Mesajı Okuyun
Old 21-05-2014, 19:37   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı adı ile anılmayı ve bunu kayden de taşımayı istemesinin haklı sebep teşkil edeceği kabul edilmiştir. Çünkü, herkes etrafınca tanındığı ve çağrıldığı adın yasalara aykırı olmadıkça resmen ve kayden de taşımak hakkına sahiptir.

Bu durumda mahkemece; yasal bir sakıncada bulunmadığı halde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçelerle reddi doğru bulunmamıştır.

Birebir uyan karar bulmak çoğu zaman mümkün değil ama kararların özü yukarıdaki cümleler. Toplum içinde bilinip tanındığı adı almak herkesin hakkıdır..

Denemekten başka çareniz yok.

Örneğin aşağıdaki kararda haklı sebebin bulunmadığını Yargıtay kabul etmemiş.
Alıntı:
Yazan 18.Hukuk Dairesi Esas: 2002/10285 Karar: 2002/11884
Dava: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşürüldü:

Karar: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin nüfus kaydında soyadı Akgüç ise de, çevrede aile ismi olan Ego soyadı ile tanınıp bilindiğini, bu farklılığın kendisini mağdur ettiğini ileri sürerek soyadının Ego olarak düzeltilmesini istemiş; gerek mahkemece yaptırılan zabıta araştırması sonucu gerekse dinlenen tanıkların beyanları bu iddiayı doğrular mahiyette görülmüştür.

Türk Medeni Kanunun 27. maddesine göre, haklı sebebin varlığı halinde soyadın değiştirilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve bunu kayden de taşımayı istemesinin haklı sebep teşkil edeceği kabul edilmiştir.

Bu durumda mahkemece; soyadının Türk dilinden alınacağı şeklinde emredici nitelikteki Soyadı Tüzüğünün 5. maddesi göz önünde tutularak alınmak istenilen soyadının bu vasfı taşıyıp taşımadığı araştırılıp bu konuda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumundan da görüş alınıp hasıl olacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerekirken haklı sebebin bulunmadığı ve davanın ispatlanamadığı şeklindeki varit bulunmayan gerekçelerle reddi doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.


Saygılarımla