Mesajı Okuyun
Old 06-03-2017, 09:19   #15
av__emrah

 
Varsayılan

5. Hukuk Dairesi 2014/26727 E. , 2015/13767 K.

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş, davalı idare vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla, duruşma için belirlenen 23.06.2015 günü taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.


Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; 65.493,75 metrekare yüzölçümlü dava konusu 638 parsel sayılı taşınmazın 1.derece doğal sit alanında ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, taşınmazın 46.503,75 metrekarelik kısmının suyla kaplı olup geri kalan kısmının kuru olduğu, Lagün Gölü kıyısında, kısmen su içerisinde kalan taşınmazın kalıntı suyun ortasında yer aldığı, etrafının kim tarafından çekildiği belli olmayan telle çevrili olduğu, taşınmaz üzerinde bulunan suyun "su terazisi" özelliğini göstermesi nedeniyle tapu kaydına 14.02.2015 tarihinde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğuna dair şerh konulduğu ancak davalı idare tarafından taşınmaza fiili olarak el atılmadığı anlaşılmıştır.

1-Yukarıda açıklandığı üzere dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı Altınova Belediye Başkanlığı'nın 23.11.2012 tarihli yazısı ile mahkemeye bildirilmiştir.
Bilindiği üzere kıyılar, Anayasanın 43.maddesi uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufunda olup, bu yerlerin özel mülkiyete konu olma imkanı yoktur.


Bu durumda, mahkemece, dava konusu taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının tespiti için kıyı çizgisini gösteren paftalar getirtilip, mahallinde refakate resen alınacak uzman bilirkişi kurulu eşliğinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise ne kadarlık bölümlerinin kıyı kenar çizgisinin içerisinde kaldığı belirlendikten sonra, bu bölüm ile ilgili olarak, davacının Anayasanın 35.maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının sahibine verdiği yetkileri kullanma imkanının ortadan kalktığı ve tapu kaydının da hukuki değerini yitirdiği gözetilip, taşınmazın aynına ilişkin olan bu davanın görülme yerinin adli yargı olduğu da dikkate alınarak, taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümlerinin bedeline hükmedilmesi ve kaynağını 4721 sayılı TMK'nun 1007.maddesinden alan bu davada mahkemece hukuki nitelendirmenin ve değerlendirmenin de bu husus gözetilerek yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi,

2-Kabule göre de; dava konusu taşınmaza 20.04.2012 tarihinde malik olan davacının, ancak ve ancak kayıt maliki olduğu tarihten dava tarihine kadar geçen süre için ecrimisil isteyebileceği düşünülmeden, davacının malik olmasından önceki dönemi ve dava açıldıktan sonraki tarihi kapsar şekilde ecrimisile hükmedilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, taraflara karşılıklı olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.100,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya, 1.100,00-TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.