Mesajı Okuyun
Old 07-01-2011, 20:56   #4
Av.Burak Kırşehir

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım, bu konuya ilişkin olarak 2003 yılında verilmiş bir Hukuk Genel Kurulu kararı da mevcut. (2003/13-599 Esas, 2003/599 Karar numaralı ve 15.10.2003 tarihli karar.) Kararda "Yukarıdan beri açıklandığı gibi Türkiye'de yıllardan beri ekonomik paketler açılmakta, ancak istikrarlı bir ekonomiye kavuşamamaktadır. Devalüasyonların ülkemiz açısından önceden tahmin edilemiyecek bir keyfiyet olmadığı, kur politikalarının her an değişebileceği bir gerçektir." şeklinde ifadeler mevcut. Ancak bu karara konu olay tacirler arası bir işlem olduğundan Hukuk Genel Kurulu biraz sert davranmış olabilir. Ancak tarafları tacir olmayan işlemler açısından da bahsi geçen değerlendirmeler Yargıtay tarafından dikkate alınıyorsa işinizin zor olduğunu söylemem gerek.

Nitekim;

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/10074

K. 2005/4570

T. 3.5.2005

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 10.10.2003 tarih ve 2001/511 – 2003/573 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 03.05.2005 günde taraf avukatları tebligata rağmen gelmediğinden, tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı şirket ile yaptığı 21.03.2000 tarihli tüketici kredi sözleşmesi ile yıllık % 1,30 oranında faiz ile toplam 41.000 DM araç kredisi kullandığını, kredi kullanıldıktan bir müddet sonra ekonomik kriz nedeniyle ödeme güçlüğüne düştüğünü ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin 21.02.2001 kriz tarihinden önceki DM kuru esas alınarak, Türk Lirasına uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının, dövizde bir kur artışı riski olduğunu bile bile daha az aylık ödemek için düşük faiz ile döviz kredisi kullandığını, döviz kurlarındaki artışın beklenmeyen hal olmadığını, sözleşmenin uyarlanması koşullarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının döviz bazında kredi almayı tercih ettiği, dövizde de günlük artışlar olduğu, her gün döviz fiyatlarının değiştiği bir ortamda davacının döviz ile borçlanmayı tercih etmesi nedeniyle kendi iradesi ile sözleşmeyi imzaladığından ve ayrıca alınan vasıtada da değer artışı olduğu, edimler arasında bir nisbetsizlik bulunmadığı ve uyarlama şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davalı vekili duruşmaya gelmediğinden duruşma vekillik ücretinin takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 3.32 YTL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 3.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla,

Karar: Kazancı içtihat programı üzerinden alınmıştır.