Mesajı Okuyun
Old 10-04-2007, 15:02   #4
dark

 
Varsayılan

Mehmet Firik'in MÜLKİ AMİR-SAVCI-ADLÎ KOLLUK İLİŞKİLERİ başlıklı konu ile ilgili yazısından alıntı yapacağım..yazının devamı için ; www.icisleri.gov.tr/_icisleri/TurkIdareDergisi/UpLoadedFiles/MehmetFirik%20111-121.doc linkini ziyaret edebilirsiniz.


Alıntı:
2- ADLÎ KOLLUK - CUMHURİYET SAVCISI İLİŞKİLERİ
Ceza Muhakemesi Kanununda baktığımızda; adlî kolluk - Cumhuriyet Savcısı ilişkileri karşımıza, Soruşturma İşlemlerinin Yapılması, Değerlendirme Raporu Hazırlanması ve Adlî Kolluk Hizmetlerinin Denetlenmesi olarak üç şekilde çık-maktadır.
A) SORUŞTURMA İŞLEMLERİNİN YAPILMASI
CMK’nun 164 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, soruşturma işlemlerinin Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kolluğa yaptırılacağı ve Adlî Kolluk görevlilerinin de Cumhuriyet Savcısının adlî görevlere ilişkin emirlerini yerine getirmekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu fıkrada soruşturma evresinde, Cumhuriyet Savcılığı ile kolluk ilişkilerinin nasıl olması gerektiğinin düzenlendiğini görmekteyiz. Buna göre; Kolluk, soruş-turma işlemlerinin yürütülmesinde Cumhuriyet Savcısının emrinde olacak, kendi-liğinden harekete geçemeyecek, soruşturma ile ilgili işlemleri yapamayacaktır. C. Savcısının emir ve talimatlarına göre hareket edecektir. Bu sistem çerçevesinde fık-ra şu esasları koymuştur. Kolluk âmir ve memurları:
· 1. Suçun işlenmesi nedeniyle el koydukları olayları, yakalanan kişileri uy-gulanan tedbirleri hemen Cumhuriyet Savcılığına bildireceklerdir.
· 2. Cumhuriyet Savcısının, adliyeye ilişkin yazılı ve ivedi hâllerde sözlü ve kolluk âmirinin de haberdar edildiği emirlerini, derhâl yerine getireceklerdir.
· 3. Cumhuriyet Savcısının yazılı emri üzerine yakalanan kişileri, olayın şüp-helisi veya tanıkları belirtilen gün, saat ve yerde hazır bulunduracaklardır.
· 4. Aynı suretle yapılan işlemlere ilişkin evrak da hazır bulundurulacaktır.
Yine Adlî Kolluk Yönetmeliğinin Adlî Kollukla İlgili Esaslar başlıklı 5 inci maddesinde “Cumhuriyet Savcıları, adlî görevlere ilişkin emir ve talimatlarını öncelikle adlî kolluk sorumlularına veya adlî kolluk görevi ifa eden diğer birim âmirlerine verir.”şeklindeki bir düzenleme ile C. Savcısı ile adli kolluk ilişkisinin ortaya çıkışının kaynağının adli görev olgusu olduğu ve Görev ve Yetkiler başlıklı 6 ncı maddesinde de soruşturma işlemlerinin hangi usul içinde ve nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Buna göre; soruşturma işlemleri,
· Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kol-luğa yaptırılacaktır.
· Adlî kolluk görevlileri Cumhuriyet Savcısının adlî görevlere ilişkin emirleri-ni gecikmeksizin yerine getirecektir.
· Adlî kolluk görevlileri, kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâ-yetleri; el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhâl Cumhuriyet Savcısına bildirecek ve Cumhuriyet Savcısının emri doğ-rultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başla-yacaktır.
· Bir ölümün doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi hâlinde; kolluk görevlisi, durumu derhâl Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmek ve Cumhuri-yet Savcısının emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlamak zorunda olacaktır.
· Cumhuriyet Savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hallerde, sözlü olarak verecek, emrin bu şekilde sözlü olması halinde bu sözlü emir, en kısa sürede yazılı hale dönüştürülecek, mümkün olması halinde emir en seri iletişim vasıtasıyla ilgili kolluğa bildirilecek; bu şekilde bildirilmesinin mümkün olmaması halinde ise yazılı emir ilgili kolluk görevlilerinin alması için hazır edilecektir. Ancak, kolluk görevlisi emrin yazılı hale getirilmesini beklemeden sözlü emrin gereğini yerine getirecektir. Bu düzenlemede Kolluğun kendini garantiye alması ihtiyacının hissedildiğinin anlaşılması gerektiğini ve Savcılık kurumuna olan güvensizlik durumunun varlığı ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek yanlış olmayacaktır.
· Adlî kolluk görevlileri, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, Cumhuriyet Savcısının emirleri doğrultusunda şüphelinin lehine veya aleyhine olan tüm delilleri, kanunda ön görülen koşullara uyarak toplamak, muhafaza altına almak ve bunları bir fezleke ile Cumhuriyet Sav-cısına sunmakla yükümlüdür. Hukuka aykırı delil elde edildiğinin tespiti hâlinde, fezlekede bu hususa da yer verilecektir.
· Adlî kolluk görevlileri diğer soruşturma işlemlerini de aynı titizlikle yerine getirecektir.
· Gerek CMK nun 161 inci maddesi gerekse Adli Kolluk Yönetmeliğinin bu hükümleri karşılıklı bir güvensizlik durumunun varlığını ortaya koymak-tadır. Zira tarafların birbirlerin uzmanlıklarının sonucunda, işbirliği içinde maddi hakikate ulaşılmasını hedeflemeleri ve adil bir yargılamanın sağlan-masına yönelik olarak ortak hareket etmeleri yerine, ceza kanunlarında suç sayılan bir aykırılık durumu veya şüphesi halinde kolluğun kendiliğinden harekete geçmesinin önü kesilmiş, her olayda C. Savcısının emri ve talimatının beklenilmesi emredilmiştir. Kolluk C. Savcısı adına emir ve tali-mat almadan soruşturmaya ait işlem yapamayacak hale getirilmiştir.
Oysa CMK dan önceki CMUK nun 156 ncı maddesindeki düzenlemede “Za-bıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin tenviri için lazım gelen acele tedbirleri almakla mükelleftir. Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakı hemen müddeiumumiliğe gönderirler….” hükmünü taşımakta idi. Bu hüküm doğrultusunda kolluk soruşturma işlemlerine başlıyor ve C. Savcısını bilgilen-direrek onun emir ve talimatına göre hareket ediyor ve düzenlediği evrakı savcılığa ulaştırıyordu. CMK bu düzenlemeye yer vermemiş her adli olayda C. Savcısının emir ve talimatına göre işlem tesisi yoluna gidilmesini tercih etmiştir.
Bu, günümüz şartlarında çok mümkün olan bir durum değildir. Çünkü her olayda kolluğun ne yapacağının ve ne şekilde hareket etmesinin gerektiğinin emre-dilmesi ve talimatlandırılması;
1. Kolluğun bilgi ve tecrübesi ile uzmanlığının gözardı edilmesi demektir.
2. Zaman kaybı ve bürokrasinin arttırılması demektir.
3. Kanunun hedeflediği “adil yargılanma hakkı” açısından sürenin uzama-sı sonucunda, istenenin tam tersi bir sonuçla karşı karşıya kalınması demektir.
Oysa her soruşturma için değil, çok önemli ve mutlaka ve mutlaka üst seviye-de hukuk bilgisi gerektiren nitelikli soruşturmalarda C. Savcısının emir ve talimatı olmadan kolluğun işleme başlamaması hatta bu işlemleri bizzat C. Savcısının yap-ması veya bizzat nezaret etmesi, bunun dışındaki olaylarda kolluğun işlemleri başlat-ması ve C. Savcısının denetlemesi pekala kabul edilebilirdi. Esasen kanuna bu hü-kümlerin girmesi ile ilgili toplantıda alınan kararlar doğrultusunda kanunun bu şe-kilde hükümler içermesi kabul görmüş hatta kolluğun C. Savcısının yetkilerini kul-lanmasını öngören bir hüküm bile yazılarak bu tutanak imza altına alınmıştı. (EK-1)




Saygılar..