Mesajı Okuyun
Old 20-01-2014, 14:51   #1
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Doğalgaz Yargi Karari Ile Zorunlu Tutulabilir Mi?

Konya İli ‘Mahalli Çevre Kurulu’ şehirde doğalgaz kullanımının zorunlu olması yönünde bir karar aldı. Konya 2. İdare Mahkemesi ise; Kurulun verdiği bu ‘doğalgaz kullanımının zorunlu olması gerektiği’ yönündeki kararı usul ve yasaya uygun olmadığına hükmetti. Konya Valiliği de, söz konusu mahkemenin bu kararını Danıştay’a götürmüş ve Danıştay 14. Dairesi konuyu görüşerek Anayasa’nın 56. Maddesi gereğince şehrin hava kirliliğinin önlenmesi adına şehirde doğalgaz kullanımının zorunlu olması gerektiğine hükmederek yerel mahkemenin ‘zorunlu tutulamaz’ yönündeki kararını bozmuştur. Danıştay, bu davanın yeniden görülmesine karar vermiştir. Şimdi, Konya’daki ‘Mahalli Çevre Kurulu gibi, bu yönde bir karar alabilecek olan tüm iller sıradadır.


Bu konuda, tüketiciler nasıl bir yol izlemelidir?
MÇK, aynı teknik çelişkilere dayalı olarak kararlar alabilir mi?






Karar değerlendirilmeli mi?





1-Yargılama yönünden anlamı nedir?





Çevreyi kirletmeyen yakıt ve ısınma teknolojilerindeki alternatif yöntemlerin varlığı, doğalgaz tedâriki ile dağıtımında tüketicinin güvenliği ve piyasadaki rekâbetin yeterliliği konuları tartışılmaksızın karar verilmesi,





2-Rekâbet ilkesinde aykırılıklara yol açabilir mi?





a) Yakıt tekeli;





Sadece bir tür yakıta zorlamak; tüketicinin diğer çevreyi kirletmeyen yakıtları seçme (mal edinme özgürlüğünü) kısıtlaması ve diğer çevreyi kirletmeyen yakıtlarda kişisel tercihleri ortadan kaldırması, bu bağlamda devlet eliyle tekel yaratılması yönünden aykırılık.





b) Piyasa tekeli;





Henüz piyasası oluşmadığı raporlanan yakıt tedâriki ve dağıtımında, tekel konumunda olan dağıtıcı ve işleticilere karşı tüketicilerin seçeneksiz bırakılması ve talep edilen fiyatları ödemek zorunda kalışı yönünden aykırılık. (REKABET KURUMU, “Doğal Gaz Sektör Araştırması”, 2012)








Genel Bakış?





Elektrik şebekesine abone olup, ısınma enerjisini karşılamakta olan bir tüketicinin; ikinci bir şebekeye aboneliğe zorlanarak, doğalgazı hiç kullanmasa bile yenisinin de sabit giderlerine ortak edilmesi, hem çevre kirlenmesiyle ilgili değildir; hem de tüketici özgürlüğünün kısıtlanması ve tekele dayatma yapılmasıdır.





Kaldı ki doğal gazın zorunlu bir ısınma yöntemi olarak mevzuat yoluyla dayatılması; doğalgazın gerektirdiği diğer altyapıların döşeli olmasına bağlı olduğu gibi, diğer (gaz türlerine / LPG veya dolaysız enerjiye dayalı olan) çevreye duyarlı bireysel çözümlerin önüne geçemez. Örneğin, öncelikle elektrik yoluyla doğrudan ısınma ihtiyacını karşılayan bir tüketici, ekonomik bulmadıkça mevcut ısınma yöntemini sürdürmekte özgürdür.





Öte yandan DANIŞTAY Sekizinci Daire (Esas No : 2007/3339; Karar No : 2007/5682) ile; “… Kamu idarelerince bedeli karşılığı dağıtılan elektrik, su ve doğalgaz gibi kamu hizmetlerinden abonelik sözleşmesi ile yararlanılmaktadır. Bu sözleşmelerde tarafların karşılıklı hakları ve borçları belirlendiğinden, sözleşmedeki koşulların yerine getirilmemesi halinde tarafların edimlerini yerine getirmekten kaçınma hakları doğacaktır ve gerekirse cezai şartlara ilişkin hükümler uygulanabilecektir. Bu sözleşmelerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların adli yargı yerlerinde çözümleneceği açıktır. …” hükmü verilmekte olup, doğalgaz kullanma zorunluluğu ile sözleşmedeki koşulların yerine getirilmemesi hâlindeki fesih özgürlüğü çelişmektedir.



Konunun birçok yönden tartışmaya açılması; yanlış yatırım politikalarının iyileştirilmesi ve toplumda geri dönülemez sonuçların yaratılmaması açısından zorunlu gözükmektedir.


Sonuç olarak "Doğalgaz, yargı kararı ile zorunlu tutulabilir mi?"