Mesajı Okuyun
Old 09-10-2014, 09:07   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan litae33
Merhaba değerli meslektaşlarım,

Forum içersinde ayrıntılı olarak araştırma yapmış olmama rağmen yaşadığım sorunla ilgili bir çözüm bulamadım.Yardımcı olabileceğiniz umuduyla sizlerle paylaşmak istiyorum.Şimdiden teşekkür ederim:

Müvekkil şirkete ait araç arızalanıyor ve yetkili servis tarafından yapılan kontrollerde araçtaki arızanın mazottan kaynaklandığı belirtiliyor.Akabinde mahkeme kanalıyla delil tespiti yaptırılıyor ve bilirkişi incelemesinde araca konulan mazottaki su oranının fazla olmasından kaynaklı olarak hasar meydana geldiği ve aracın onarımı için 17.000,00 tl lik bir harcama yapılması gerektiği belirtiliyor.Müvekkil sürekli olarak yakıt aldığı akaryakıt bayii ile iletişime geçiyor fakat sonuç alamıyor.Aracı kendi imkanlarıyla yaklaşık 13.000,00 Tl'ye tamir ettiriyor.(faturayla sabit)daha sonra hem akaryakıt bayiine hem de akaryakıt firmasının kendisine yani merkeze noter yoluyla ihtarname çekmesine rağmen 2 firma da cevap dahi vermiyor.

Dolayısıyla zararımızın tazmini açısından ticaret mahkemesinde dava yoluna gideceğiz.

Sorularım şunlar:

1-Dava değeri ne olmalı?Somut zarar 13.000 tl üzerinden mi yoksa bilirkişi raporundaki 17.000 tl üzerinden mi dava açmalıyım

2-aynı davada parça değişiminden dolayı araçta meydana gelen değer kaybını da davalılardan istemeli miyim?

bu iki husus konusunda beni aydınlatabilirseniz çok sevinirim.Emsal kararlar var ise de paylaşmanızı rica ediyorum.Tekrardan teşekkür ederim.


1 -- Tüketici mahkemelerinin görevli olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.

2 -- Dava değeri somut zarar olmalıdır.

3 --Değer kaybı da talep edilebilir.

4 -- Birebir olmasa da benzer bir olaya ilişkin karar:

Yargıtay H.G.K. 2012/13-153 E. 2012/598 K. 19.09.2012 Tarih:

Taraflar arasındaki <tazminat> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; B. Tüketici Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.04.2009 gün ve 2008/522 E. 2009/179 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı vekili ile davalılardan Y... Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 22.04.2010 gün ve 2009/13561 E. 2010/5638 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalıdan aracı için yakıt satın aldığını, ancak mazot yerine benzin konulduğu için aracının hasarlandığını öne sürerek, sigorta tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan 31.421, 52-TL parça ve işçilik hasar bedelinin, 15.000-TL değer kaybı tazminatının, 2.500 TL aracı kullanamaması nedeniyle ödenen yol parasının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, aracın kullanılamaması nedeniyle ödenen yol parası olarak talep edilen 2.500- TL yönünden B. Sulh Hukuk mahkemesi görevli olduğundan dava dilekçesinin reddine, dosyanın tefrikine, davalı Y...… Ltd. Şti yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 7.225, 94-TL’nin dava tarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarda yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davalı A...…A.Ş yönünden davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- 4822 Sayılı kanun ile değişik 4077 Sayılı T.K.H.K'nun 3.maddesinde kanunun uygulanmasıyla ilgili tanımlar yapılıp, bu arada <bir mal ve hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi> tüketici, <Alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları...> mal, <Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri> satıcı, olarak tanımlamıştır. Aynı yasanın 23.maddesinin 1.fıkrasında ise, <Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır.> hükmüyle kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde, tüketici davacı ile satıcı davalı Y...…Ltd. Şti arasında yakıt satımından kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunduğu, anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının aracının arızalanması nedeniyle ödenen yol parasının tahsili hakkındaki talebe bakmaya da yasanın 23. maddesi hükmü gereğince tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda, kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece, bu kalem yönünden de işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4/A maddesinin 3.fıkrasında; <Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.> düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayın gerçekleştiği petrol istasyonunun avalı A...…A.Ş’nin bayisi olduğu ihtilafsızdır. Davacıya verilen ayıplı hizmet nedeniyle, anılan yasada tanımlanan ve sağlayıcı durumunda bulunan davalı A...…A.Ş’nin’de diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan bu husus göz ardı edilerek, motorin yada benzinden kaynaklanan bir ayıp söz konusu olmadığından adı geçen davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, ayrıca bozmayı gerektirir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili ile davalılardan Y... Ltd .Şti. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, akaryakıt satışı sırasında ayıplı hizmetten kaynaklanan hasar bedeli, değer kaybı ve yol parasının tazmini istemine ilişkindir.

I- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde, Öncelikle belirtilmelidir ki, somut olayda, davalılardan Y... Akaryakıt Ltd. Şti.nin diğer davalı A... Petrol Ve Ticaret AŞ.nin (A...) bayisi olduğu, bayiinin çalışanı tarafından davacıya ait araca hata ile motorin yerine benzin konulması nedeniyle aracın arızalandığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; bayi tarafından verilen ayıplı hizmet nedeniyle sağlayıcının müteselsil sorumluluğu bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağı 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/A. maddesidir. 4077 sayılı Kanunun 4/A maddesinin üçüncü fıkrasında; <Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.> düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan Kanunun <Tanımlar> başlıklı 3. maddesine göre; <Bu Kanunun uygulanmasında, d) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, g) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri, ifade eder.> hükmü bulunmaktadır.4077 sayılı Kanun'un 3.maddesi uyarınca davalı A... A.Ş’.nin sağlayıcı konumunda olduğu da açıktır. Somut uyuşmazlıkta davacıya, ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren ayıplı mal verilmesi sözkonusu değildir. Ancak, anılan Kanunun 4/A maddesinin ilk fıkrası uyarınca; <...Sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilânlarında veya standardında veya teknik kuralında tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler, ayıplı hizmet olarak kabul edilir.> Buna göre; davacının aracına Y... Ltd.Şti.’nin çalışanı tarafından motorin yerine benzin konulması şeklinde gerçekleşen olayda, Y... Ltd. Şti'nin diğer davalı A...’in bayisi olarak satış yaptığı ve hizmet verdiği hususunda bir uyuşmazlık da bulunmaması karşısında, sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarda tespit edilen yararlanma amacı bakımından tüketicinin beklediği faydaları ortadan kaldıran maddi eksiklikler içeren hizmet sözkonusu olduğundan, anılan Kanunun 4/A maddesinin ilk fıkrası uyarınca ayıplı hizmet bulunmaktadır. Sağlayıcı ve bayi 4/A maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Kaldı ki, sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyeler tarafından davalılardan A... AŞ’nin, davacının zararına neden olan olayla ilgisi bulunmadığı, hatalı hizmeti veren Y... Ltd.Şti. çalışanının davranışı sonucu meydana gelen zarar ile A... arasında illiyet bağı bulunmadığı görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş, 4077 sayılı Kanun'un 4/A maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan sağlayıcı ve bayiinin müteselsil sorumlu olduğu hususunun kanunla açıkça düzenlenmesi ve diğer iddiaların sağlayıcı ile bayi arasında açılabilecek rücu davasında değerlendirilmesinin mümkün bulunması nedeniyle Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca kabul edilmemiştir. Yukarıda açıklanan düzenlemelerin ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, sağlayıcı A... A.Ş. ile bayi Y... Ltd. Şti, davacının aracına verilen ayıplı hizmet nedeniyle doğan zarardan Kanun gereği müteselsilen sorumludurlar.

O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

II- Davalılardan Y... Akaryakıt ve Taşımacılık Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin; A-Hükmün direnmeye dair kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, ilk hükmü temyiz etmeyen davalı Y... Ltd. Şti.nin direnmeyi temyizinin mümkün bulunup bulunmadığı ön sorun olarak incelenmiştir. Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Yerel Mahkemece hakkında direnme kararı verilen ve talebin yol parası dışındaki kısmına ilişkin ilk hüküm, davalı Y... Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmemiştir. Bu durumda hükmün direnmeye dair kısmına yönelik ilk kararı temyiz etmeyen davalı Y... Ltd. Şti.'nin direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır. O halde, davalı Y... Ltd. Şti.'nin temyiz dilekçesinin direnme hükmüne yönelik kısmının reddine karar verilmelidir. B-Hükmün yol parasına ilişkin kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, ise, Yerel Mahkemece, Özel Daire’nin bozma ilamının (2) numaralı bendinde yer alan ve yol parasına ilişkin talep yönünden de tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna değinen bozma nedenine uyularak oluşturulan yeni hüküm Özel Daire’ce incelenmemiştir. O nedenle, kararın temyiz incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir. Hal böyle olunca, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin yol parası talebi hakkında kurulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daire’sine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ: 1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen <Geçici Madde 3> atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, oyçokluğu ile, 2-Yukarıda (II) numaralı bendin (A) fıkrasında belirtilen nedenlerle, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin hükmün direnmeye dair kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin temyiz dilekçesinin direnme kararına ilişkin kısmı yönünden REDDİNE, 3-Yukarıda (II) numaralı bendin (B) fıkrasında açıklanan nedenlerle, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin hükmün <yol parasına> dair kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oybirliği ile, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen <Geçici Madde 3> atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2012 gününde karar verildi.