Mesajı Okuyun
Old 27-12-2007, 16:01   #2
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No
: 2001/4-90
Karar No
: 2001/95
Tarih
: 15.05.2001

GÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMAK
TAŞINMAZLARDA HACZİN DÜŞMESİ
ÖZET:
Taşınmazlar bakımından İİY.nın 110. maddesi uyarınca hacizden itibaren iki yıl içinde satış istenmez veya satış talebi geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse haciz düşer. Bu durumda İİY. mn 78. değil 106 ve 110. maddeleri hükümleri uygulanacağından, bu düzenlemelere uygun biçimde işlem yapan sanığın eyleminde, görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluştuğundan sözedilemez.
Görevi ihmal suçundan sanık Bahri'nin beraatine ilişkin (İzmir Onüçüncü Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 30.12.1997 gün ve 831/1187 sayılı hüküm, şikayetçi ve o yer C. Savcısının temyizi üzerine dosyayı inceleyen Dördüncü Ceza Dairesince 28.12.1998 gün ve 11582/12211 sayı ile;


"Yakınanın 23.12.1997 tarihli oturumda mahkemeye sunduğu, hakim havaleli davaya katılma niteliğinde olan, "… sanığın cezalandırılması…" isteğiyle ilgili karar verilmemiş olması;

Kabule göre de; taşınmazın haczedildiği 29.05.1991 tarihinden itibaren İcra İflas Yasasının 106. ve 110. maddelerinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre geçmeden 07.12.1992 tarihinde takibin yenilendiğini ve durumun borçluya tebliğ edildiğini göz ardı eden icra görevlisi sanığın, 22.09.1994 tarihli sonuca etkili olmayan ikinci yenileme isteğini gözeterek haczi kaldırması eyleminin; TCY.nın 240. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi;" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Bir no'lu bozma nedenine uyan Yerel Mahkeme, iki no'lu bozmaya karşı ise 24.11.1999 gün ve 18/1729 sayı ile; "müdahil 26.03.1991 tarihinde icra takibine başlamış, 26.04.1991 tarihinde taşınmaz üzerine haciz konulmuştur. Müdahil iki yıl içinde satış isteme yerine 07.12.1992 ve 22.09.1994 tarihlerinde yenileme isteğinde bulunmuştur.

İİK.nun 106 ve 110. maddelerinde belirtilen hususlar malın satışının istenmesi ile ilgili olup, takibin yenilenmesi ile ilgili değildir. Belirtilen maddelerde takibin yenilenmesi isteklerinin hiçbir yasal dayanağı bulunmamakta hacizden itibaren 4 yılı aşkın bir süre içinde satış istenmemekle, haciz hükmen kalkmıştır." gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de katılan tarafından eylemin TCY.nın 240. maddesindeki suçu oluşturduğu gerekçesiyle temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "4616 sayılı Yasa uyarınca bozma istekli" 13.04.2001 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

Sanık Bahri'nin beraatine karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın eyleminin TCY.nın 240. maddesinde tanımlanan görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.

Katılan Meryem C. Savcılığına sunduğu 25.09.1995 tarihli dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında; borçlunun annesi adına kayıtlı taşınmazın 3/4 hissesine haciz koydurduğu, taşınmazın 11.04.1995 tarihinde açık arttırma ile satıldığını, birinci sırada olmasına rağmen satış bedelinin kendi dosyasına değil, diğer icra dosyasına yatırıldığını, yaptığı araştırmada 94/8290 sayılı dosya ile 29.11.1995 tarihine kadar geçerli bir haciz bulunmasına rağmen, Onbirinci İcra Müdürlüğünce 21.08.1995 tarihinde tapuya hitaben yazılan gerçek dışı bir yazı ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırıldığını öğrendiğini, yazıda eski dosya numaralarının belirtildiğini, bu şekilde görevlerini kötüye kullanarak kendisini zarara uğratan kişilerden şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.

İcra müdür yardımcısı olarak görev yapan sanık Bahri aşamalardaki savunmalarda, şikayetçinin talebi üzerine taşınmaz üzerine 26.04.1991 tarihinde haciz konulduğunu, bu tarihten sonra işlem yapılmadığından dosyanın işlemden kaldırıldığını, yenileme talepleriyle işleme alınan dosyada müteakip işlemlerin yapılmadığını, haciz tarihinden itibaren iki sene geçtiği halde satış istenmemesi nedeniyle haczin hükümsüz kaldığını, taşınmazın bir başka satış talebiyle satılmasının istenmesi üzerine, satış memurluğunun yazısına hitaben haczin kaldırıldığının bildirildiğini yapılan işlemlerin İİY.nın 78, 106 ve 110. maddelerine uygun olduğunu beyan etmiş, 23.05.1997 tarihli dilekçesinde ise; önceki savunmalarına ek olarak, şikayetçinin amacının alacağını tahsil etmek olmayıp, başka alacaklıların önüne geçerek borçluyu korumak olduğunu söylemiştir.

