Mesajı Okuyun
Old 17-04-2007, 20:51   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/18-656
K. 2005/625
T. 16.11.2005
• VELAYETİN ANNE VE BABA TARAFINDAN BİRLİKTE KULLANILMASI ( Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davasının Velayeten Eşler Tarafından Birlikte Açılması veya Birinin Açtığı Davaya Diğerinin Muvafakati Şartı )

• NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ TALEBİ ( Babanın Velayeten Açtığı Davaya Diğer Eşin de Muvafakatte Bulunması - Birlikte Dava Açma Koşulunun Gerçekleşmiş Olacağı )

• EŞLER ARASINDA MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI ( Velayeten Açılan Davalarda - Babanın Velayeten Açtığı Nüfus Kaydının Tashihi Davasına Annenin de Muvafakat Vermesiyle Birlikte Dava Açma Koşulunun Gerçekleşeceği )

• MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI ( Çocuğa Velayeten Eşlerin Birlikte Dava Açması Zorunluluğu - Eşlerden Birinin Açtığı Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Davasına Diğer Eşin Muvafakatiyle Bu Şartın Gerçekleşmiş Olacağı )

4721/m.336/1,342
1587/m.46
ÖZET : Evlilik birliği içinde velayetin kullanılması kapsamında tüm davaların ana ve baba tarafından birlikte açılması; bunlardan biri tarafından açılmış bulunan davaya, diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanması gerektiğinde kuşku ve duraksama bulunmamaktadır. Somut olayda baba Bedri Teker, nüfus kaydının düzeltilmesini talep ettiği Meliha Teker’e velayeten görülmekte olan davayı açmış; 17.05.2004 tarihli duruşmada hazır bulunan anne Sisin Teker, "Meliha benim kızımdır, ben de doğum tarihinin düzeltilmesini istiyorum" şeklindeki beyanıyla olumlu iradesini ortaya koymuştur. Bu olgular birlikte değerlendirildiğinde; baba tarafından küçüğe velayeten açılmış bulunan davaya, yargılama sırasında diğer eşin icazetini bildirdiği; eş söyleyişle, velayetin birlikte kullanılması koşulunun gerçekleştiği açıktır. Bu yöne değinen yerel mahkeme direnme kararı yerindedir.

DAVA : Taraflar arasındaki "nüfus kaydının düzeltilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Van 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 7.7.2004 gün ve 2004/235-614 sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 13.12.2004 gün ve 8713-9478 sayılı ilamı ile;

( ... Dava, evliliğin devamı sırasında eşlerden birisi tarafından, nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen küçüğe velayeten açılmış, mahkemece, diğer eşin katılması veya icazeti aranmadan davaya bakılıp kabulüne karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 336’ncı maddesinde, ( eşlerden herhangi birisine öncelik veya üstünlük tanınmadan ) evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın, velayeti birlikte kullanacağı öngörülmüş ve Türk Medeni Kanunun 342’nci maddesinde de anne ve babanın çocuğu velayetleri çerçevesinde temsil edecekleri ilkesi yine ayırım yapılmadan getirilmiş olup, kamu düzenini sağlamaya yönelik bulunan bu kuralların, yasanın yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2002 tarihinden önceki olaylara uygulanması da, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2’nci maddesi hükmü gereğidir.

Emredici nitelikteki bu yasa kuralı evlilik birliği içinde velayetin kullanılması kapsamında ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak tüm davalar yönünden de geçerlidir. Buna göre, asıl olan eşlerin birlikte dava açmaları ise de, bunlardan birisi tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan icazetini bildirip olumlu iradesini ortaya koyması da, velayetin birlikte kullanılması gerçekleşmiş olacağından yeterlidir. Diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanamadığı davanın ise reddi gerekir.

Bu bakımdan mahkemece davacıya, eşinin davaya katılmak ya da duruşmada hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için mehil verilip, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eşlerden birisinin istemi yeterli bulunarak davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Davacı Bedri Teker; velayeti altında bulunan kızı Meliha Teker’in gerçek doğum tarihi 01.07.1980 olduğu halde, her nasılsa nüfus kaydında 01.07.1990 olarak tescil edildiğini ileri sürerek, doğum tarihinin ay ve günü baki kalmak kaydıyla 1980 olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme; "Sağlık Kurulu Raporu ve velayet altında bulunan küçüğün annesinin beyanına göre, nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen küçüğün 01.07.1980 doğumlu olduğunun anlaşıldığı" gerekçesiyle "davanın kabulü ile, Meliha Teker’in 01.07.1990 olarak kayıtlı bulunan doğum tarihinin, ay ve günü baki kalmak üzere 1980 olarak düzeltilmesine" karar vermiştir.

Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi tarafından temyiz edilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, Yerel Mahkeme; "nüfus kaydının düzeltilmesi istenilen küçüğün annesi Sisin Teker’in, 17.05.2004 tarihli duruşmada hazır bulunmak suretiyle davaya icazetini bildirdiğinin anlaşıldığı" gerekçesiyle önceki kararında direnmiş, direnme kararını davalı temsilcisi temyiz etmiştir.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; evlilik birliğinin devamı sırasında, eşlerden Bedri Teker tarafından, müşterek çocuk Meliha Teker’e velayeten nüfus kaydının düzeltilmesi istemiyle açılan davada, diğer eşin katılımının ve rızasının sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336’ ncı maddesinde,"evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar " hükmü öngörülmüş olup; aynı Kanunun 342’nci maddesinde ise, "ana ve babanın velayetleri çerçevesinde çocuklarının yasal temsilcisi oldukları " hükme bağlanmıştır.

Bu açık hükümler karşısında, evlilik birliği içinde velayetin kullanılması kapsamında tüm davaların ana ve baba tarafından birlikte açılması; bunlardan biri tarafından açılmış bulunan davaya, diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanması gerektiğinde kuşku ve duraksama bulunmamaktadır.

Somut olayda baba Bedri Teker, nüfus kaydının düzeltilmesini talep ettiği Meliha Teker’e velayeten görülmekte olan davayı açmış; 17.05.2004 tarihli duruşmada hazır bulunan anne Sisin Teker, "Meliha benim kızımdır, ben de doğum tarihinin düzeltilmesini istiyorum" şeklindeki beyanıyla olumlu iradesini ortaya koymuştur.

Bu olgular birlikte değerlendirildiğinde; baba tarafından küçüğe velayeten açılmış bulunan davaya, yargılama sırasında diğer eşin icazetini bildirdiği; eş söyleyişle, velayetin birlikte kullanılması koşulunun gerçekleştiği açıktır.

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin bu yöne ilişkin direnme kararı yerindedir.

Ne var ki, işin esası yönünden Özel Daire’ce bir inceleme yapılmadığından, davalı temsilcisinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.

SONUÇ :

Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davalı temsilcisinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 18.HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 16.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı'dan alınmıştır