Mesajı Okuyun
Old 19-06-2018, 14:31   #21
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/2268
K. 2017/4545
T. 20.9.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 03/12/2015 tarih ve 2014/134-2015/336 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin TPE nezdinde tescilli 2013/02978 Sayılı ve 2013/06442 Sayılı tasarımlarının bulunduğunu, davalının ise izinsiz olarak bu tasarımlara 2014 kataloğunda yer verdiğini ve müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz eylemlerini gerçekleştirdiğini ileri sürerek 554 Sayılı KHK 49/B maddesi uyarınca davalının müvekkili şirketin tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine, üretimde kullanılan araçlara el konulmasına, el konulan ürünlerin imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkiline ait ürünlerin davacıya ait ürünlerden farklı olduğunu, numune olarak üretilen ürünleri bu aşamada satışa arz etmekten vazgeçtiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalının eylemlerinin davacı tasarımına tecavüz niteliğinde olup olmadığının tespiti için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerektiği ancak davacı vekiline bilirkişi, tebligat ve dosyanın posta gidiş dönüşü masrafı için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen talimat giderinin karşılanmadığı, 28.05.2015 tarihli oturumda, dava dosyasında bulunan gider avansı miktarına göre bu miktarın mahsubu ile bilirkişi incelemesi yapılması için eksik kalan 1.300,00 TL talimat gideri bulunduğu anlaşılmakla, eksik talimat bilirkişi ücretini karşılaması için davacı vekiline verilen iki hafta kesin süre içinde yine ara karar gereğinin yerine getirilmediği, tasarım hakkına tecavüz eylemlerinin tespit ve değerlendirilmesinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, ancak kesin sürenin sonuçları gereğince davacı vekilinin bilirkişi inceleme deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, mevcut haliyle davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tasarım hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi istemine dair olup, mahkemece, davalının eylemlerinin tecavüz niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi raporu alınması gerektiği ancak davacı tarafın iki haftalık kesin süre içinde bilirkişi ücretini ödemediği ve dosyadaki mevcut delillerle de iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekiline verilen kesin mehil 6100 Sayılı HMK'nın 324. maddesinde yazılı olan bilirkişi ücretine dair delil avansının yatırılmasına ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin mehilin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden usulüne uygun kesin mehil verildiğinden bahsedilemez. Bu itibarla, mahkemece davacı tarafa gönderilen ihtaratta delil avansı olan bilirkişi ücretinin kesin süre içinde yatırılmaması halinde 6100 Sayılı HMK'nın 324/2. maddesi uyarınca ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına dair sonuçları hatırlatılmadan yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının istemi halinde temyiz edene iadesine, 20/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ********

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/663
K. 2017/6979
T. 20.6.2017
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen maddi tazminat talebi yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili 23/10/2007 tarihinde sürücü ... yönetimindeki... plaka sayılı olan ve davalı her iki şirkete ait aracın, müvekkillerinin oğlu/kardeşi olan ...'a çarpması sonucu ölümüne neden olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 3.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacıların uğradığı manevi zarar sebebiyle anne ... için 10.000 TL ve kardeşler için ayrı ayrı 3.000'er TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... Ltd Şti ve ... San. Tic.AŞ den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile; maddi tazminata dair taleplerin reddine, her bir davacı için 2.500,00 er TL manevi tazminatın haksız fiilin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-)6100 Sayılı HMK.'nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 Sayılı HUMK.'nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL'ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan tarihten sonra verildiğinden davacı kardeşler ...,...,...,...,...,... ve ... için reddedilen 500,00 er TL manevi tazminat miktarları yönünden ayrı ayrı kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz dilekçesinin bu davacılar yönünden reddedilen manevi tazminat yönünden miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre,davalılar ... ...AŞ ve ... vekillerinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-)Davacılar vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazları yönünden;
Dava, trafik kazası sonucunda ölüm sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde;(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder... Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü getirilmiştir.
Öte yandan, mülga 1086 Sayılı HUMK'nun 163. maddesiyle 6100 Sayılı HMK'nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye dair ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin usulüne uygun şekilde verilmesi ve amacına uygun olarak kullanılması gerekir.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, hakimin verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir. (YHGK.nun 12.12.2012 gün 2012/9-1170 E.2012/1172 K.)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Dosya kapsamına göre Mahkemece 05.03.2013 tarihinde yapılan duruşmada verilen ara karar ile aktüer raporu alınması için davacılar vekilince 180,00 TL bilirkişiücreti ve posta masraflarının karşılanmasına karar verilmiş, 28.05.2013 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile ise davacılar vekilince 300,00 TL gider avansı yatırılmasına ve talimat gidiş geliş, tebligat ve posta giderleri ile 180,00 TL bilirkişi ücretinin buradan karşılanmasına karar verilerek bu konuda davacılar vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş ancak kesin süreye uymamanın sonuçları açısından Kanun'un öngördüğü şekilde usulüne uygun bir ihtarat yapılmamıştır.
17.12.2013 tarihli celsede Mahkemece,kesin süre içerisinde ücretin yatırılmamış olması sebebiyle davacı tarafın bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılmasına ve hesap bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
28.05.2013 tarihli celsede 300,00 TL gider avansının mahkeme veznesine depo edilmesi için usulüne uygun şekilde ihtaratlı kesin süreverilmediği gözetilerek bu konuda davacılar vekiline (yukarıda açıklandığı üzere) usulüne uygun şekilde kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın maddi tazminat yönünden usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davalı Güvence Hesabı hakkındaki dava reddedilmiş olmasına rağmen gerekçede bu hususa değinilmemiş olması ve hüküm fıkrasında davalı Güvence Hesabının diğer davalılarla birlikte harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... için reddedilen manevi tazminata dair temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması sebebiyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalılar ... Alışveriş Hizm.Gıda San Ve Tic. AŞ ve ... vekillerinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacılara ve davalı ...'na iadesine, aşağıda dökümü yazılı 682,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... Alışveriş Hizm.Gıda San Ve Tic AŞ ve ...'dan alınmasına 20.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (Kaynak: Av. Mehmet Kaya)

