Mesajı Okuyun
Old 25-08-2011, 08:02   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Sayın figen çankaya,

1.BK.m.484. uyarınca, kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekle tabidir ve ayrıca sözleşmede kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın gösterilmesi gerekir.

2.BK.m.110. hükmüne göre de "Başkasının Fiilini Taahhüt" başlığı altında düzenlenmiş olan garanti sözleşmesi herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Verilen garantinin belli bir limite bağlanmış olması da öngörülmemiştir.

3.Kefalette, BK.m.497. uyarınca kefil, borçluya ait defileri alacaklıya karşı ileri sürebilme hakkına sahipken, garanti akdinde teminat veren kişiye bu hak tanınmış değildir.

4.Kefil, kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra, BK.m.496. hükmü uyarınca asıl borçluya yasadan ötürü rücu hakkı bulunduğu halde, garanti sözleşmesinde teminat verene bu hak tanınmamıştır.

5.BK.m.492. gereğince kefalette, kefilin sorumluluğu asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına bağlı iken, bir tür üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğini taşıyan garanti sözleşmesi, bağımsızlık ilkesi gereğince bu koşullara tabi tutulmamıştır.

6.Garanti veren kişinin sorumluluğu, kefalet veren kimsenin sorumluluğundan çok daha ağır koşullara tabı tutulmuştur.

7.İpoteğin niteliğinin tespiti ve yorumunda, teminat veren kimsenin iradesi titizlikle değerlendirilmelidir.

8.Yargıtay:
“…Kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın gösterilmesi zorunludur. İpotek akit tablosunda yer alan kefalet akdi bu koşulları taşıdığı takdirde geçerlidir. Somut olayda, tapu memuru huzurunda düzenlenen ipotek akit tablosu gerekli koşulları taşımaktadır. İpotek sözleşmesinde, ipotek verenlerin ipotek bedeli kadar kefil oldukları belirtilmektedir. Bu nedenle davacı hem ipotek veren olarak hem de kefil olarak sorumludur…”
(HGK.E. 2001/19-159,K. 2001/197,T. 28.2.2001)

Saygılarımla