Mesajı Okuyun
Old 05-10-2007, 23:02   #8
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Vardar tarafından eklenen karar, bonoyu düzenleyenin ad ve soyadının bulunmasının zorunlu olmadığını belirtiyor.

Soruda ise alacaklının, soyadının yanlış olduğu belirtilmiş. Soyadı yanlış yazılan alacaklı, lehdar ise konuya ilişkin aşağıdaki kararın açıklayıcı olacağını düşünüyorum.

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2000/4679
Karar: 2000/7362
Karar Tarihi: 02.11.2000

ÖZET: Lehtarın ad ve soyadının yazılı olmadığı belge,kambiyo senedi niteliğim haiz bono olarak kabul edilemeyeceğinden, kambiyo hukuku hükümlerinden yararlanarak alacak isteminde bulunulamaz.
Alacaklının İİK. nun 72/5. maddesine göre tazminata mahkum edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerekir.

(2004 S. K. m. 72/5) (6762 S. K. m. 688/5, 689/1)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- TTK'nın 688/5. maddesi hükmüne göre, bono kime veya kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını ihtiva etmesi gerekir. oysa dava konusu senetlerde lehdarın ad ve soyadının yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda TTK'nın 689/1. maddesine göre dava konusu belgeler kambiyo senedi niteliğini haiz bono olarak kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle davalının kambiyo hukuku hükümlerinden yararlanarak alacak isteminde bulunmasına yasal olarak bulunmadığından davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- İİK'nin 72/5. maddesi uyarınca alacaklının tazminata mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Somut olayda davalının icra takibine girişmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davacı lehine %40 tazminata hükmedilmesi isabetli değildir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 65.000.000 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 2.11.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Konunun istisnasına ilişkin karara bir örnek aşağıdadır.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2001/11-199
Karar: 2001/244
Karar Tarihi: 14.03.2001

ÖZET: Kural olarak kambiyo senetlerinde lehdar hanesine hakiki ve hükmi şahsın belirli şekilde yazılması şarttır. Ne var ki, lehdarın eksik ifade edilmesi ve bunun sonradan belirli hale dönüştürülmesi durumunda yasal kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Dahası bononun bu yönde usulsüzlük durumunu bilen ve imzalayan borçlunun daha sonra bu eksikliğe dayanması iyiniyet ile bağdaşmaz. Öte yandan bononun ciro şerhinde lehdarın tam hüviyeti belirlenmiş olmakla eksikliğin tamamlanmış olduğu da açıktır. O nedenle bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekir.

(743 S. K. m. 2) (6762 S. K. m. 583, 688, 689)

Dava: Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 27.4.2000 gün ve 2000/18 E-397 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 11.9.2000 gün ve 2000/5669-6542 sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, müvekkilin keşidecisi olduğu ve davalının ciro yoluyla sahip olduğu senedin lehdarın gerçek veya tüzel kişiliği bulunmaması, cirodaki imzanın da yetkili şahsa ait olmaması nedeniyle kambiyo senedi vasfında olmadığını, ancak, davalının icra takibi ile müvekkilinden 65.700.000 lira tahsil ettiğini ileri sürerek, bu meblağın %80 faizi ile istirdadını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, senedin geçerliliğinin merci hakimliğince belirlenip, kararın kesinleştiğini, davacının cirosunun sahteliğine dayanamayacağını, kaldı ki, cironun geçerli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanan delillere nazaran, senette lehdar olarak tüzel kişiliği olmayan "U. Dershanesi"nin gösterildiği, ciro kısmında Ltd. Şti. kaşesi mevcut ise de, ciro imzasının şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı, bu durumda, adi senet hükmündeki belge ile kambiyo hukukuna mahsus takip yapılamayacağı, bu yolla yapılan takip sonunda tahsil edilen paranın iadesi gerektiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kambiyo senedine dayalı icra takibi sonunda ödenen meblağın istirdadına ilişkindir.

Davacı, lehdar hanesinde "U. Dershanesi" yazan bonoyu imzalamış, bilahare, senedin arkası "U, E. Öğr. Ltd." kaşesi ile imzalanarak davalıya ciro edilmiştir. Davacı bu davada sonuç olarak, dava konusu senedin lehdarın bulunmadığından kambiyo senedi vasfında olmadığını ileri sürmekte ise de, daha baştan lehdar hanesinde "U. Dershanesi" yazılı senedi gördüğü halde imzalayan davacının böyle bir iddiası tipik olarak MK.'nun 2'nci maddesine aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan hukuken himaye edilemez.

Kaldı ki, ciro kısmındaki şirket unvanı nazara alındığında senedin ön yüzünde lehdar ünvanının eksik yazılması sonuca etkili olmadığı gibi, senedin arkasını ciro eden M. A. U.'ın da dosyaya ibraz edilen Ankara 41'nci Noterliğince düzenlenmiş 9.4.1997 tarihli vekaletname kapsamına göre, senet imzalama yetkisi de dahil olmak üzere çok geniş kapsamlı şirketi temsil ve yetkiye sahip olduğu görülmektedir.

Bu durumda mahkemece, kambiyo hukukuna mahsus takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Kural olarak kambiyo senetlerinde Lehdar hanesine hakiki ve hükmi şahsın belirli şekilde yazılması şarttır. Ne var ki, Lehdarın eksik ifade edilmesi ve bunun sonradan belirli hale dönüştürülmesi durumunda az yukarıda açıklanan kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Dahası bononun bu yönde usulsüzlük durumunu bilen ve imzalayan borçlunun daha sonra bu eksikliğe dayanması Medeni Kanunun 2'nci maddesi ile bağdaşmaz (Bkz. Prof. Dr. F. Ö., Kıymetli Evrak Hukuku Ankara 1997 Sh. 489, 494). Öte yandan bononun ciro şerhinde Lehdarın tam hüviyeti belirlenmiş olmakla eksikliğin tamamlanmış olduğu da açıktır. O nedenle bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.3.2001 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygılarımla.