Mesajı Okuyun
Old 03-04-2014, 15:11   #5
uzer5613

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.İlker DOLGUN
Yanıtlarınız için teşekkürler, görüşlerinizi destekleyen ictihat paylaşabilirmisiniz?
T.C.
GÖLCÜK
1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2012 / 233
KARAR NO : 2012 / 476
YARGIÇ : Ali ALTINTAŞ 41434
KÂTİP : İbrahim ÜLKER 73492
DAVACI : Yaşar ŞEN (12935432368)
VEKİLİ : Av. Burak ŞAHİN - Gölcük / KOCAELİ
DAVALI : T. Vakıflar Bankası T.A.O.
VEKİLİ : Av. Ayşe ARTEKİN - Şişli / İSTANBUL
DAVA : YAPILANDIRMA BEDELİNİN İADESİ
DAVA TARİHİ : 02/05/2012
KARAR TARİHİ : 19/09/2012
YAZIM TARİHİ : 10/10/2012
Davacı vekili tarafından açılan yapılandırma bedelinin iadesi davasının yargılaması sonucunda:
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı bankadan konut kredisi kullandığını,
faizlerin düşmesi üzerine krediyi iki kez yeniden yapılandırdığını ancak bu işlemler sırasında yeniden
yapılandırma bedeli adı altında birinci yapılandırmada 1.655,00 TL, ikinci yapılandırmada ise 938,00 TL kesinti
yapıldığını, bunun 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkkındaki Kanun hükümlerine aykırı olduğunu ileri
sürerek 2.593,00 TL'nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine karar
verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 02.06.2012 havale tarihli cevap dilkeçesinde özetle; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun
144'üncü maddesi uyarınca bankanın davaya konu kesintileri yapma hakkı bulunduğunu, bu hususa sözleşmede
ve bilgi formunda yer verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında akdedilen konut kredisi sözleşmesi ile sözleşme öncesi bilgi formu celp edilmiştir.
GEREKÇE: Taraflar arasında tarihsiz, 120 ay vadeli, 60.000,00 TL bedelli konut kredisi sözleşmesi imzalandığı,
bilahare faizlerin düşmesi nedeniyle davacının 27.08.2009 ve 10.11.2010 tarihli talepleri ile kalan kredi
borcunun yeniden yapılandırıldığı, davalı bankanın “konut yapılandırma bedeli” adı altında 27.08.2009 tarihinde
1.655,00 TL, 10.11.2010 tarihinde 938,00 TL kesinti yaptığı, davanın, kesinti toplamı 2.593,00 TL'nin iadesine
ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 10'uncu maddesine, 5582 SK'nin 24'üncü maddesi ile
eklenen, “Konut Finansman Sözleşmeleri” başlıklı B fıkrasına göre konut finansmanı kuruluşları, tüketicilere
sözleşme öncesinde kredi veya finansal kiralama işlemleri ile ilgili genel bilgiler vermek ve tüketiciye teklif
ettikleri kredi veya finansal kiralama sözleşmesinin koşullarını içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu vermek
zorundadır. Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden imzalanan
sözleşmenin geçersizdir. Bilgi formunun 21.11.2007 tarihinde imzalanmış, kredi sözleşmesine ise tarih
atılmamış olması karşısında bu kurala riayet edilip edilmediği belirlenememiştir.
4077 SK'nin 10/B maddesinin 13'üncü bendine göre, tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam
miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her
iki durumda da konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini
yapmakla yükümlüdür. 14'üncü bende göre de, faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer
verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı
kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi
yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın % 2'sini geçemez.
Somut olay bu hükümler çerçevesinde ele alındığında; 2.593,00 TL'nin, davacıdan, kredinin iki kez yeniden
yapılandırılması nedeniyle “konut yapılandırma bedeli” adı altında alındığı sabitir. Lakin 4077 SK'de borç
yapılandırmadan söz edilmemektedir. Borç yapılandırma, 29 Eylül 2007 tarih ve 26658 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir. Anılan yönetmelikte, borç yapılandırma halinde komisyon alınacağına
ilişkin bir hüküm yoktur.
Bundan başka, yönetmeliğin 7'nci maddesine göre konut finansmanı sözleşmesinde yeniden finansman
kapsamında yapılacak değişikliklerde tüketicinin yazılı izni alınır. 6'ncı maddeye göre ise 7'nci maddede
belirtilen yazılı onay alınmadan önce, konut finansmanı kuruluşunca, yeniden finansman amacıyla konut
finansmanı sözleşmesinde yapılan değişikliklerin tüketiciye nasıl yansıyacağına ilişkin karşılaştırmalı bilgi,
tüketiciye yazılı olarak verilir. Davacıya verilen bilgi formunda konutun tapu bilgilerine ve aylık geri ödeme
tutarına yer verilmemiştir.