İcra Müdürlüğüne ait dosyanın incelenmesinde;

Şikayetçi Meryem tarafından borçlu İbrahim aleyhine yirmi milyon liralık bonoya istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla 26.03.1991 tarihinde icra takibine başlanıldığı, Onbirinci İcra Müdürlüğünün 91/2631 esasına kaydedilen dosyada, borçluya 01.04.1991 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, takibin kesinleşmesi üzerine, alacaklı (şikayetçi) tarafından 25.04.1991 tarihinde "borçlunun annesinden intikal eden İzmir 1. Karataş mah. 629 ada, 524 sahife 21 parselde kayıtlı taşınmazdaki hissesine" haciz konulmasının istenildiği, 26.04.1991 tarihinde İzmir 2. Bölge tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılarak gayri-menkule haciz şerhi konulduğu,

Alacaklının 28.05.1991 tarihinde icra müdürlüğüne müracaat ederek, borçlunun alacağına karşılık, taşınmazdaki hissesini kendisine devretmeyi kabul ettiğini bildirip taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını istediği, bu talep üzerine icra müdürlüğünce tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verildiği, ancak alacaklının 30.05.1991 tarihinde tekrar icra müdürlüğüne müracaat ederek talebinden vazgeçtiğini, haczin devamını istediği, icra müdürlüğünce de talep uyarınca haczin devamına karar verildiği,

Alacaklı Meryem'in 04.12.1992 tarihinde yenileme talebinde bulunduğu, talep kabul edilerek 93/2102 esasına kayıt edilen dosyada borçluya 09.03.1993" tarihinde yenileme dilekçesinin tebliğ edildiği,

22.09.1994 tarihinde tekrar yenileme talebinde bulunulduğu, 94/8290 esasa kayıt edileli dosyada borçluya yenileme dilekçesinin tebliğ edilmediği,

Alacaklının üçüncü kez 17.11.1995 tarihinde yenileme talebinde bulunduğu, 1995/7055 esasa kaydedilen dosyada borçluya 27.11.1995 tarihinde yenileme dilekçesinin tebliğ edildiği,.

Satış memurluğunca 09.06.1995 tarihinde Onbirinci icra Müdürlüğüne yazılan yazıda, taşınmaz üzerinde ayrıca Onüçüncü İcra Müdürlüğünün 92/8654 sayılı haczin bulunduğu, Onbirinci İcra Müdürlüğü dosyasındaki borçlunun kira olduğu ve borç miktarının, paranın ödeneceği icra dairesinin tespiti için bildirilmesinin istenildiği,,

İcra Müdür muavini imzasıyla 25.7.1995 tarihinde Beşinci Sulh Hukuk Hakimliğine yazılan yazıda; haczin İİY.nın 106 ve 110. maddeleri gereğince 31.12.1993 tarihinde işlemden kaldırıldığının bildirildiği, satış memurluğunun 03.08.1995 tarihli aynı nitelikteki yazısına da 21.08.1995 tarihli yazı ile benzer şekilde yanıt verildiği,

İcra Müdür muavini imzasıyla yine aynı tarihli yazı ile tapu sicil müdürlüğünden haczin kaldırılmasının istenildiği ve tapu sicil müdürlüğünce haczin terkin edildiği,

Söz konusu gayrimenkulun aynı zamanda bir bankaya olan borç nedeniyle Onüçüncü İcra müdürlüğünün 92/8654 esas sayılı dosyası ile haczedildiği, 11.04.1995 tarihide açık arttırma usulüyle 310 milyon bedelle satıldığı, açık arttırmaya şikayetçinin de katıldığı anlaşılmaktadır.

İcra iflas Yasasının 78. maddesinin 2. fıkrasında haciz istemek hakkının, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşeceği, 4. fıkrasında ise, haciz talebi yasal süre içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu süre içinde yenilenmezse dosyanın işlemden kaldırılacağı, 106. maddesinde haczolunan taşınmazın hacizden itibaren iki yıl içinde satışının istenebileceği, 110. maddesinde ise yasal süre içinde satış istenmez veya satış talebi geri alınıp ta bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haczin kalkacağı hükümlerine yer verilmiştir. Yerleşik yargısal kararlarda da süresinde satış istenmemesi nedeniyle haczin düşmesi halinde İİY.nın 78. maddesinin değil 106 ve 110. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. (12. HD. 16.04.1996 - 3831/5225, 19. HD. 29.05.1994 - 3690/4671)

TCY.nın 240. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu, aynı Yasanın 279. maddesi uyarınca memur sıfatına haiz olan kimsenin kasten yasada yazılı hallerden başka her ne suretle olursa olsun, görevini yasanın gösterdiği usul ve esaslardan başka surette yapması veya yasanın koyduğu usul ve şekle uymadan yapmasıdır.

İnceleme konusu somut olayda, taşınmaz üzerine 26.04.1991 tarihinde haciz konulduğu, taşınmazın açık arttırma ile satış tarihi olan 11.04.1995 tarihine kadar, katılan tarafından satışın istenmediği, taşınmazın bir başka satış isteği nedeniyle 11.04.1995 günü yapılan açık artırımıyla satışına iştirak eden Meryem'in bu durumu bildiği halde bundan altı gün sonra haczin yenilenme talebinde bulunduğu 04.12.1992 ve 22.09.1994 tarihli yenileme taleplerinin satış süresini kesen ya da uzatan herhangi bir etkiye sahip olmadığı, İİY.nın 106. maddesindeki satış talebi süresinin haciz tarihinde başladığı, iki senelik yasal süre içinde satışın istenmediği, satış isteme süresinin, sınırlandırılmasının kamu düzeni düşüncesine dayandığı ve hak düşürücü süre olduğu, bunun sonucu olarak icra müdürlüğünce re'sen nazara alınması gerektiği, sanık tarafından yapılan işlemin yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla Yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım kurul üyeleri Özel Daire ilamında belirtilen nedenlerle direnme hükmünün bozulması yönünde oy kullanmışlardır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme hükmünün (ONANMASINA), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, 15.05.2001 günü oyçokluğuyla karar verildi.


YKD.2001/11