Mesajı Okuyun
Old 31-05-2009, 02:07   #57
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
İKİ... Asliye hukuk mahkemesinde görülen manevi tazminat talepli bir dava düşünün. Hakim davanın reddine karar verdiğini taraflara son celse bildirsin. Temyiz süresinin başlaması için neye ihtiyaç var? El cevap: Gerekçeli kararın tebliğine. Tebligat yapılmadan süre başlamıyor. T ıpkı tartışma konumuzdaki durum gibi.

Engin Bey,

Saat gecenin geç vakti. İkimizden birsinin kafası karışık olabilir. Ben 5. biradayım. Benim kafamın karışık olma ihtimali daha yüksek.
Ancak sorun, bence tam da işaret ettiğiniz yerde. Asliye hukukta temyiz süresinin başlaması için (dolayısıyla kesinleşme süresinin başlaması için de) tebliğ şart. Ne var ki işe iade davasında bu tebligatın yerini tefhim alıyor.

Alıntı:


Tebligatın yapılması için ise taraflardan birinin "masraf" bırakmasına ihtiyaç var. Yani burada da yine bir şekilde dosyayı takip etmek gerek. Davanın amacı ne? Kişinin kırılan onurunu bir nebze olsun tamir etmek. Yani işin doğası davanın acele sonuçlandırılmasını gerektiriyor. Taraflardan biri gidip de bu işlemi yapmazsa dosya öylece duruyor.

Ama tazminat davasında, yasa koyucu sürecin bir an evvel tamamlanmasını istediğini ortaya koymamış... Bir takvim belirlememiş...

Alıntı:
ÜÇ... İkinci örnek bize neyi gösterdi? El cevap: Tartışma konumuzun İş Hukuku'na ait bir problem olmadığını ve İş Kanunu'nun yeterince açık olduğunu.

Kanun yeterince açık da, bana neden malum olmuyor?

Alıntı:
DÖRT...
Alıntı:
Açık olmayan şey nedir diye sorarsak... Usul Kanunumuz, belki biraz da Tebligat Kanunumuz diyebiliriz. Ama kusuru, İş Kanunu'nda arayamayız. İş Kanunu böyle ihtimaller üzerinde durmaz, durmamalı da.

İş kanunu, kararın kesinleşmesi durumunu önemsemiş. Karar iki türlü kesinleşir. Ya temyizle, ya da temyiz edilmeksizin. Bin tane ihtimal yok ki...

Alıntı:


BEŞ... Diyelim ki bahsettiğiniz durumu netleştirecek bir düzenleme yapılsa bütün sorunların çözüleceğini söyleyebilir miyiz? Bence söyleyemeyiz. Çünkü uygulama sorunlarının nereden patlayacağını kestirmek mümkün değil.

Haklısınız.
"Şunu yaptığımızda hiç bir ihtimalde sorun yaşamayız" diye söz vererek insanları ikna edebilecek olsam, atamayla değil, seçimle gelinebilen bir görevde olurdum.
Ancak öngürülemeyen her sorunu çözememek, görünen sorunları çözmemeyi gerektirmez diye düşünüyorum.

Alıntı:
ALTI...
Alıntı:
O halde 2. yorumu kabul edelim

Senin canın sağolsun.
Hatta 3. yorumu da kabul edelim, grup yorum olsun.



Alıntı:

YEDİ... Ben, 3. yoruma, ihtimalleri düşünemeyerek(normal karşılıyorum) dara düşen avukatların uydurması diyorum. İşçi lehine yorum adına belki Yargıtay da böyle diyecektir. Ama bence hukuki olmayacaktır. Bir avukatın hele de kalemde aldığı kararın kesinleşip kesinleşmediğini anlaması, ön görmesi için kalem memurunun aklına ihtiyacı olmamalıdır. Onun aklıyla hareket ederse böyle bir çıkmaza girmesi de olasıdır.


Ben de 3. yoruma, 2 yoruma ilaveten "bir ihtimal daha var" diyorum.

O da ölmek mi derseniz.... El cavap: Hayır. Süre geçince kesinleşme ihtimali...
Alıntı:

----

Hepimiz netleştiğimize ve saflarımızı belirlediğimize göre artık bu konuyla ilgili başka görüşleri beklemeye koyulmakta fayda var.


Safları belirledik evet. En saf benim.

Beklemeye koyulalım.

Size birşey olmasın.

Saygılar,