Mesajı Okuyun
Old 29-02-2016, 10:48   #1
İzzet Doğan

 
Varsayılan Aile Konutuna Eşin Rizasi Olmadan Konulan Ipotek Geçersiz Sayilacaği Gibi Aile Konutunu Iyi Niyetli Olan Kişilere Bile Satamayacaklar

Av. İzzet DOĞAN
AİLE KONUTUNA EŞİN RIZASI OLMADAN KONULAN İPOTEK GEÇERSİZ SAYILACAĞI GİBİ AİLE KONUTUNU İYİ NİYETLİ OLAN KİŞİLERE BİLE SATAMAYACAKLAR
Aile konutu medeni yasamıza yeni girmiş yeni tanışmış olduğumuz bir kavramdır. Aile konutu, eşlerin ve çocuklarının bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır. Medeni kanunumuzda aile konutunun malikinin eşinin onayını almadan aile konutunu devredemeyeceği ya da üzerindeki hakları sınırlayamayacağı hükmü getirilmiştir. Yani konutun sahibi olan kişi eşinin onayı olmadan konutunu satamayacak, başkalarına oturma hakkı veremeyecek ve özellikle konutun ileride icra yoluyla satılma tehlikesi olduğu için ipotek veremeyecektir. Böylece aile bireylerinin bir gün sıcak yuvalarında yaşayamama, eşin ve çocukların sokağa atılmaları önlenmek istenmiştir.
Tartışmalı olmakla birlikte; yıllardır yargı kararlarında eşin onayını alınmadan aile konutuna ipotek koydurulması halinde iyi niyetli olmak koşulu ile ipotek alacaklısının hakkı korunmaktaydı. Ancak Yargı şimdi görüş değiştirdiğinden eşlerden biri diğer eşin açık onayı olmadan, konutunu satamayacak ve konut üzerinde ki mülkiyet haklarını daraltan işlemler yapamayacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, Hukuk Genel Kurulu’nun bu konuda yeni görüşünü benimyen kararında: “, Türk Medeni Kanunu’nun “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” diyen 194. Maddesi hatırlatılarak: “Bu hüküm, ‘aile konutu’ şerhi konulmuş olmasa da, eşlerin birlikte yaşadıkları konut üzerinde tek başına fiili ehliyetlerini sınırlandırıyor. Tapuya ‘aile konutu’ şerhi düşülmemiş olsa bile, o konut aile konutu özelliği taşır”.denilmektedir.

Türk Medeni Kanunu gereği bazı hukuksal işlemlerin eşin rızasına bağlı olduğu ve bununla “aile birliğinin korunmasının amaçlandığı” belirtilen Yargıtay kararının gerekçesinde ayrıca: “Aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi ‘tek başına’ bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. Her ne kadar ipotek, doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleriyle aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işleminde diğer eşin açık rızası şarttır. Yapılan soruşturmada, dava konusu taşınmazın davacı ve eşinin aile konutu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı banka, bu işlem sırasında davacı kadının işleme açık izin verdiğini kesin olarak ispat edememiştir. Bu çerçevede, eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin (ipoteğin) geçerli olduğunu kabul etmek imkânsızdır.” denilmiştir.
Yargıtayın bu yeni kararındaki görüşü hiç kuşkusuz aile konutunun sahibi olan eşin, diğer eşin onayını almadan yaptığı satışlarda da uygulanacak ve bu konutun üzerinde aile konutu şerhi olmadığından aile konutu olduğunu bilmeyen kişinin satın alma işlemi satışa onay vermeyen eşin dava açması halinde iptal edilecektir.