK DIŞI ÇOCUK ( Nafaka )

743/m.311/2, 312/2, 306, 277, 298/2

ÖZET : Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuk kendisine verilen ana veya baba, çocuğun infak ve iaşesi için gerekli masrafa iştirak zorundadır.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, .evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuk kendisine verilen ana veya baba, çocuğun infak ve iaşesi için gerekli masrafa iştirak zorundadır ( M.K. 311/2, 312/2, 306, 277 ).
Babalık davası bittiği takdirde mahkeme çocuğun ana veya babanın velayeti altında kalmasını faydalı görmez ise, kayyım yerine bir vasi nasb eyler ( M.K. md.298/2 ). Nafaka istemine ilişkin bu dava velayet düzenleme istemini de kapsar. Esasen hakim bu konuda resen bir düzenleme yapmak durumundadır.
Mahkemece yapılacak iş, küçüklerin velayet haklarının düzenlenip dü-zenlenmediğini araştırmak, velayet düzenlemesi yapılmamışsa düzenle-mek, velayeti ana veya babadan birine verirse diğer tarafla şahsi münasebet sürelerini belirlemek, nafaka yönünden sonucuna göre bir karar vermek, yok velayeti anne-babadan birine vermezse küçüklere vasi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunmaktan ve Medeni Kanunun 277. maddesi uyarınca karar oluşturmaktan ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ) bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/156

K. 2006/1830

T. 7.3.2006

• YOKSULLUK NAFAKASI ( İstenebilmesi İçin Öncelikle Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Taraflar Resmi Evli Olmadıklarına Göre Söz Konusu Olamayacağı )

• RESMİ EVLİLİĞİN GERÇEKLEŞMEMESİ ( Yoksulluk Nafakası İstenebilmesi İçin Öncelikle Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Tazminat Talebinde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Yoksulluk Nafakası İstenebilmesi İçin Öncelikle Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Tazminat Talebinde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

• EVLİLİK GERÇEKLEŞMEDEN YOKSULLUK NAFAKASI İSTENMESİ ( Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Tazminat Talebinde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

4721/m.175/1


ÖZET : Yoksulluk nafakası istenebilmesi için öncelikle tarafların resmen evlenmiş ve daha sonra mahkeme kararı ile boşanmış olmaları ön koşuldur. Taraflar resmi evli olmadıklarına göre yoksulluk nafakası da söz konusu olamayacağından aile mahkemesi görevli bulunmamaktadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka ve tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, tarafların gayri resmi evli oldukları, müşterek iki çocuğun bulunduğu, davalı kocanın çocukları da alıp yurtdışına gittiği, resmen evlenmek istemediği evlilik gereklerini de bu nedenle yerine getirmediği, böylece davacının kişilik haklarının zarar gördüğü ileri sürülerek manevi tazminatla birlikte yoksulluk nafakasına hükmedilmesi istenilmiş; mahkemece nafaka ve tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın esası hakkında red kararı verilmiştir.
Oysa, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa'nın değişik 4. maddesine göre işbu mahkemelerin görevleri üç bent halinde açıklanmış olup buna göre:
1. bent de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun üçüncü kısmı ( vesayet ) hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler;
2. bent de, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi:
3. bentde, kanunlarla verilen diğer görevler olarak düzenleme yapılmıştır. Böylece kural olarak "aile hukukundan" doğan dava ve işlere Aile Mahkemelerinde bakılır.
Somut olayda taraflar, nişanlılık ilişkisi içerisinde bulunmadıkları gibi resmen evli de değillerdir. Bu durumda taraflardan, yasal bağlamda bir "aile" olarak sözedilmesi ve yanlar arasındaki uyuşmazlıkların da, "aile hukukundan" kaynaklandığının kabulü mümkün değildir.
Mahkemece doğru olarak tesbit edildiği gibi TMK'nun 175/1. maddesine göre yoksulluk nafakası istenebilmesi için öncelikle tarafların resmen evlenmiş ve daha sonra mahkeme kararı ile boşanmış olmaları ön koşuldur. Taraflar resmi evli olmadıklarına göre yoksulluk nafakası da sözkonusu olamayacağından aile mahkemesi görevli bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalı tarafın resmi evliliği yapmak istememesi ve davacının dul bırakılması olgusuna dayanılarak kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle manevi tazminat istenilmiştir. Böylece BK'n 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil nedeniyle manevi tazminat talebinde de aile mahkemesi değil genel mahkemeler görevli bulunmaktadır.
O halde mahkemece görev hususunun kamu düzenine ilişkin bir usul hukuku kuralı olduğu ve taraflarca ileri sürülmese bile resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görev yönünden davanın reddi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında yargılama yapılıp karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.3.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.