************************************************** ********

T.C.YARGITAY6. HUKUK DAİRESİE. 2014/5852K. 2015/2020T. 2.3.2015• BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN KESİN SÜRE GEÇTİKTEN SONRA YATIRILMASI ( Delil İkamesi Avansı Dava Şartı Olmadığından Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği - Son Celseden Önce Bilirkişi Ücreti Yatırıldığı/Davanın Uzamasına Sebep Olmadığından İşin Esası İncelenerek Karar Verileceği )• DELİL İKAME AVANSININ DAVA ŞARTI OLMAMASI ( Taraflardan Birinin Delil İkame Avans Yükümlülüğünü Yerine Getirmemesi Halinde Diğer Tarafın Bu Avansı Yatırabileceği/Aksi Halde Bu Delilin İkamesinden Vazgeçilmiş Sayılacağı - Avans Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği/Avansı Yatırılmayan Delil İleri Sürülmemiş Gibi Davaya Devam Edileceği )• KİRA BEDELİNİN TESPİTİ İSTEMİ ( Gider Avansının İkmal Edilmesi Hususunda Davacıya Kesin Süre Verilmiş İse de Talep Edilen Giderin Bilirkişi Ücret Gideri Olduğu/Depo Edilmesi İstenen Avansın Delil İkame Gideri Olduğu - Kesin Süre Geçtikten Sonra Bilirkişi Ücretinin Yatırıldığı/Son Celseden Önce BilirkişiÜcreti Yatırıldığına Göre Davanın Uzamasına da Sebep Olmadığından İşin Esası İncelenerek Karar Verileceği )• GİDER AVANSININ DAVA ŞARTI OLARAK DÜZENLENMESİ ( Gider Avansının Davacının Dava Dilekçesine Göre Hesaplanıp Alınan Avans Olduğu - Delil İkamesi Avansı Yatırılmadığı Takdirde Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği/Avansı Yatırılmayan Delil İleri Sürülmemiş Gibi Davaya Devam Edileceği )6098/m. 3446100/m. 115, 324/2

ÖZET : Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

Gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Gider avansı davacının dava dilekçesine göre hesaplanıp alınan avanstır. Taraflardan biri delil ikame avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde davanın reddine karar verilemez. Avansı yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu ara karardan anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişiücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacıya bilirkişiücreti olarak 300,00 TL'yi iki haftalık kesin süre içerisinde yatırması, yatırmaması halinde mevcut deliller ışığında karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen davacı tarafından masrafın süresinde yatırılmadığı belirtilerek, delil ikame giderinin yatırılmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Gider avansı davacının dava dilekçesine göre hesaplanıp alınan avanstır. Ayrıca HMK. 324.maddesinde delil ikame avansı düzenlenmiştir. HMK.nın 324.maddesinin 2.fıkrasına göre, taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde HMK.nun 115/2. maddesi gereğince davanın reddine karar verilemez. Mahkemece avans yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi davanın esası hakkında karar verilmelidir.

Somut olayda mahkemece gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya kesin süre verilmiş ise de, talep edilen giderin bilirkişi ücret gideri olduğu mahkemenin 13.11.2013 tarihli ara kararından anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece depo edilmesi istenen avansın 6100 Sayılı HMK.nun 324.maddesi gereği delil ikame gideri olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum tarafından 2 haftalık kesin süre geçtikten sonra 9.1.2014 tarihinde 300,00 TL bilirkişi ücretini yatırıldığı dosyada mevcut tahsilat makbuzundan anlaşılmaktadır. Davacı kurum vekili, ödenek sıkıntısı sebebiyle bilirkişi ücretinin süresinde yatırılamadığını belirtmiştir. Davacı son celseden önce bilirkişiücreti yatırdığına göre davanın da uzamasına sebep olmadığı dikkate alınarak HMK 324 uyarınca işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.