Mesajı Okuyun
Old 01-09-2009, 12:30   #97
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ege
yargılamaya gitmeden önce beni bir meslekdaşım aradı ve suçlunun avukatı olduğunu söyledi.
kendimi O meslekdaşım yerine koydum.. mesleğimiz bunu gerektiriyordu mutlaka.. ama içimden kırıldım.

yaşadığım travmatik bir olaydı.. suçludan korktum, bana değil çocuğuma böyle bir şey olsaydı diye düşündüm. sonrasında beni düşman bellemesinden korktum.
bazen arada bir meslekdaşımın olmasından dolayı biraz daha rahatladım.Suçlu gasp eyleminden ceza yedi.

Ben savunma avukatı olur muydum? bilmiyorum..

sanırım koşullara göre değişken bir durumdur.
ama kırıldım.

güzel bir durum değil. Kimsenin yaşamamasını dilerim.

saygılar.

Bu başlık benim okuduğum ve yukardaki anımı eklediğimden sonra hayli yol almış.

Kısa bir arada yazmaya çalıştığım duygularımı yukarda kalınlaştırarak yeniden aktarma ihtiyacı hissettim.

mağdurun sadece" avukat" olması genellemesi yanlış bence.
çeşitli değişkenleri değerlendirmek gerekiyor.

her ne olursa olsun benim içimde kırılmama ama bir o kadar da saldırgana karşı bir nebze kendimi güvende hissetmem onu savunan avukatın varlığından dolayı idi.
Çünkü, saldırganın aldığı 4 yıl hapis cezası beni rahatlamadı. 4 yıl boyunca kendinin saldırdığını değil benim (üstelik de bu toplumda yaşayan bir kadın olarak) onu yakalatmak için peşinden can hıraş bağrışımı düşünüp bana daha da düşman olması ihtimali hala var. (saldırganı hiç tanımıyordum daha önce...)
Duruşmaya giderken, yalnız gitmek istemedim. Avukat dostlarım geldi, ama hepsi de saldırganın avukatını da tanıyorlardı, hiç biri tepki göstermediği gibi el sıkıştılar, meslekdaş olarak sohbet ettiler.
Suçlunun avukatı olan meslekdaşım bütün nezaketi ile beni duruşmadan önce aradı ve geçmiş olsun diledi. " böyle bir durumda avukat olmayı istemezdim, ama ailesini ve suçluyu tanıyorum,siz de benim meslekdaşımsınız ,kaygınızı hissediyorum ve anlıyorum" dedi.

dediğim gibi değişken koşullara bağlı bir durum bu.
Savunma hem kutsal bir o kadarda bağımsız aslında.
Önemli olan herkesin hakettiği adaleti sağlayabilmek.
Suçun gerçek vasfını tespit etmek ve ona göre cezalandırılmasını sağlamak.

Yoksa bebek tecavüzcüsünü de kimse savunmak istemez. Ama subjektif unsurların doğru ortaya konulmasını sağlamak da bizim mesleğimizin görevidir.

Avukatlığı hekimlikle karşılaştırmayı doğru bulmuyorum.

Hekimlikte "tercih" yoktur ve olmamalı zaten.

"zorunlu müdafilik" kavramında ise zorunlu olan kısım, avukat tutamıyacak olana "müdafiliği kabul eden" bir avukat atanması söz konusudur.