Mesajı Okuyun
Old 03-07-2009, 17:28   #18
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan

Boşanan kadınları üzecek haber

Bundan böyle boşanan çiftler mal paylaşımı için en geç 1 yıl içinde dava açmak zorunda kalacak. Çünkü Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, dava açma süresi için '10 yıl yerine 1 yıl' kararını verdi.
Boşanmadan sonra eşler birbirlerine karşı 10 yıl içinde mal rejimi alacakları, katılım payları için dava açabiliyorlardı. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi son kararında dava zamanaşımı süresini 1 yıl olarak belirledi. Bundan en büyük zararı boşanan kadınlar görecek.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, katkı payı alacağında zamanaşımının boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl olduğuna karar verdi. Oysa Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007 yılında vermiş olduğu kararda, edinilmiş mallara katılma alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine karar vermişti.
Kararı ntvmsnbc'ye değerlendiren Kadınlara Hukuki Destek Merkez Derneği (KAHDEM) Başkanı Av. Habibe Yılmaz Kayar, boşanmadan kaynaklanan mal rejimi alacaklarının genel alacak hükümlerine ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu konusunda genel bir uzlaşma olduğunu vurgulayarak, son kararın şaşkınlığa yol açtığını söyledi.
Kayar, mal rejimi alacaklarıyla ilgili dava zamanaşımı süresinin 1 yıla düşürülmesinden daha çok kadınların zarar göreceğini belirterek, "Asıl sorun, mal rejimi davasının daha çok kimlerin açtığı, kimlerin yararlandığı, ve 10 yıllık zamanaşımının kimlerin lehine olduğuydu. Dünyada ve ülkemizde gayrimenkullerin yüzde 90’larının erkeklerin üzerine kayıtlı olduğu varsayılırsa, katılım alacağı ve katkı payı alacakları daha çok kadınlar tarafından talep edilen bir alacaktır. 1 yıllık zamanaşımı, bu talebi sınırlayan ve süre açısından hak kayıplarına yol açacak nitelikte. Bu oldukça önemli bir konu. Böyle bir karardan kadınların zarar göreceği endişesi çok yoğun bir biçimde hissedilmeli" dedi. Kayar şöyle devam etti:
Bu yanlışın bir yerden döneceği inancını korumak istiyoruz. Benzeri dosyalarda hakimlerin direnme kararı vermesinin beklendiğini bildirmek istiyorum. En azından Genel Kurul’da tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Yasaların amacı adaleti sağlamaktır. Adaleti sağlarken de toplumun yarısını oluşturan kadınların mağduriyetine yol açabilecek sonuçlardan da kaçınmak gerekir.
GAYRİMENKULLERİN YÜZDE 90’I ERKEKLERİN ÜZERİNDE
1 yıllık zamanaşımının kabul edilmesi halinde, açılmış ve yürüyen davalar bakımından büyük sorun yaratacaktır.
Mal rejimlerine ilişkin olarak Medeni Kanun’da düzenlenmiş özel bir zamanaşımı yok. Bu zamanaşımının ne olacağına ilişkin tartışma geçmiş dönemde yapıldı. Mal rejimi alacaklarının alacak hükümlerine tabi olduğu ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu konusunda, neredeyse genel bir uzlaşma vardı. Bununla ilgili 2. Dairesi kararları da var. Tartışma bitti diye düşünürken bu karar herkesi şaşkınlığa düşürdü.
DAİRELER ARASINDA FARKLI UYGULAMA
8. Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma kararına karşı yerel mahkemenin ne yapacağını bilmiyoruz. Dileyelim ki yerel mahkeme bu yorumda bulunmasın. Kaldı ki verdiği kararda da zamanaşımını 1 yıl kabul etmeyerek bu kararı vermiş görünüyor. Diliyorum ki hakim bu kararda direnir ve karar Hukuk Genel Kurulu’na gelir. Böylece hem daireler arasındaki farklı uygulama, hem de 10 yıl veya 1 yıllık zamanaşımı konusunda net bir görüş çıkar. Eğer hakim karara direnmez ve karar bu şekilde kesinleşirse bundan sonraki mal rejimi davalarına bakacak 8. Hukuk Dairesi bakımandan geleneğin doğmasına yol açacak nitelikte bir olay.
MAL REJİMİ DAVALARINI BOŞANMAYLA BİRLİKTE AÇIN
Bu uygulamalar süreklilik kazanacak olursa, boşanma davasının kesinleşmesiyle beraber 1 yıllık süre başlıyor. Nafaka-tazminat-boşanan kadının eşinin soyadını kullanması bakımından bu 1 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olduğunu düşünürken, artık mal rejiminin de bu süre içerisinde olduğunu düşünmemiz gerekecek. Bu durumda bu tür davaların çok hızlı bir şekilde açılmasını bekliyoruz. Hatta daha ileri giderek şöyle bir öneride bulunabiliriz: "Boşanma davası açılmışsa bir mal rejimi alacak davasının da boşanma davasının yan ısıra açın."
ÜLKEMİZDE SÖZLEŞME ALIŞKANLIĞI YOK
