Mesajı Okuyun
Old 07-09-2011, 07:55   #7
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Alacağın belirli olup olmadığını tespit noktasında hesaplamayı gerektiren her durumu belirsiz alacak olarak kabul etmek doğru olur kanaatindeyim. Aksi durumda hak kayıplarına yol açılabilir. Burada önemli olan husus, alacağın hesaplamayı gerektirip gerekmediğini kime göre belirleyeceğiz sorusu olabilir. Buna cevabım ise; normal algıdaki sıradan bir vatandaş için davanın açıldığı tarihteki alacağın durumu esas alınmalıdır, şeklindedir.

Özellikle alacağın taraflarca benimsendiği ve somutlaştırıldığı adi senet, bono ve açık sözleşme hükmüne dayalı olduğu hallerde belirli bir alacaktan bahsedilebileceği açıktır. Ancak çalışma karşılığı oluşan ve hesap gerektiren tüm işçi alacakları ile tüm tazminat talepleri için alacağın belirsiz olduğu düşünülmelidir.



Alacak ya belirlidir ya da değildir. Belirli ise, zaten daha sonra fazla çıkmaz. Fazla çıkabildiğine göre demek ki alacak başlangıçta (davanın açıldığı tarihte) belirli değildir. Bu son durumda da zamanaşımı süresi içinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak dava edilebilir.

Alacağın belirli olması demek, yargılama sonucunda hüküm altına alınacak alacağın taraflar ya da taraflardan birisi tarafından bilin(ebil)mesi demek değil. Yine Özekes'in verdiği bir örnek: sizin elinizde 10 bin liralık bir senet olabilir. Fakat karşı tarafın elinde de 4 bin liralık ödeme belgesi olabilir . Bu olasılık alacağı belirsiz yapmaz.

Yeni Kanun döneminde herşey eskisi gibi de olabilir... Bunu içtihatlar ve uygulama gösterecek...

Benim düşünceme göre işçi alacaklarının belirlenemez olduğuna bizi inandırmış olan mevut uygulama.

işçi 5 yıldır izin kullanmadım diyor... Bunu ispat ediyor. Ücreti de belli... Ama mahkeme bu hayatın olağan akışına aykırı diyor ve indirim yapıyor. işçinin işleri hayatın olağan akışına uygun gitse, zaten soluğu mahkemede almaz!
Alacak belirli aslında da, yapılacak indirim hesap yapacak bilirkişi belirsiz...