4077 SK'nun tüketicilere sağladığı en önemli haklardan biri bilgilendirme ve aydınlatılma hakkıdır. Bu
kapsamda banka, kredi verdiğinde masraf, komisyon ve diğer tüm giderler dâhil olmak üzere çekilecek kredi
tutarı, taksit miktarı, faiz oranı ve sabit aylık ödemeyi tüketiciye bildirmek durumundadır. Sözleşme yapılıp
taksitler ödenmeye başlandıktan sonra faizlerdeki düşüş nedeniyle bankayı yapılandırmaya zorlamak hukuken
mümkün değil ise de; serbest piyasa koşulları ve bankalar arası rekabet dikkate alındığında, kredi kullanan,
krediyi tümüyle kapatarak başka bir bankadan daha uygun şartlarda kredi alabileceği için “yapılandırma” adı
altında yeni bir uygulama gelişmiştir. Bankalar, mümkün olduğu kadar düşük oranda faiz ilanları yapmakta,
daha sonra “masraf ve komisyon” veya “yapılandırma bedeli” adı altında aldıkları ücretlerle faiz oranını
dolaylı şekilde artırmaktadırlar. Eldeki davada, davalı banka, toplam 2.593,00 TL'lik kesintileri “konut
yapılandırma bedeli” olarak belirtmiştir. Bilgi formunun 10'uncu maddesinde “Masraf ve Diğer Giderler” ve
sözleşmenin 6'ncı maddesinde “Vergi ve Masraflar” başlıkları altında bazı hususlara yer verilmiş ise de, kredinin
yeniden yapılandırılması halinde yapılandırma bedeli alınacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla
yapılan kesintilerin sözleşmede dayanağı yoktur. Davalı banka, davacı tüketiciye, kesintinin mahiyetini ve yasal
dayanağını net şekilde bildirmekle yükümlüdür. Kredi sözleşmesi ve bilgi formunun bu bilgileri içerdiğinden söz
edilemez. Dolayısıyla davalı bankanın, “konut yapılandırma bedeli” adı altında kesintisi yapması yasaya
aykırıdır. Aksi durum haksız şarttır.
Bu noktada haksız şart kavramı üzerinde durmak gerekir. 4077 SK'nin, 4822 SK değişik 6'ncı maddesi ile
sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve “Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı
olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı
düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini
tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir
sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine
etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak
değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli
unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin
uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa,
bunu ispat yükü ona aittir. 6/ A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/ A, 10, 10 / A ve 11/ A maddelerinde yazılı olarak
düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ...” hükmü,
yine 4077 SK'nin 6 ve 31'inci maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar
Hakkında Yönetmeliğin 7'nci maddesinde “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen
sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır” hükmü getirilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi davalı banka tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan
bazı kısımların rakam, isim ve adres yazılarak doldurulmuştur. Sözleşmede borç yapılandırmadan ya da
yapılandırma bedeli adı altında kesinti yapılacağından söz edilmemektedir. Dolayısıyla tüketici aleyhine olan ve
tüketiciyi “konut yapılandırma bedeli” adı altında külfete sokan bir sözleşme hükmünün varlığı ve bu hükmün
tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığı ispat edilememiştir. Yapılandırma taleplerinin davacıdan
geldiği ileri sürülebilir ise de; yüksek oranlı faiz indirimi fırsatlarını kaçırmamak için bankanın şart koşmasıyla
davacının banka tarafından önceden hazırlanan belgeleri imzalamak ve meblağları ödemek zorunda kaldığı kabul
edilmelidir. Başka bir deyişle, tüketici, faiz düşüşü nedeniyle elde edeceği kazancın, kesilecek konut
yapılandırma bedelinden fazla olması nedeniyle kesintiye katlanmak durumunda kalmaktadır. Kimse, bu fırsatı
kaçırmak istemez. Faiz indirimi nedeniyle zarara uğrayan bankanın, bu zararını, davaya konu meblağları tahsil
ederek kapatmak niyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce benzer konuda açılan dava (2011/405 esas,
2011/533 karar), Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 08.03.2012 tarih, 2011/18437 esas ve 2012/5840 karar sayılı
ilamı ile onanmıştır.
Sonuç olarak; kredinin yeniden yapılandırılması sırasında sözleşmede yer almayan şekilde konut yapılandırma
bedeli adı altında davacıdan iki kez masraf tahsil edilmesi yasaya uygun düşmediği için davanın kabulüne karar
verilmiştir.
Davacı vekili, kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren faiz işletilmesini talep etmiş ise de; muaccel bir borcun
borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. Davalının dava açılmadan önce temerrüde düşürülebilmesi için
ya usulüne uygun ihtarname keşide edilmeli veya davalı hakkında icra takibinde bulunulmalıdır. Davalıya dava
açılmadan önce ihtarname gönderildiğine ya da hakkında icra takibinde bulunulduğuna dair bir iddia ve delil
yoktur. Bu durumda davalının açılan iş bu dava ile temerrüde düştüğünün kabulü ve faize dava tarihinden
itibaren hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KABULÜ ile 2.593,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan
alınarak davacıya verilmesine
Davacı Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O, 5411 sayılı Kanun'un geçici 13'üncü maddesi yollamasıyla, aynı
Kanun'un 140'ıncı maddesi kapsamında ve harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına (Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu, E: 2010/19-45, K: 2010/140, T: 10/03/2010)
400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine (AAÜT m. 12/2)
Davacı tarafından yapılan 52,30 TL (3,30 TL vekâlet harcı, 49,00 TL 7 tebligat) yargılama giderinin davalıdan
alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının HMK Yönetmeliği'nin 47/1'inci maddesi uyarınca karar
kesinleştiğinde davacıya iadesine dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde
Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu ve usulen anlatıldı. 19/09/2012
KÂTİP 73492 Y A R G I Ç 41434
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/27769
KARAR NO: 2013/4213 Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 19/09/2012
NUMARASI : 2012/233-2012/476
DAVACI : Yaşar Şen vekili avukat Burak Şahin
DAVALI : Türkiye Vakıflar Bankası vekili avukat Ayşe Artekin
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın
kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi
gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin
takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve
yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 138,60 TL. kalan harcın temyiz edenden
alınmasına, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.02.2013
gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
R.Ünal M.K.Tunç C.İlgün N.Güleç N.Özer