Mesajı Okuyun
Old 11-02-2013, 09:10   #5
avukat415

 
Varsayılan sayın meslektaşım kararları gönderiyorum sizde benzer kararlar var ise paylaşırsanız

sayın meslektaşım kararları gönderiyorum sizde benzer başka kararlar var ise paylaşırsanız sevinirim

T.C. ERZİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2011/160 Esas - 2012/417
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ERZİNCAN
2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2011/160
KARAR NO : 2012/417
HAKİM : MUHARREM YİĞİTTÜRK 98025
KATİP : SERKAN ÖZTÜRK 117845
DAVACI : ****
[VEKİLİ] : Av. CENGİZ KELEŞ - Ordu Caddesi Selimoğlu İşhanı No:109 Merkez/Erzincan
DAVALI : ERZİNCAN SOSYAL GÜVENLİK KURUMU İL MÜDÜRLÜĞÜ - Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü Merkez/ ERZİNCAN
[VEKİLİ] : Av. RABİA YILMAZ - İnönü Mah. 6. Sokak No: 8 Çakırbay İş Merkezi 1/1 24060 Merkez/ ERZİNCAN
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/05/2011
KARAR TARİHİ : 18/12/2012
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : 21/12/2012
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin *** Eczanesini işlettiğini, bu bağlamda davalı ile tip protokol imzaladığını, 25/02/2011 tarihinde Erzincan Devlet Hastanesi Dahiliye Servisinde yatarak tedavi gören *** ve ayakta tedavi gören *** adlı kanser hastalarına hastane servisinde kızamık vakasına rastlandığı için IG VENA 5 gram ve 10 gram ilaçların yazıldığını, kızamık vakasının solunum yoluyla bulaşması nedeniyle ilaçların hayati öneme haiz olduğunu, bu nedenle derhal müvekkili tarafından hastalara verildiğini, öncesinde medula reçete sistemine giriş yapıldığını, sistemin onay vermesi üzerine ilaçların dava dışı hastalara teslim edildiğini, akabinde 3874 nolu 10.656,40 TL bedelli faturanın düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, ancak SGK yetkililerinin endikasyon uyumu olmadığı gerekçesiyle ödeme yapmadıklarını, devlet hastanesinden açıklayıcı yazı alınarak SGK'ya ulaştırıldığını, buna rağmen davalı kurumun ödeme yapmadığını ifade ederek 10.656,40 TL'nin hakediş tarihinden işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek faizle tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; ilacın endikasyon dışı olduğunu ve davacının endikasyon dışı ilaçların yazımına ve verilmesine ilişkin prosedüre uymadığını ifade ederek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 2011 yılına ait tip protokol imzalanmıştır. 25/02/2011 tarihinde dahiliye servisinde yatan ***adlı kanser hastalarına hastane servisinde kızamık vakasına rastlandığı için koruyucu amaçlı IG VENA 5 gram ve 10 gram ilaçlar reçete edilmiş, ilaçlar medula sisteminin onay vermesi üzerine ivedi şekilde hastalara teslim edilmiştir. İlaçlar 25/02/2011 tarihli reçetelerle enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Dr. Vildan Fırat tarafından yazılmıştır. 16/04/2012 tarihli celsede dinlenen devlet hastanesinde görevli doktor tanıklar ***'ün kanser hastası olduklarını, bu hastaların bulunduğu bölüme kızamıklı hastanın girmesinden ötürü kızamık hastalığının bulaşmasını önlemek amacıyla anılan ilaçların yazıldığını, bu ilaçların alınmaması halinde ölümcül sonuçların ortaya çıkabileceğini uyumlu beyanlarında vurgulamışlardır. Özellikle ilaçları yazan Dr. Vildan Fırat kendisinin kızamık hastalığına düçar olan hastanın doktoru olduğunu ve bu hastanın kanser hastalarıyla aynı koridorda karşılaşması nedeniyle ivedi şekilde ilaçları yazdığını beyan etmiştir. Bilirkişi kurulunun 22/10/2012 tarihli raporunda dile getirildiği üzere anılan ilaç kanser tedavisinde endike değildir. Ne var ki, kızamık hastalığı yönünden koruyucu etkisi bulunmaktadır. Fakat raporda değinildiği üzere davacı sağlık uygulama tebliğinin endikasyon dışı ilaçların verilmesine ilişkin prosedürüne uymaksızın ilaçları hastalara vermiştir. Raporun sonuç bölümünde endikasyon dışı ilacın verilme prosedürüne uyulmamasına rağmen