Mesajı Okuyun
Old 09-03-2011, 11:32   #66
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Sevgili Arkadaşlar;

Önce şunu tartışmak gerekir: Müvekkilin avukattan beklediği nedir?

Bir iş sahibi, avukattan aslında mümkün olmayan bir şeyi mi istemektedir?

Yoksa gerçekten korunması gereken hukuki yararını muhafaza derdinde midir?

İşte avukatlık buna göre değişir. İş sahibi olmadık bir şey istiyorsa kendisine "olmayacağı olduracak" birini arar ve ne yapar eder bulur. (tecrübe ile sabit) (Misal: İtiraz ederek durdurmuş olduğum bir ilamsız takipten müvekkilin banka hesaplarına haciz koyduran meslekdaşım olmuştur. Bunu kendisine sorduğumda "bu da bir başarı değil mi üstad" diyebilmiştir.)

Hakkını muhafaza ettirmek derdinde olan kişi ise gerçekten güvenebileceği dürüst birini ister. Zira o zaten dürüst olmayan bir kişiden zarar görmüştür. Haklarını koruyabileceğini düşündüğü, duruşu, konuşması, bilgisi ile güven veren bir avukatı elbet bulur. Ki biz çoğunluktayız.

Güven sırf avukat müvekkil arasında değil, hasbelkader bir dosyada hasım olmuş avukatlar arasında da olabilmelidir. Hatta bununla da kalmasın avukat ile kürsü arasında da güven olsun. Örneğin bir duruşmada "mazeret gönderen karşı tarafımdaki avukatın mazeretine diyeceklerim sorulduğunda" -mazeret kabul edilsin, meslekdaşım mazeret bildirmişse doğrudur- dediğimde hakim şaşırmış gözlerle bana bakmasın. Beyanımı sanki kötü bir şey yapmışım gibi zapta geçip bana imzalatmasın.

o nedenle,

varsın sadece hakkını muhafaza derdinde olan kişiler gelsin. Olmayanı oldurmak isteyenler "ne karizmatik avukat" demesin.

Yani mesele karizma meselesi değil "avukatın bu iş yapmakla güttüğü gaye" dir. Ve karizma = güven 'dir.