Mesajı Okuyun
Old 15-01-2017, 12:34   #1
upalaci

 
Varsayılan Başkasının borçları yüzünden taşınmazın satılamaması, İntikalsiz/İntikalli satış

Merhaba değerli hukukçular ve Türk Hukuk Sitesi ailesi,
OLAY : Müvekkilin babası 1983’te vefat etmiş ve veraset ilamı alınmıştır. Veraset ilamında eş ve 3 çocuk olmak üzere 4 mirasçı olup, bu mirasçıların hepsi hayattadır. Mirasçılardan birinin 17.000 TL vergi borcu vardır. Muris üzerine kayıtlı tarla niteliğinde bir taşınmaz var ve mirasçıların hepsi bu taşınmaza ait miras paylarını tek bir mirasçıya(müvekkile) aralarında yaptıkları adi yazılı bir sözleşme ile devrediyor. Sonuç itibariyle taşınmazdaki paylar tek bir mirasçıda(müvekkilde) toplanıyor. Bu sözleşmeye dayanarak müvekkil, tapu dairesine gidip tescil talebinde bulunuyor. Tapu dairesi ise bu sözleşmenin geçerli olmadığını, taşınmazın tapuda alınıp satılabileceğini, ayrıca muris üzerine kayıtlı olan taşınmazın mirasçılara intikal işlemi yapılmadan tapuda düzenlenecek resmi senet ile dahi tasarrufta bulunulamayacağı gerekçeleriyle talebi reddetmektedir. Ancak müvekkil hırslıdır ve yılmaya niyeti yoktur. Böyle olunca müvekkil önce tapuda intikal işlemini yaptırıp, sonrasında taşınmazı tapuda devralmak istemektedir. Yani mirasçıların kendi aralarında yaptıkları adi yazılı sözleşmeyi bir kenara bırakıp tapu memurunun dediklerini yapmak istemektedir. Tapu memuru intikal işlemi için ilgili vergi dairesinden veraset ve intikal vergisi ilişik kesme yazısı istemektedir. Müvekkil bunun için vergi dairesine gittiğinde vergi dairesi memuru kendinden 17.000 TL vergi borcu olan mirasçının borçlarını ve olaydaki taşınmaza ait viv (veraset ve intikal vergisi)’i ödemesini sonra vivik ( veraset ve intikal vergisi ilişik kesme ) belgesi alabileceğini söylemiştir. Hal böyle olunca müvekkil başkaları yüzünden mağdur olmaktadır.
ÇÖZÜM : Veraset ve intikal Vergisi Kanunu madde 19:
“(Değişik: 18/4/1984 - 2997/1 md.) Tescil tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sonucu ilgili vergi dairesine bildirilmek üzere, intikal eden gayrimenkullerin tescil işlemi, veraset ve intikal vergisinin tahakkuku beklenmeksizin yapılır. Ancak, intikali yapılan gayrimenkule isabet eden veraset ve intikal vergisi tamamen ödenmedikçe devir ve ferağı yapılamaz ve üzerinde herhangi bir ayni hak tesis edilemez. TAPU MEMURLARI VERGİ DAİRESİNCE VERİLMİŞ İLİŞİK KESME BELGESİ OLMAKSIZIN DEVİR VE FERAĞ İŞLEMİ YAPAMAZLAR, AKSİ HALDE VERGİNİN ÖDENMESİNDEN MÜKELLEFLER İLE BİRLİKTE MÜTESELSİLEN SORUMLU OLURLAR.”
Kanunun bu hükmü karşısında tapu memurunun vivik belgesi istemesi çok normal; ancak vivik belgesi getirilmesine rağmen, intikal yapılmadan mirasçıların kendi aralarında yaptıkları adi yazılı miras payının devri sözleşmesine itibar edilmemesi hukuka aykırı. Çünkü TMK 677/1: “Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.” Buna ilişkin T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2015 tarihli, 2015/6505 E., 2015/11380 K. nolu kararı da şöyledir: “…TMK'nun 677.maddesi hükmünde, miras payının mirasçılar arasında devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olması koşuluyla geçerli sonuç doğuracağı belirtilmiştir. Diğer deyişle miras payının devrinde, sözleşmenin yazılı olarak yapılması yeterli olup, ayrıca resmi memur önünde düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır ...”
