Mesajı Okuyun
Old 07-01-2010, 10:04   #5
Adli Tip

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/9-615
K. 2007/627
T. 26.9.2007
DAVA : Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 7. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.07.2006 gün ve 2005/217 Esas, 2006/551 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 14.11.2006 gün ve 2006/26468-30084 sayılı ilamı ile;

( ... 1- Davacı emeklilik nedeniyle işyerinden ayrıldığını yazılı olarak işverene bildirmiş ve 1.9.2004 tarihinde işyerinden ayrılmış, makul bir süre içinde de Sosyal Sigortalar Kurumuna yaşlılık aylığı bağlanması için talepte bulunarak yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Davalının bilahare 27.10.2004 tarihinde hizmet aktini haklı nedenle feshettiğini bildirmesi ise sonuca etkili değildir. Zira daha önce davacı tarafından emeklilik sebebiyle sona erdirilen hizmet aktinin daha sonra işverence feshedildiğinin kabulü mümkün değildir.

2- Öte yandan işverenin feshe neden olarak gösterdiği fiiller davacının emeklilik sebebiyle ayrılma isteğini içeren dilekçenin işverene verilmesinden sonra gerçekleşen fiillerdir.

Açıklanan bu nedenlerle davacının kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, kıdem tazminatı istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece; davacının, emeklilik nedeniyle iş akdini feshetmediği gibi SSK'ya tahsis istemiyle başvurduğunu belgelendiren yazıyı da işverene vermediği, emeklilik başvurusunun daha sonraki bir tarihte gerçekleştiği, bu nedenle de kıdem tazminatı koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, Yüksek Dairece, yukarıda yazılı gerekçeler ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Davacı, işverene verdiği 12.07.2004 günlü dilekçesinde "emekliliği hak ettiğini" belirterek, iş akdini 01.09.2004 tarihinden geçerli olmak üzere feshettiğini açıklamaktadır. Kısa bir dönem farklı bir işyerinde çalışmasının ardından, 01.02.2005 günlü tahsis talebi üzerine SSK. tarafından kendisine yaşlılık aylığı bağlandığı, iş akdinin feshine dair dilekçe ekinde bulunan 08.07.2004 günlü SSK. yazısı ile yaşlılık aylığı için 506 sayılı Kanunun 60 ve Geçici 81. maddelerinde aranan koşulları sağladığı da anlaşılmaktadır.

1475 sayılı İş Kanununun yürürlükte bulunan ( 14/1-4, 5 ) maddesinde; ( Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin ) Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının ( A ) bendinin ( a ) ve ( b ) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Davacının, iş akdinin feshi beyanını içerir dilekçesine ek olarak yaşlılık aylığı koşullarını gerçekleştirdiğine ilişkin belgeyi işverene verdiği, kısa bir çalışma devresinin ardından, makul bir süre içerisinde ilgili sosyal güvenlik kurumuna başvurarak yaşlılık aylığı tahsisine hak kazandığının anlaşılmış olması karşısında, iş akdinin "emeklilik" amacıyla feshedildiğinin kabulü gerekir.

İş akdinin feshinden sonra farklı bir işyerinde kısa bir süre çalışılmış olması, iş akdinin fesih amacını ortadan kaldırmayacaktır.

Kaldı ki, yaşlılık aylığı koşulları yönünden düzenleme içeren, 4447 sayılı Kanun ile ek, 4759 sayılı Kanunla değişik 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesi, sigortalılık süresi, prim gün sayısı yanında yaşlılık aylığına hak kazanabilme yönünden kademeli olarak değişen yaş koşulunu aramaktadır.

1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin birinci fıkrasına 4447 sayılı Kanunun 45. maddesi ile eklenen 5. bent uyarınca, Sosyal Sigortalar Kanununda öngörülen yaş koşulu dışında kalan ve yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamlayanlara, kendi istekleriyle işten ayrılmaları halinde kıdem tazminatlarının ödeneceği belirtilmektedir.

Davacının yaşlılık aylığı için aranan; yaş, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı koşullarını sağladığı Sosyal Güvenlik Kurumu yazısıyla uyuşmazlık konusu değildir.

Anılan bentte, kıdem tazminatına hak kazanabilme yönünde, yaşlılık aylığı için yaş koşulunu yerine getirmeyenler için öngörülen bu düzenlemeden, tüm koşulları sağlamış olan davacının yararlandırılmaması, iş hukukuna egemen "işçi lehine yorum" ilkesine de aykırılık oluşturacaktır.

Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde, davacının, iş akdinin feshinden makul bir süre sonra yaşlılık aylığı tahsisi için SSK'ya başvurduğunun anlaşılmış olması, iş akdini feshettiği tarih itibariyle sigortalılık süresi ve prim gün sayısı yönünden yaşlılık aylığı için aranan koşulları sağlamış bulunması karşısında, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın geri verilmesine, 26.09.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


--------------

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/7333
K. 2004/23642
T. 20.10.2004
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ücret, izin, hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı tanıklarının beyanları ile davalının iddiasının aksine emeklilik sonrası davacının işyerinde çalıştığını belirten davalı tanıkların beyanlarından SSK kayıtları ve tüm dosya kapsamından davacının 24.7.2000 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığı ve emeklilik nedeniyle işyerinden ayrıldığı bu süreye ilişkin kıdem tazminatının kısmen ödendiği daha sonra davalı işyerinde yeniden çalışmaya başladığı ücretlerinin ödenmemesi sonucu davalı tarafından son dönem iş aktinin haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır.

