Mesajı Okuyun
Old 25-06-2011, 12:29   #28
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
1.İstirdat davası, BK.m.61 vd. maddelerinde öngörülen istirdat davasının özel bir türüdür, bu nedenle kendine has özellikler taşır.

2.İstirdat davası, İKK.’de düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı, maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır.

3.İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.

4.İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki koşulu vardır:
a.İstirdat davası açılması için ilk koşul:
Geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İcra dairesine yapılmış olan ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakden, gerekse malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
b.İstirdat davasının açılmasının ikinci koşulu ise:
Maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır. (İİK.m.72/6) (Burada BK.m.62'dekinin aksine, davacı/borçlu yalnızca borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlüdür, bu parayı hata sonucu, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir).

5.(Takip üzerine) Borçlunun menfi tespit (borçtan kurtulma) davası açmış olması halinde...
Bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir ,davacının herhangi bir talebine gerek ve zorunluluk da yoktur.
Her ne kadar maddenin son fıkrasında; takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden parayı ödemek zorunda kalanın bir yıl içinde istirdat davası açabileceği öngörülmüş ise de, bu iki fıkrayı birlikte düşünmek gerekir… Hüküm verilinceye kadar, davanın kendiliğinden istirdat davası olarak devamı yasa gereğidir…

6.Henüz ortada bir takip yokken açılmış bir Menfi Tespit davasında...

a.Borçlu tarafından “maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu bulunmadığının tespiti amacıyla” açılan olumsuz tespit davasında “dava konusu çeklerin lehtar tarafından takibe konulmaması ve 3.kişilere ciro edilmemesi” yolunda tedbir talep edilmiş …. Ve bu içerikte bir tedbir kararı verilmiş ise…. Mahkemece yargılama sonunda ya davacı-borçlu lehine “davanın kabulüne”(borçlu olmadığına) ya da davalı - alacaklı lehine sonuçlanarak “davanın reddine” karar verilir.

b.Tedbir talebi reddedilmiş ve çek bedelleri de –ibrazında- 3.kişilere ödenmiş olursa… Burada İİK.m.72 anlam ve kapsamında bir “istirdat” söz konusu değildir!. Dava, artık “sebepsiz zenginleşme/Sözleşme” hükümlerine dayalı bir tazminat davasıdır. Bu davanın ”istirdat davası” olarak adlandırılmasının doğru olmadığı görüşündeyim.

c.Buradaki “istirdat davası” İKK.m.72 anlamında değildir! (koşulları yoktur!) Çünkü –--ortada bir takip yokken çek bedelleri ödenmiş olduğundan --- davanın konusu ancak---- “sebepsiz zenginleşme” / “Sözleşme” hükümlerine dayalı bir para alacağı olabilir.

SONUÇ:
Yukarıdaki gerekçelerle(bilmediğimiz dava dilekçesi ve hüküm gerekçesine ilişkin beyanlarımı saklı tutarak) eldeki dava bakımından hükmün kesinleşmesinin şart olmadığı görüşündeyim.

Sayın Metin, aydınlatıcı cevabınız için teşekkür ediyorum. Sayın Öksüz de aşağı yukarı aynı görüşü dile getirip, konuyu aydınlatmak istemişti. İkinize de ayrı ayrı teşekkürler.

Lakin ben özellikle İcra takibi öncesinde, somut olayda olduğu gibi "Menfi tespit davası açıldığı halde, verilen çekin (tedbir kararı verilmediğinden dolayı) ödenmiş olması durumunda derdest davanın İİK:72/6 dairesinde istirdat davası olarak devam edilemeyeceği, borçlunun ödemek zorunda kaldığı davasının artık BK.61. maddeye göre talep edilmesi gerektiği..." yönündeki (veya anlamındaki) görüşünüze katılamıyorum.

Çünkü evvela usul ekonomisi bu görüşe engel olur. Sizin görüşünüzün zorunlu sonucu olarak eldeki Menfi tespit davası devam ettirilmiş olsa dahi borçlu ikinci bir dava açmalı, yeniden harç ödemelidir. BU duurmda iki ayrı dava birleştirilerek aynı mahkemede devam ettirilebilir. Ya da mevcut davayı (Nevra Hanımın belirttiği şekilde) ıslah ederek davasını BK.61. madde çerçevesinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı istirdat davasına tahvil etmelidir. Her iki durumda da iki defa harç ödenmesi gerekecektir. İki ayrı davanın ayrı ayrı devam etmesi halinde iki ayrı vekalet ücreti ve masraf çıkacağı açıktır. Bu durum gereksiz yere masraf ödemek demektir.

İkinci olarak, İcra takibi yapılmadan önce ikame edilen Menfi tespit davası derdest iken, tedavüldeki çekin ödenmiş olması durumunda, davacıyı ayrıca bir de istirdat davası açmaya zorlamak demek, BK:61. (ve 62.) maddenin şartlarının (hatayı ispat, zamanaşımı sorunu gibi) oluşmadığı durumlar bakımından onun mağdur olmasına bile bile göz yummak anlamına da gelebilir. Özünde icra takibi tehlikesinden korunmayı amaç edinen takip öncesi açılan Menfi tespit davasının manasız kalmasına da neden olabilir. Çünkü, davacı, derdest davaya rağmen dolaşımdaki çekin ödenmesi halinde artık ayrı bir dava daha açmak zorunda kalacağını bilirse, o çeki ödemesi için veyahut Menfi tespit davası açması için mantıklı bir nedeni de olmadığını düşünecek ve böyle bir durumda dava açmadığı gibi, çeki de ödemeyecek ve aleyhinde icra takibi yapılmasını bekleyecektir. Çünkü bu görüşe göre aleyhie icra takibi yapılırsa İİK:72. maddenin BK:61'e nazaran üstün imkanları temelinde oldukça avantajlı olacaktır. Özetle böyle bir düşünce hakim olursa takip öncesinde menfi tespit davası açması için bir nedeni de olmayacaktır.

Yani zorunlu olarak çeki ödememesine, ödememe halinde çekinin yazılarak ticari itibarının zedelenmesine, aleyhinde icra takibi açılmasına ve yargı yerlerinin gereksiz yere birden fazla kez meşgul edilmesine yol açmış oluruz.

Ben, aleyhinde icra takibi yapılmaması için takip öncesinde Menfi tespit davası açan ve dolaşımdaki çekini sorun çıkarmadan gününde ödeyen borçlunun, dolaşımdaki çekini bile bile ödemeyen ve hakkında icra takibi açılmasına bilerek neden olan borçluya nazaran İİK:72. maddenin ayrıcalıklı hükümlerinin tatbiki noktasında daha kötü duruma sokulmasını ve onun BK:61 ve devamı hükümlere itilmesini kabullenemiyorum.

Saygılarımla.