Tapu Sicil Tüzüğü madde 20 de şu düzenlemeyi içermektedir:
“Resmî senet düzenlenmesini gerektirmeyen işlemler
MADDE 20 – (1) Resmî senet düzenlenmesini gerektirmeyen işlemlerde aynî hakların tescili için;
a) İstem, yasal veya atanmış mirasçılar tarafından yapılırsa yetkili merciler tarafından verilmiş mirasçılık belgesi,
b) İstem, vasiyet alacaklısı tarafından yapılırsa taşınmazın tanımlandığı ve tescil hükmünü de içerir tenfiz kararı veya hâkim tarafından tescil için yazılan yazı ile birlikte tenfiz kararı ve vasiyetnamenin onaylı bir örneği; vasiyet alacaklısı, yasal ve atanmış mirasçılar tarafından birlikte yapılırsa vasiyetnamenin açılıp okunduğuna dair karar ile birlikte vasiyetnamenin onaylı bir örneği,
c) Miras taksim veya miras payının devri sözleşmesinde tescil yetkisini içerir noterce düzenlenmiş sözleşme; miras taksim sözleşmesi mirasçılar arasında yazılı olarak yapılmış olup da mirasçıların imzaları noterce onaylanmamışsa tüm mirasçıların; imzaların bir kısmı onaylanmış ise imzaları onaylanmamış olanların istemleri,
ç) Hükmen yapılan kamulaştırmalarda; mahkeme kararı,
d) Cebri icra veya ortaklığın giderilmesi yoluyla yapılan satışlarda; gerçek kişi ihale alıcısının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralı nüfus bilgilerini ve fotoğrafını içeren, tüzel kişi ihale alıcılarında ise kanunlarda yazılı mercilerden alınmış yetki belgesi ile birlikte ihale alıcısı tüzel kişiliğin unvanını içeren ihalenin kesinleştiğini ve tescili belirten yetkili merciin yazısı,
e) Mahkeme kararına dayalı tescillerde; kesinleşmiş mahkeme kararı,
f) İmar uygulamalarında; kesinleşmiş imar parselasyon planları, dağıtım cetvelleri ve gerekli diğer belgeler,
g) Devlet veya kamu kurumlarınca taşınmazın tahsis veya devir yoluyla dağıtımında; ilgili kanuna uygun şekilde yetkili mercilerce verilen karar, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını ve diğer kimlik bilgilerini içerir dağıtım cetvelleri,
ğ) Arazi toplulaştırmalarında; yetkili mercilerce onanan kesinleşmiş toplulaştırma planları, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını ve diğer kimlik bilgilerini içerir dağıtım cetvelleri, h) Kooperatiflerin ferdileşme işlemlerinde; üyelerin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını ve diğer kimlik bilgilerini içerir liste,
aranır.”
Bunların dışında Tapu Müdürlüklerini ilgilendiren ve miras payının devrini konu edinen 1478 SAYILI GENELGE de yukarıda anlatılanları doğrular niteliktedir. Ayrıca TNB Başkan Yardımcısı ve çeşitli illerdeki bazı noterlerin görüşleri de aynı yönde. Noterlik Kanunu’nun 89. Maddesinin ve taşınmaz hakkında tasarruf işleminin sadece tapu memurunun düzenleyeceği resmi senet ile olabileceğini içeren ilgili kanun hükmünün, TMK’nin 677/1 ve 677/2 maddesini ortadan kaldırmadığına ilişkin Yargıtay kararları da mevcut. TMK’nin kaynağı İsviçre’de aynı görüşlere hakim. Doktrini ise söylemeye gerek bile duymuyorum. Tek sorun uygulamada, uygulayanlarda…
SONUÇ : Miras kalan taşınmaz hakkında tasarrufta bulunmak için vivik belgesi mutlaka olmak zorunda. Bu belge için vergi dairesine gidildiğinde vergi dairesi memuru “önce tüm vergi borçları, sonra vivik belgesi” diye tutturursa vergi dairesi memuru ikna edilmek zorunda. Vergi dairesi memuru ikna edilemiyorsa borçlu mirasçı borçlarını ödemesi için ikna edilmek zorunda. Vivik belgesi ve TMK 677/1 veya 677/2 belgesi sunulmasına rağmen tapu memuru, döner sermayeleri için “önce intikal işlemi, sonra devir işlemi” diye tutturursa, tapu memuru ikna edilmek zorunda. Tapu memuru ikna edilemiyorsa yazılı olarak vereceği ret kararına karşı bölge müdürlüğüne itiraz edilmek zorunda. Bölge müdürlüğü de itirazı reddederse ( ki bölge veya genel müdürlük bu tür konularda itirazları çoğunlukla reddediyor ) genel müdürlüğe itiraz edilmek zorunda. Kimse halden ve laftan anlamazsa viv ilişiğinin kesilmesi için vergi mahkemesinde dava, sonra tescil için asliye hukuk mahkemesinde dava açılmak zorunda (idarenin işlem yapmamasından dolayı idare mahkemesine açılacak davayı bağışık tutuyorum). Bunlar da çok uzun süreceği için uzun bir süre beklenmek zorunda. Taşınmaz tarla niteliğinde olduğu için daha işin TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU ile TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN boyutları var.
Daha iyi bir çözümü olan ve “Taşınmaz, tapuda alınır ve satılır.” ezberini bozan değerli yorumlarınızı bekliyorum. Saygılarımla… Av. Ümit PALACI
NOT : Sürçü lisan eylediysek affola, hatalarım varsa büyüklerim düzeltsin