Mesajı Okuyun
Old 10-12-2007, 13:16   #9
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Saim Bey,

Konunun "tartışmalı" olduğunu belirteyim Gerçekten, ferdileştirme teorisini reddeden ve "vakıalara dayandırma" ilkesini kabul eden HMUK çerçevesinde düşünüldüğünde tarafların "maddi vakıaları" ileri sürmesi, "hakimin ise hukuku maddi vakıalara resen" uygulaması gerekmektedir.

Ne varki, "hakların yarışması" halinde aynı vakıaya (talep neticesine) uygulanabilecek birden çok kanun maddesi bulunmaktadır.Yargıtay'ın baskın görüşüne göre, (ve ilgili yasa hükmündeki İBK yorumundan) dilekçesinde kanunun birden çok sebebine dayanma hakkına haiz olduğu halde bunlardan yalnız birine dayandığını açık olarak belirten tarafın talebi bu hüküm çerçevesinde değerlendirilir.Birden çok sebep belirtilmişse , davacıya hangi sebebe dayandığı "sorulur" ve buna göre inceleme yapılır.

Yüksek Mahkeme bazı kararlarında ise tamamen farklı olarak , "Davacı maddi vakıalar için birden çok hukuki sebebe dayanabilir.Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine imkan verir niteliği bulunduğu sürece, önem ve gereklilik derecesine göre birden çok hukuki sebep sırasıyla bir davada inceleme konusu yapılabilir" demektedir.

İki görüş arasında çelişki olduğu açıktır.Birlikte değerlendirildiğinde şu pratik sorunların ortaya çıkması muhtemeldir.Öncelikle , hukuki sebebi göstermeyen davacı "hakime yardımcı olmak için" sebep belirten kişiden daha avantajlı durumda olacaktır, ki en basit anlamda mantık dışıdır.İkincisi, maddi vakıanın değiştirilmesi ıslah veya karşı tarafın muvafakatı ile mümkündür.Buna rağmen, hukuki sebebin değiştirilmesi her halukarda kayıtsız şartsız mümkündür.Davacı ıslah yoluyla maddi vakıayı dahi değiştirebilirken, "açıkça bir hukuki sebep" belirtmiş olması halinde ve bunun aleyhine olması halinde bunu değiştiremeyecek midir?Dahası, aynı taraf+maddi vakıa+konu içeren bir dava belirtilen hukuki neden çerçevesinde incelenmiş ve reddedimişse aynı şekilde bir başka (yarışan) hukuki nedene dayanılarak dava açılamayacaktır.Bu ise hukuki nedenlerin gösterilmemesi davasının reddine neden olmayacak davacı için bir başka şekilde "kesin hüküm" engeli nedeniyle davasının reddi anlamına gelecektir.

Diğer açıdan düşünüldüğünde, davasını yalnızca "haksız fiil" sebebine dayandıran davacının davasının "zamanaşımı" yönünden reddinin sözkonusu olduğu bir durumu ele alalım.Tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olan hakim bu durumda kendisinden bahsedilmeyen "sözleşme" nedenini incelemedi diye bozma sözkonusu olamayacaktır.Veya, dilekçesinde her iki nedene de dayanan ve dava safahatında " ben haksız fiile dayanıyorum" şeklinde açıkça sebep belirten davacı açısından, muhterem hakim "bu sebep senin için aleyhe, gel sözleşmeye dayan çünkü ben kanunu resen uygulamakla yükümlüyüm ayrıca senin için elverişli olanı seçmem gerekir" şeklinde mi muhakame yapacaktır?Resen incelemeye tabi olmayan davalar açısından bu şekilde bir bakış açısının doğru olmayacağını, ayrıca hakimin tarafsızlığına da aykırı olduğunu düşünmek mümkündür.Davalı davaya cevap verirken zamanaşımını haksız fiil yerine sözleşmeye dayandırmışsa (ki aleyhinedir) hakim bu durumda da "elverişli" savunmaya mı değer verecektir?

Tartışmaya devam edelim.