Mesajı Okuyun
Old 13-03-2008, 16:14   #6
TRINITY

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım ve hemşehrim,
Aşağıdaki kararlar size bir fikir verebilir.

T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/11977
Karar: 2004/2011
Karar Tarihi: 04.03.2004

ÖZET: Davacı, trafik kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. istihdam edenin sorumluluğu için istihdam edenle istihdam olunan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunması, zararın hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması, eylemin hukuka aykırı olması ve eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Başka bir anlatımla, kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da 3. kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olması zorunludur.Somut olayda, açıklanan hususlar yerine getirilmemiş ve kusur raporu alınmadan sonuca gidilmiştir.
Mahkemece yapılacak iş; olayda davalının sorumluluğunun olup olmadığının tespiti için yöntemince uzman bilirkişi heyetinden kusur raporu almak ve alınan rapor ile dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek sonuca gitmekten ibarettir.


(1475 S. K. m. 73) (818 S. K. m. 55)

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H.P. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar

Davacı, trafik kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve davaya genel hükümler gereğince bakılarak sonuca gidilmiş ise de, olayda BK'nun 55. maddesine dayalı olarak davalının sorumluluğu ve illiyet bağının tespiti yönünden kusur incelemesi yapılmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi yerinde değildir.

Gerçekten, 27.3.1957 gün 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da açıklandığı üzere BK'nun 55. maddesi uyarınca istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve gözetim ödevinin" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan kusura dayanmayan bir sorumluluktur.
Ne var ki, istihdam edenin sorumluluğu için istihdam edenle istihdam olunan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunması, zararın hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması, eylemin hukuka aykırı olması ve eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Başka bir anlatımla, kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da 3. kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olması zorunludur.

Somut olayda, açıklanan hususlar yerine getirilmemiş ve kusur raporu alınmadan sonuca gidilmiştir.

Mahkemece yapılacak iş; davalının BK'nun 55. maddesi gereğince olayda davalının sorumluluğunun olup olmadığının tespiti için yöntemince uzman bilirkişi heyetinden kusur raporu almak ve alınan rapor ile dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek sonuca gitmekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 4.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/4898
Karar: 2006/6306
Karar Tarihi: 12.06.2006

ÖZET: Davacı hazırlık soruşturması sırasında şikayetçi olmadığını bildirmiş ancak Adli Tıp Şubesinin davacının işgücünden kalacak şekilde yaralandığını bildirmesi üzerine takibi dava ve şikayete bağlı olmaması sebebiyle kamu davası açılmış; açılan, bu dava davacının mahkemede davadan feragat etmesi sebebiyle değil davalıya atılı bulunan suçun takibinin dava ve şikayete tabi olması, davacının hazırlık tahkikatı sırasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle düşmüştür. Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken davalı ve davalı şirkete yönelik davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

(2918 S. K. m. 85) (765 S. K. m. 102, 105, 111, 459, 565)

Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı, olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi O. Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere özellikle davalı A.Y.nin sevk ve idaresindeki aracın trafik kazasına bir katılımının bulunmamasına göre davacının davalı E.Y.'ye ilişkin hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine.

2- Dava iş kazası sonucu cismani zarara uğrayan davacının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.

Yapılan incelemede, davacının içinde bulunduğu davalı işveren A.B. yönetimindeki trafik sicilinde davalı şirket adına kayıtlı aracın 12.12.2000 günü devrilmesi sonucu yaralandığı, hazırlık soruşturması sırasında Cumhuriyet Savcısı huzurunda verdiği 8.1.2001 tarihli ifadesinde sürücü A.B.'den şikayetçi olmadığını bildirdiği, Adalet Bakanlığı Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün davacının 45 gün süre ile mutat iştigaline engel teşkil edecek şekilde yaralandığına ilişkin rapor vermesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca davalılar AB'nin TCK'nın 459/2., davalı E.Y.'nin 565. maddesi ile cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı, açılan kamu davasında alman 19.6.2003 tarihli kusur raporunda davalı AB'ye 6/8, buzlanma nedeniyle karayoluna ikaz levhası koymayan Karayolları Bölge Müdürlüğüne 2/8 oranında kusur izafe edildiği, önde seyreden araç sürücüsü E.Y.'nin kusursuz bulunduğu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alman raporda davacının onbeş gün mutat işgaline engel olacak şekilde yaralandığının bildirildiği, ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.4.2005 tarihli karan ile davacının sanıktan şikayetçi olmaması sebebiyle A.B.'nin eyleminin TCK'nın 565. maddesine aykırılık suçuna dönüştüğü gerekçesi ile TCK'nın 102/6. ve 105/2. maddesi gereğince kamu davasının zamanaşımından ortadan kaldırıldığı görülmektedir.

Gerek davacının SSK tarafından yapılan tahkikat sırasında kurum müfettişine verdiği 28.9.2001 tarihli imzalı beyanından gerekse SSK tarafından yapılan tahkikat sonucundan elektrikli ev eşyaları satış işinin davalı A.B. tarafından kendi adına yürütüldüğü, davacının da davalı A.B.'ye ait işte satış elamanı ve araç şoförü olarak çalıştığı ve olaydan sonra işyerinin davalı A.B. adına 6124 işkolu kodu ile tescil edildiği, aracın davalı şirket tarafından haricen davalı A.B.'ye satıldığı davalı şirketin işveren olmadığı, davalı işveren A.B.'nin akde aykırılıktan, davalı şirketin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1. maddesi gereğince davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.

765 sayılı TCK'nın 111. maddesi gereğince kamu davasının düşmesi cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise, artık hukuk mahkemesinde tazminat alacağını dava edemez. Somut olayda davacı hazırlık soruşturması sırasında şikayetçi olmadığını bildirmiş ancak Cumhuriyet Savcısı Bursa Adli Tıp Şubesinin davacının 45 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını bildirmesi üzerine takibi dava ve şikayete bağlı olmaması sebebiyle TCK. 459/2. maddesine göre kamu davası açılmış; açılan, bu dava davacının mahkemede davadan feragat etmesi sebebiyle değil davalı A.B.'ye atılı bulunan suçun takibinin dava ve şikayete tabi olması, davacının hazırlık tahkikatı sırasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle düşmüştür. Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken olayda 765 sayılı TCK'nın 111. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin davalı A.B. ve davalı şirkete yönelik davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği ile trafik konularında uzman kişilerden seçilecek üç kişilik bilirkişi kuruluna konuya inceletmek verilen raporu dosyadaki bilgi ve belgeleri birlikte değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermektir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************