davalı kurumun tekelinde olan provizyon sisteminin izin vermesinden ötürü ilaçların hastalara teslim edildiği, dolayısıyla asıl kusurun davalıda olduğu, davacının ödemeleri hak ettiği, ancak prosedüre uymadan ilaçları vermesi nedeniyle 10 oranında kusur indirimi yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere uyuşmazlık kanser hastalarına kanser tedavisinde endike olmayan ilacın kızamık hastalığından korunmak üzere verilmesi, ancak bu esnada eczacının ilgili prosedüre uymaması fakat davalı kurumun işlettiği sistemin buna cevaz vermesi üzerine hastalara teslim edilen ilaç bedellerinin SGK'dan istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davalının savunmaları yersizdir. Zira savunmanın esasını hastaların kanser hastası olması ilacın ise bu hastalıkta endike olmaması oluşturmaktadır. Ne var ki ilaç hastalara kanser tedavisi için değil koridorda kızamık hastasıyla karşılaşıldığı için kızamıktan korunmaları amacıyla verilmiştir. Bir kimsenin birden fazla hastalığa düçar olması mümkün olduğu gibi tek bir hastalığa düçar olan kimsenin yeni hastalıklardan korunması amacıyla ilaçlar verilmesi de mümkündür. SUT'nde öngörülen prosedüre uyulmamış olmasına rağmen davalının tekelinde olan sistemin ilaçların verilmesine müsaade etmesi davacının haklı olduğunun bir diğer göstergesidir. Kaldı ki, ilaçların tanık ve bilirkişi raporuyla saptanan ivediliği dikkate alındığında prosedüre uyulmamış olması dahi davacının hakkına halel getirmeyecektir. Öte yandan alacak sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlık 818 sayılı borçlar kanununun yürürlükte olduğu esnada meydana geldiği için anılan kanun esas alınarak çözülmelidir. Kanunun 43 ve 44. maddelerinde zarar gören aleyhine kusur ve hakkaniyet indirimi yapılabileceği öngörülmektedir. Ne var ki, anılan hükümler haksız fiilden kaynaklı alacaklar için öngörülmüş olup, akdi ilişkiden doğan alacaklarda uygulanma kabiliyetine sahip değillerdir. Akdi ilişkinin düzenlendiği maddelerde ise benzer hükümlere yer verilmemiştir. Diğer bir ifadeyle alacağın temelini sözleşmenin oluşturduğu uyuşmazlıklarda hakkaniyet ve kusur indirimlerine yer yoktur. Buna rağmen bilirkişi kurulu alacak akdi ilişkiden değilde haksız fiilden kaynaklanmışcasına 10 oranında kusur indirimi yapılması gerektiğini savunmuştur. Açıklanan nedenlerden ötürü bu yanılgılı ve yasal dayanaktan yoksun değerlendirmeye itibar edilmemiştir. Şayet davacının protokol ve SUT hükümlerini ihlali söz konusu ise davacının başvurabileceği yol disiplin hükümlerini işletmektir. Alacaktan mahsup yapılmasına hiçbir koşulda olanak bulunmamaktadır. Protokol dahi bu doğrultuda bir hüküm içermemektedir. Her ne kadar ticaret siciline kayıtlı olmasa da eczane ticari işletme vasfında olduğu için ticari faiz istenilmesi mümkündür. Ancak ticari faizden daha düşük olan mevduat faizi istenildiği için taleple bağlı kalınmıştır. Hakediş tarihi ise protokol hükümlerine göre belirlenmelidir. İlaç kan ürünü sınıfındaki ilaçlardandır. Fatura 28/02/2011 tarihlidir. Protokolün 4.2.1 maddesi gereği 3 martta teslim edildiği kabul edilmiştir. Esasen aksi yönde bir iddia da ileri sürülmemiştir. Ödeme ise protokolün 4.3.1 maddesi gereği 15 Nisanda yapılmalıdır. Davalının ödeme talebini reddeden yazısının 15 Nisan tarihli olması da faturanın zamanında kuruma teslim edildiğini göstermektedir. Bu sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
1-Davanın kabulüne,
2-10.656,40 TL alacağın 15 Nisan 2011 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Bilirkişi ve tebligattan ibaret 999,50 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kullanılmayan masrafın davacıya iadesine,
5-Davalının muaf olması nedeniyle ilam harcı alınmasına yer olmadığına,
6-Peşin yatırılan ilam harcının talep halinde davacıya iade edilmesine,
7-1.278,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/12/2012
Katip 117845
Hakim 98025