Mesajı Okuyun
Old 13-08-2012, 15:02   #3
Av.Tuğba Elmas

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

5.Ceza Dairesi
Esas: 1981/1056
Karar: 1981/1438
Karar Tarihi: 13.05.1981


CEBRİ İRTİKAP SUÇU - İKNA SURETİYLE İRTİKAP SUÇUNUN UYGULANMA BİÇİMİNDE MAĞDURUN ÖDEDİĞİ PARANIN MEŞRU OLMADIĞINI BİLMEMESİ

ÖZET: İkna suretiyle irtikap suçu, kanunen ödenmesi gerekmeyen bir paranın ödenmesi lüzumuna memurun ferdi ikna etmesiyle gerçekleşmiş olur. Burada fert ödediği paranın meşru olmadığını bilmez. Memur yalan beyanlarıyle kendisini kandırmış, ikna etmiş durumundadır. Mağdurun rızası memurun aldatmasıyla sağlanmıştır. Sanığın diğer müştekilere karşı işlendiği ileri sürülen eylemlerinin sübutu hakkında iddiadan başka kanıt elde edilmediği halde tüm eylemlerinin oluştuğu sonucuna varılması ve eyleminin cebri veya ikna suretiyle irtikap suçlarından hangisinin oluşturduğunun tayin ve takdiri gerekir.

(765 S. K. m. 209,210)

Dava: Görevli bulunduğu sırada irtikapta bulunmaktan sanık Naif'in yapılan yargılaması sonunda TCK.nun 210/1-son 80, 59. ve 227/2. maddeleri gereğince 1 sene 11 ay 10 gün ağır hapis cezasıyle mahkumiyetine ve müebbeten memuriyetten mahrumiyetine dair (Siirt Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 16.9.1980 gün ve 979/11 esas, 980/162 karar sayılı hükmün içinde duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle, dava evrakı incelenip gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.

Karar: ........İlçesi Nüfus Memuru olan sanık aşamalarda yükletilen suçları işlemediğini 1974 yılında yürürlüğe giren 1587 sayılı Yeni Nüfus Yasasının getirdiği birtakım zorluklar ve köy muhtarlarının bu yasa ile nüfus işlemlerini yapma yetkilerinin ellerinden alınmasının doğurduğu çekememezlik yüzünden kendisine bunların da tahrikiyle iftirada bulunulduğunu savunmuştur.

Kasım'ın dışındaki müştekilerin tümü, sanığın evlenme ya da çocuklarının nüfusa kayıt işlemlerini yapmak için para istediğini, ancak parayı ona verdiklerini kimsenin görmediğini beyan etmişlerdir.

Çoğunluğun köy muhtarlarının oluşturduğu tanıklar ise görgüye dayalı bilgileri olmadığını, sanığın görevi sırasında işlemleri yapmak için menfaat sağladığını, köylüleri olan müştekilerden duyduklarını bildirmişlerdir.

Müşteki Kasım, evlenme işlemlerini yaptırmak için nüfus memurluğuna gittiğni sanığın masraf adı altında 200 lira istediğini kendisininde buna inanarak parayı verdiğini, söylediği halde, olayın muhbiri ve aynı zamanda tanığı olan İbrahim, evlenme işlemlerini yürütmek için başvuruda bulunan müşteki Kasım'a evrakının eksik ve yanlış düzenlendiği söyleyerek güçlük çıkardığını, işini yapmadığını ve daha sonra kayıt işleminin zor olduğunu ve zaman alacağını ileri sürerek para istendiğini, onun da 200 lirayı yanında vermek suretiyle evlenme işlemini tamamladığını ifade etmiştir.

Kasım'ın sanık Naif'in kendisinden 200 lira para aldığına ilişkin iddiası tanık köy muhtarı İbrahim tarafından da doğrulanmışsa da, paranın isteniş biçimi ve nedeni bakımından ifadeler arasında suçun niteliğini etkileyecek derecede tutarsızlık mevcuttur.

Öte yandan müşteki Kasım nüfus memurluğuna tanık İbrahim ile birlikte gittikleri ve parayı onun yanında sanığa verdiği yolunda bir açıklamada da bulunmamıştır.

TCK.nun 209. maddesinde tanımlanan cebri irtikap suçu memurun bu sıfatını veya memuriyetine ait görevini kötüye kullanmak suretiyle ferdi tezyik etmesiyle başlar. Ferdin bu tazyik sonucu memurun haksız muamelesini önlemek için ona menfaat temin veya vaad etmesiyle de oluşur.

TCK.nun 210. maddesinde gösterilen ikna suretiyle irtikap suçu ise, kanunen ödenmesi gerekmeyen bir paranın ödenmesi lüzumuna memurun ferdi ikna etmesiyle gerçekleşmiş olur. Burada fert ödediği paranın meşru olmadığını bilmez. Memur yalan beyanlarıyle kendisini kandırmış, ikna etmiş durumundadır. Mağdurun rızası memurun aldatmasıyla sağlanmıştır.

Dosya içeriğine ve yapılan bu açıklamaya göre sanığın Kasım'ın dışında kalan diğer müştekilere karşı işlendiği ileri sürülen eylemlerinin sübutu hakkında iddiadan başka kanıt elde edilmediği halde tüm eylemlerinin oluştuğu sonucuna varılması ve müşteki Kasım ile tanık İbrahim'in yüzleştirilerek yukarıda belirtilen ifadeleri arasındaki ayrılıkların giderilmesinden sonra suçun sübutu halinde, eyleminin cebri veya ikna suretiyle irtikap suçlarından hangisinin oluşturduğunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule görede muhtelif şahıslara karşı vaki irtikapta kast birliğinden bahsedilemeyeceği ve mağdur adedince ayrı ayrı irtikap suçu oluşacağı düşünülmeden suçun teselsül ettiğinden bahisle cezanın 80. madde ile artırılması,

Sonuç: Yasaya aykırı ve sanık ve vekilinin temyiz itirazlarıyle duruşmalı inceleme sırasındaki savunmaları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden cezanın miktarı bakımından kazanılmış hak saklı kalmak üzere hükmün tebliğname ve mütalaa gibi CMUK.nun 321, 326. maddeleri gereğince BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine, 13.5.1981 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı