Mesajı Okuyun
Old 22-06-2022, 13:48   #1
Hsmoner

 
Varsayılan Kiracının Tahliyesi - Sözlü Kira İlişkisi, Hisseli Tapu

Değerli meslektaşlarım ve meslek büyüklerim, mesleğe yeni başladığım için bahsedeceğim konuda bana tecrübe ve fikirlerinizle yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

Müvekkilim, apartman içinde bulunan dairesini 2009 yılı Temmuz ayında şu anki kiracısına sözlü bir şekilde belirsiz süreli olarak kiralamış. Müvekkil, oğlunun konut ihtiyacı nedeniyle kiracıyı tahliye etmek istiyor. TBK hükümlerine göre hem 10 yıllık uzama süresinin geçmesi hem de oğlunun konut ihtiyacının bulunması elimizi güçlendiriyor. Bildiğiniz üzere kanun koyucu, gereksinim nedeniyle tahliye söz konusu olduğunda ihtar şartı aramazken 10 yıllık uzama süresine dayanıldığında 6 aylık kira döneminin sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyulması gerektiğini ifade etmekte. Biz ihtarnamede sözlü kira ilişkisinin başlangıcını 10/07/2009 olarak belirttik ve ihtarnameyi kiracıya 06/04/2022 tarihinde tebliğ ederek 10/07/2022 tarihine kadar tahliye etmesi gerektiğini belirttik.

Şimdi aklıma takılan birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.

1- Sözlü kira ilişkisinin başlangıcına davalı taraf itiraz ettiği takdirde başlangıç tarihini tanıkla ispat etmemiz mümkün müdür? (Ödemeler ilk 4 yıl elden yapılmış daha sonra banka hesabına ödeme şeklinde devam etmiş ve faturalar da halen müvekkil üzerine olduğunu için başlangıç tarihinin yazılı delille tespiti çok zor)

2- 10/07/2022 tarihinden sonra tahliye davasını açmayı düşünüyorum. Bildirim süresi ve dava açma süresi açısından bir sorun yaşamamak adına sizlerin fikirlerinden faydalanmak isterim. Sözleşmenin başlangıç tarihine itiraz edildiği takdirde en erken sürede tahliye için nasıl bir yol izlemem gerekir ?

3- İhtar ve süre konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanması durumuna göre aynı dava içerisinde hem 10 yıllık süreyi hem gereksinim nedeni bulunmasını gerekçe göstermemin önünde bir hukuki engel var mıdır ? Mahkeme iki talebi de değerlendirir mi?

4- Son olarak ise apartman, arsa tapulu niteliktedir. Müvekkilin ise sadece kendi dairesine isabet eden bir payı mevcut. Bu nedenle ayrıca dikkat etmem gereken bir şey var mıdır?(Pay ve paydaş çoğunluğu gibi)

Şimdiden vereceğiniz değerli cevaplar için teşekkür ederim.