Mesajı Okuyun
Old 09-05-2010, 17:30   #731
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Cengiz Aladağ
yorulunca dur,
yere otur.
bırak hayat geçip gitsin,
nasılsa yetişemezsin.
yapılacakları yazdığın o kağıdı yırt at,
unutmaman gerekenleri unut.
kwai köprüsü filminin müziğini anımsamaya,
ıslıkla çalmaya çalış
ya da makber'i söyle bağıra bağıra.
bırak insanlar baksın sana,
bırak deli sansınlar,
değil misin zaten?

Bir deney yaptım: 30 yıldır "abla" dediğim ablama 1 hafta boyunca adıyla hitap edecektim. Ama 10 dakikada nakavt oldum.

Karakterimiz kaderimizdir. Yapılacakları yazdığım kağıtlar yapılmadan yırtılıyor.Yapılması gerekenler varsa zaten yapılıyor.

Geleceği bilmiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama biz bilmiyoruz.Uzaydan bizi izleyen biri varsa herşeyi görüyor. Onun için insanlar ölmüş, dünya yokolmuş. Yani bir bütün bir parçası, bir boyutu, bir kabini olarak görüyor şu anda yaşadıklarımızı ve gelecekte yaşayacaklarımızı.

Bazen şunu seziyorum, anlıyorum: Evren, her şey "BİR". Bir olması demek herşeyin birbiriyle bağlı olduğu anlamına gelir.Bağlar ise, herşeyi bağlar.

Biz ise yarın diye, son diye bir takım kavramlar yaratıyoruz. Çünkü,Bir film başlıyor sonra bitiyor, insan doğuyor sonra ölüyor, yolculuğa çıkıyoruz sonra yolculuk bitiyor, 1 litre süt alıyoruz lıkır lıkır içiyoruz sonra süt bitiyor. Hep böyle... Bu bizim kemiklerimize işleniyor. Son olmak zorunda, diyoruz.

Tüm mesele bilmek ile alakalı. Biz bilmediğimiz için istediğimizi yaptığımızı sanıyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bilmemek, kaygıya neden oluyor.

Kaygı ise, temel belirleyici oluyor.