Mesajı Okuyun
Old 10-03-2009, 18:59   #5
lehdar

 
Varsayılan

bir kere kişiler aksi belirtilmedikçe borçlarını bizzat ifa etmek zorunda değillerdir. A'nın babası şirkete kefil olmuştur, şirket borcunu ödemeyincede borç A nın oğlu tarafından ödenmiştir. Özel başkaca durum yok ise A kredi borcunu babasının adına ödemektedir. sonuçta borç, borçlu tarafından değil, kefil tarafından ödenmiş sayılmalıdır.
kefil, bor muacceliyet kazandığı anda borcu ödemeye hak kazanır(BK m.501). bunun için icra takibi başlatılmasının, dava açılmasının beklenmesine gerek yoktur. Hatta kefil in borcunu erken ödemesine dahi bir engel yoktur(BK m.491 in mefhumu muhalif yorumu). tabii bu sebeple bir zarar ortaya çıkarsa bundan sorumlu olur.
kefil tarafından borcun ödenmesi ve bu meblağın rücu edilmesi kefalet sözleşmesi dayandığından, 10 yıllık zamanaşımına tabidir ve bu süre ödemenin yapıldığı tarihten başlar. kefaletteki ödeme temerrüd sebebiyle doğan fazla ödemeleri de kapsar. ancak burada A kendi nam ve hesabına ödeme yaptığını iddia ederse, bir sözleşme ilişkisi olmadığı için alacak, sebepsiz zenginleşmeye dayanır ve 1 yıllık zamanaşımına tabi olur. zamanaşımını kesen ve durduran sebeplere bakmanızı öneririm.
borç sona erdiğine göre, ipotek sözleşmesinde başkaca da hüküm yoksa ipoteğin kaldırılmasını talep edebilirsiniz. ancak bankaların yaptığı sözleşmelerde genelde "taraflar arasında doğmuş ve doğacak tüm borçlar için işbu ippotek tesis edilmiştir" "bu ipotek taraflar arasındaki tüm alacaklara teminat niteliğindedir" gibi ifadeler yer alır. kanun buna izin verdiğinden şirketin bankaya başka herhangi bir borcu varsa ipoteğin kaldırılmasına rıza göstermezler.

A, B ve Şirketin taraf olduğu sözleşmeye A nın babası taraf mı? buna göre konu farklı cevaba gidebilirse de;söz konusu şirket anonim ise unutmayın ki yöneticilerin ortakların şirket ile sözleşme yapmaları yasaktır(TK m.334). yapılan sözleşme geçersizdir. hakim türk kanunlarını resen uygulayacağından böyle bir sözleşmenin geçersizliğine de resen hükmetmelidir(yargıtayı'ın istikrar kazanmış görüşüdür. bu durum çeklere de etki edecektir. konunun limited şirketler için durumu nedir bilmiyorum. kanun açıkça böyle bir yasaktan bahsetmiyor. burada yapılan sözleşme geçerli ise ona istinaden ödemeyi yapanlar dava açabilirler. fakat bu sözleşme geçersiz kabul edilirse, bir taraf diğer taraf hesabına ve geçersiz sözleşmeye istinaden ödeme yapmış ise burada sebepsiz zenginleşme söz konusu olur ve yine iade talebi söz konusu olur. zamanaşımı ise bir tarafın edimini yerine getirmekten kaçındığı, veya kaçınacağının anlaşıldığı tarihten başlar.
Diye düşünüyorum.