Mesajı Okuyun
Old 30-11-2015, 11:01   #4
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan advokat34
Sayın Kılıç öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Taşınmazın kaça satılacağının, belki yüksek fiyata satılacağını yazmışsınız. Zaten İzale-i Şüyu davasında da kıymet takdiri yoluyla bilirkişi taşınmazın piyasa değerini tespit ediyor ve bu değer üzerinden ihaleye çıkıyor. Neden bu konuda açılacak davada yine mahkeme tarafından değeri tespit edilmesin? Sonuçta her iki halde de mahkemece bilirkişi marifetiyle bir kıymet takdiri durumu var. Ancak alacaklı kötüniyetli davranıp, borçlusu olan mirasçının payı örneğin 20.000 TL.'ye karşılık geldiği halde, takip borcu olan örneğin 50.000 TL.'nin tümünü diğer mirasçılara ödetmek için, onları taşınmazı ihale yoluyla satmak ile korkutmaktadır. Yani bu durumu koz olarak kullanmaktadır. Böyle bir durumda, gerçekte 20.000 TL.hisse bedeli olan borçlu mirasçının 50.000 TL.'lik borcunun tümünü neden ödemek zorunda kalsın diğer mirasçılar. Eğer öyle olsaydı, kötüniyetli alacaklılara bu konuda hukuku kötüye kullanma imkanı verilmiş olurdu. Diğer mirasçıların, taşınmazlarını böyle bir durumdan kurtarabilmeleri için bir yol olması gerekiyor diye düşünüyorum.


Merhaba

Mal açık artırmaya çıkmadan değeri belli olmaz. Belki gerçekte 20 bin TL olan hisse değeri 60 Bin TL ye gidecek. Böyle olayları duyuyoruz. Dolayısı ile anlattığınız şekilde bir davanın olması mümkün değildir. Hukuk mantığına aykırıdır. İyi çalışmalar dilerim.