Hakim yemin vermeyecektir zira tamamlayıcı yemin defterlerin lehe delil olması halinde verilir , ancak bazı hakimler bu defter olaylarında yargıtay yemin hususunu bozma noktası yaptığı için olayı bu yönden düşünmek yerine yemin verdirebiliyorlar. Ancak ayrıca şu da var ki eğer ticari defterlerinizden ayrı olarak yemin deliline de dayandıysanız ( rapor gereği defterleriniz lehinize delil olmaktan çıkmıştır) Karşı tarafın defterleri de aleyhinize delil oluşturduğundan ve bu defterlerdeki kayıtların aksi her türlü delille ispat edilebildiğinden , Humk 'taki yemin düzenlemesi gereği siz de yemin verilmesini isteyebilirsiniz kanaatindeyim.Zira TTK daki yemin defterlere ilişkin hususi bir yemin şeklidir ve iknayı kuvvetlendirmek içindir , tamamlayıcıdır ve defterlerin lehe delil olması halinde kullanılır ve hakimin takdirine bırakılmamıştır. Humk taki yemin ise genel bir kesin ispat aracıdır , takdiri kuvvetlendirmek için değil olayı çözmek için verilir ve iddiasını ispat edemeyen tarafça son koz olarak kullanılır kanaatindeyim.Tabi kişisel görüşüm , bu düşüncenin aksini de düşündüm, aksi daha doğru geliyor zira TTK lafzı gereği davalı taraf kendine ait usulüne uygun ve birbirini destekleyen defterlerle iddiasını kesin olarak ispatlamış oluyor , okduğum birkaç makale de aynısını söylüyor ve uygulama da genel de böyle. Zira TTK daki hükümde kesin yemin ancak münhasıran karşı tarafın defterlerine dayanma halinde kabul edilmiş , kanun koyucu defterlerle ilgili uyuşmazlıklarda kesin yeminin başka durumlarda da kullanılmasını isteseydi ayrıca zikrederdi ya da en azından usul hükümlerine atıfta bulunurdu. Ancak herşeye rağmen savunma hakkını kısıtlamamak bakımından burada da HUMK gereği kati yemin verilmeli görüşümü yineliyorum. Zira hüküm verilene kadar adalet mekanizması işlemelidir , davalı belki yemin etmekten imtina edecek ve usulüne uygun defterlerinden davayı kazanacak ancak o ortamda iddiasının aksini beyan ederse adalet son anda da olsa sağlanmış olacak.