Mesajı Okuyun
Old 13-01-2008, 13:55   #12
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan İhtiyati haciz kararı uygulanmadan icrai takibe geçilmesi

Sn İmge_nil;

Burada 264 kurallarının ihlali sözkonusu değildir.

İhtiyati haciz bir önlemdir. Usul hukukundaki ihtiyati tedbirleri düşünün. Aynı niteliklere sahiptir. Sadece konusunun para olması bu tedbiri diğerlerinden farklı kılmaktadır. Zaten ihtiyati haciz de önce HUMK da düzenlenmişti. Daha sonra oradan alınarak İİK ya konuldu.

Takipten önce veya sonra alınabilir. Her iki halde de uygulanabilir. Alınmış ihtiyati haciz kararını uygulamadan önce takibe geçilmesini engelleyen herhangi bir kural yoktur.

Aralarındaki tek fark tamamlayıcı merasimdir. Takipten önce aldı iseniz 10 gün içinde uygulayıp bu tarihten sonraki 7 gün içinde de takibe geçmeniz gerekiyor. Bu hükümlerin amacı alınan bir ihtiyati haciz kararına dayanarak borçlunun sürekli olarak rahatsız edilmesini engellemektir. Yani bunlar borçluyu koruyucu hükümlerdir.

Öte yandan ihtiyati hacize dayanak olan borç istenebilir hale gelmiştir. Alacaklı bunu derhal (ihtiyati haciz kararı almadan) icraya koyabileceği gibi İ.H. kararı alarak da koyabilir. İH kararına başvuruldu diye borçlunun takip yapma hakkını elinden alamazsınız.

Uygulamada da böyle yapılmaktadır.İH kararı alındıktan sonra uygulanması için daireye verilirken esas takibe de geçilmektedir. Böylece uygulamadan sonraki 7 gün içinde takibe geçme zorunluğu yerine getirilmiş olmaktadır. Takipten sonra alınmış bir kararda ise sadece 10 gün içinde uygulanma zorunluğu söz konusudur.

Yani 264. maddedeki düzenlemeyi İH kararı alırsan uygulamadan esas takibe geçemezsin şeklinde anlamamak gerekir. Bu durumda sürmekte olan takibe dayanılarak ihtiyati haciz kararı alınmasının hukuki dayanağını açıklayamayız.


Sayın Ergin;
Burada istenebilir hale gelmiş, ödenmesinde gecikilmiş bir alacak sözkonusudur. Bu nedenle borçlunun giderlere katlanması gerektiği genellikle kabul edilmektedir. Ancak olaya temerrüt ve temerrüt nedeni ile borçlunun katlanması gereken giderler açısından bakarsak karşımıza sizin de dikkatinizi çeken sorun çıkabilir.

Olaydaki gibi ihtiyati haciz alındı, aynı gün esas takibe geçilerek haciz uygulandı. İhtiyati haciz esnasında borçlu ihtiyati haciz giderleri ile birlikte alacağı ödedi. Bu durumda mahkeme kararını aşacağı için esas takibe ilişkin giderlere katlanılmasına borçlu zorlanamayacaktır. İhtiyati haciz aşamasında tüm ferileri ile beraber borç da ödenmiş olduğuna göre (daha borçluya tebligat yapılmamıştır) esas takibe ilişkin olarak yapılmış olan giderler "alacağın tahsili için yapılması gerekli" gider olmaktan çıkacaktır.

Ben çok eskilerde ödeme emrinin tebliğinden önce borcu ödeyen borçlunun giderlerden sorumlu tutulamayacağına ilişkin bir karar okuduğumu anımsıyorum. Bu açıdan tartışma genişletilebilir.

Saygılar.