2. Hukuk Dairesi’nde bu karara muhalefet eden bir görüş var. Gerekçeleri, "deliller zamanla eksilir bu nedenle 10 yılılık süre oldukça uzun bir süredir" şeklinde. Bu görüşü savununlara göre, sözleşme varsa 10 yıllık zamanaşımı uygulanır, sözleşme yoksa 1 yıllık zamanaşımı uygulanır gibi bir yaklaşım var. Ülkemizde sözleşme alışkanlığının olmadığı herkesçe bilinen bir şey.
Aranızda sözleşme varsa 10 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanırsınız görüşü bir dayatma. Çünkü ezici bir çoğunluk yeni mal rejimi neyse ona uyuyor. Böyle olunca yine mağdur olanlar, aralarında sözleşme olmayanlar ve yeni mal rejimine tabi olanlar olacak.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesi'nin bozma kararı verdiği dava süreci şöyle gelişti:
M.E.K. ile H.A. arasındaki boşanma davası 2004'te kesinleşti. Davacı eş, Davalı adına kayıtlı gayrimenkulün alımındaki katkısı için davanın kesinleşmesinden 2 yıl sonra eşinden katkı payı alma isteğinde bulundu. Aydın Aile Mahkemesi davayı kabul ederek, 16.202 YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdi. Davalı vekili tarafından temyize gidildi. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, "Boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş, görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır" diyerek "Bozma" kararı verdi.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/873
KARAR NO : 2009/2621
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Aydın Aile Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2008
NUMARASI : 2006/1041-2008/1165
DAVACI : M.E.K.
DAVALI: H.A.
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
M.E.K.ile H.A. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Aydın Aile Mahkemesinden verilen 18.11.2008 gün ve 1041/1165 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
A R A R
Davacı M.E. K. vekili, davalı adına kayıtlı 1463 ada 34 parseldeki 4 numaralı bağımsız bölümün alımındaki katkısı nedeniyle davalı eşinden katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı H.A.vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı defi’nde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 16.202 YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 6.3.1987 tarihinde evlenmiş, 24.9.2002 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar verilmiş, hüküm 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasında boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/son).
Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TMK. m. 170.), bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 24.9.2002 tarihine kadar ise edinilmiş mallara
katılma rejimi geçerlidir.(4722 s.K. md. 10/1, 4721 s.K. TMK md. 202/1.).
TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş görülmekte olan dava ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Davanın zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin kabul kararının verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/9383
K. 2007/1228
T. 5.2.2007
• MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI ( Dava Tarihi İle Boşanma Hükmünün Kesinleştiği Tarih Arasında Bir Yıldan Fazla Zaman Geçtiği Gerekçesiyle Davanın Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilemeyeceği )
• MAL REJİMLERİNE YÖNELİK ALACAKLAR ( Zamanaşımı Başlangıcının Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih Olduğu - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )
• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA ALACAĞINDA ZAMANAŞIMI ( 4721 S. Türk Medeni Kanunu'nda Hüküm Bulunmadığı - Borçlar Kanunu Md. 125 Uyarınca Kural Olarak Alacak Davalarının On Senelik Zamanaşımına Tabi Olduğu )
• ZAMANAŞIMI ( Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Tasfiyesi Davası - Borçlar Kanununun Zamanaşımına İlişkin Hükümlerinin Uygulanacağı/10 Yıllık Süre )
4721/m. 178, 225, 231
818/m. 125
ÖZET : Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki (her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.
Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.
Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir" hükmündeki ( her dava ) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. ( MK.m.225 ) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı ( TMK m. 231 ) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine yerel mahkeme tarafından "TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır.

NTV