Mesajı Okuyun
Old 01-05-2008, 16:09   #4
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/925
Karar: 2007/843
Karar Tarihi: 21.03.2007
ÖZET: Taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.

(2004 S. K. m. 340) (Y
İBK. 20.02.2001 T. 2001/8-19 E. 2001/26 K.)
Ödeme şartını ihlal suçundan sanık Yusuf'un 2004. sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar hapsen tazyikine dair, Ordu İcra Mahkemesinin 15.08.2006 tarih ve 2006/51-215 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin Ordu Ağır Ceza Mahkemesinin 06.09.2006 tarihli ve 2006/459 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Yargıtay Onaltıncı Hukuk Dairesi'nin 30.05.2005 tarihli ve 2005/2111-4900 sayılı ilamında da benzer bir olay nedeniyle belirtildiği üzere,
1- Sanığın taahhüdünü içeren tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarı, tüm ferileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmesi gerektiği, bu hususları içermeyen 11.10.2005 tarihli taahhüdün hukuken geçersiz olduğunun gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca borçlunun kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal edip etmediğinin belirlenmesi gerektiği, bunun için de borçlu sanığın ödeme gücünün bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiği, ödeme gücünün tespitinde yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarının neler olduğunun geçim kaynaklarının borcun ödenmesinde yeterli olup olmadığının, borcun ödenmesinden kasten veya hile ile kaçınılıp kaçınılmadığının belirlenmesi gerektiği gözetilmemesinde,
İtirazın bu yönlerden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle, kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 23.02.2007 gün ve 9724 sayılı Kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 01.03.2007 gün ve KYB:2007/41351 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
Gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre, borçlu sanık hakkında Ordu İcra Müdürlüğü'nün 2005/1394 esas sayılı dosyasında yapılan takip sırasında 11.10.2005 tarihinde icra müdür yardımcısı huzurunda alacaklı vekilinin kabulüyle düzenlenen taahhütte, <...Ben bu borcumun 787.500.00 YTL'nin ilk takip tutarı 3.955.20 YTL'yi ilk haciz masrafı 64.80 YTL'yi haciz masrafları 52.762.50 YTL'yi %72 tahsil harcı, 29.640.00 YTL'yi icra vekil ücreti, 8.259.40 YTL'yi takip tarihi ile bugüne kadar işlemiş faiz olarak ve bu kalemlerin toplamı olan 882.181.90 YTL toplam borcumun olduğunu kabul ediyorum, bu miktara herhangi bir itirazım yoktur. Ben dosya borcumun 110.000.00 YTL'sini 15.10.2005 tarihinde, 203.000.00 YTL'yi 15.01.2006 tarihinde, 203.000.00 YTL'yi 30.07.2006 tarihinde, kalan borç tutarı olan 366.181.90 YTL ve bugüne kadar işleyecek faiz tutarını ve yapılacak masraf tutarını ise 20.02.2007 tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum> şeklinde beyanda bulunup imzaladığı anlaşılmıştır. Yargıtay CGK'nın 20.02.2001 tarih, 2001/8-19 esas ve 2001/26 sayılı kararında da belirtildiği üzere, taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.
Dosya içerisindeki taahhütnamenin incelenmesinden de görüleceği üzere, borçlu sanık, icra masraf ve faizleri olarak kabul ettiği borç miktarı olan 882.181.90 YTL'yi belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihi olan 30.07.2006 tarihine işleyecek faiz tutarını ve yapılacak masraf tutarını ise 20.02.2007 tarihinde ödemeyi taahhüt etmiştir. 20.02.2007 tarihine kadar oluşacak miktar belirli olmadığından, borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde (1) sıra numarası altında isteminin kabulü karşısında (2) numarası ile gösterilen talebinin incelenmesi ve bu konuda karar verilmesinin gereksiz olduğuna karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle ve kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Ordu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06.09.2006 tarih ve 2006/459 değişik iş nolu kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık Yusuf'un taahhüdü ihlal eyleminden dolayı BERAATİNE, hükümlü hakkındaki cezanın çektirilmemesine, keyfiyetin mahalline bildirilmesine,
Dosya içerisinde sunulan müddetnameden borçlu sanık Yusuf'un anılan eylemden dolayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/135 ilamat numarası ile cezasının infazına başlandığı bildirildiğinden, başka suçtan hükümlü ve tutuklu değilse derhal TAHLİYESİNE,
Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)