Davacının izin ücretlerinin de ödendiği kanıtlanamamıştır. Buna rağmen mahkemenin davacının emeklilik sonrası işyerinde çalışmadığını kabul ederek yazılı şekilde tüm istekleri reddetmesi hatalıdır.

Mahkemece davacının tüm çalışma süresine göre kıdem tazminatı belirlenmeli daha önce ödenen 522.479.575 TL.kıdem tazminatının avans olarak ödendiği kabul edilerek ödeme tarihinden sonra hesaplanacak faiziyle birlikte hesaplanan kıdem tazminatından düşülmeli ve bakiye kıdem tazminatına ikinci dönem çalışma sonundaki fesih tarihinden itibaren faiz uygulanmalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

------------------

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/104
K. 2004/10869
T. 10.5.2004

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai ve ücret alacağı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Dosyadaki delilere ve özellikle SSK sicil kayıtlarına göre davacı çalışırken 30.12.1998 tarihinde bağlı bulunduğu SSK'ya başvurarak emeklilik aylığının bağlanmasını talep etmiş ve kendisine yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Emekliye ayrılan davacı, ertesi gün davalı işverene dilekçe vermiş olup, destekleme primi ödenmesi sureti ile iş talebinde bulunmuş ve tekrar çalışmaya başlamıştır. Emeklilik halinde, işçi emekliliğini belgelendirdiği takdirde kıdem tazminatına hak kazanır. Davacıya emekliye ayrıldığı bu tarihte, kıdem tazminatının ödenmediği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, davacının emekliye ayrıldıktan sonraki dönemde, ara vermeksizin davalıya ait işyerinde Araçlar Amiri olarak çalıştığı, işveren temsilcisi gibi hareket ederek, işyerinde çalışan şoförleri görevlendirdiği ve denetlediği anlaşılmaktadır. Davacının bu konumda iken foseptik çukuru temizleme de içinde bulunan vidanjör şoförlüğünde görevlendirilmesi tenzili rütbe olup, iş şartlarında esaslı değişiklik kabul edilmelidir. Zira görevlendirmenin geçici olduğu ileri sürülmüş ise de bu husus görevlendirme tutanağı ve davacının yerine birinin görevlendirilmiş olması karşısında, yerinde değildir. İş şartlarında esaslı değişiklik 1475 sayılı İş Yasasının 16/II maddesi uyarınca işçiye haklı fesih hakkı verir. Davacı işçi bu şartlarda iş sözleşmesini feshettiğinden kıdem tazminatına hak kazanır.

1475 sayılı İş Kanununun 14/II maddesi uyarınca işçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. Somut bu maddi ve hukuki olgulara göre davacının emekliye ayrıldığı dönemde kıdem tazminatı ödenmediğinden ve son dönemde davacı tarafından haklı olarak feshedildiğinden, bilirkişi tarafından tüm süre üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı bir değerlendirmeye tabii tutularak hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece aksine düşünce ile bu kıdem tazminatı isteminin reddi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.5.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Dairemiz çoğunluk görüşü ile görüş ayrılığı, emeklilik nedeniyle işten ayrılan ancak kıdem tazminatı almayan; aynı işyerinde ara vermeden çalışmaya devam eden ve iş sözleşmesi haksız yere feshedilen işçinin, alacağı kıdem tazminatına esas alınacak kıdem süresinin, ilk işe giriş tarihinden itibaren hesaplanıp son ücret üzerinden değerlendirilip değerlendirilmeme noktasında toplanmaktadır.

1475 sayılı İş Kanunun 14/I maddesine göre emeklilik kıdem tazminatına hak kazanma nedenidir.

Anılan Yasanın 14/II. maddesinde işçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştığı süreler gözönüne alınarak hesaplanır.

İş Kanunu 14/II de ise aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı ve ikramiye ödenmez.

Haklar dürüstlük kuralı çerçevesinde kullanılması beklenir ( MK. m.2 ) .

İşverenin uzun süre çalıştırdığı işçileri kıdem vererek iş akitlerine son vermesi ve daha sonra işe alarak yeni bir kıdem süresi başlatılması aynı ilke doğrultusunda yasaca korunmamaktadır.

Keza işverence haklı olarak işine son verdiği işçiyi aradan çok geçmeden işe alması af ya da barış olarak kabul edildiği ve tüm süreden kıdem ödeneceği Yargıtay içtihatlarınca kabul edilmiştir. ( Bknz. Çenberci, Mustafa "iş Kanunu Şerhi", 1986 s 432, dn. 108 de yer alan 17.5.1971 T, 1994 E. 11797K )

Kıdem tazminatını haklı kılacak fesih nedenleri iş Kanunu madde 14/1.de sayılmıştır. Orada açıkça "feshedilmesi" kavramı bulunmaktadır. Anılan hükümde emeklilik bir fesih nedeni olarak sayılmıştır.

İş Kanunu madde 14/II de '''fesih'' kavramına yer verilmemiştir. Orada işçilerin kıdemleri hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın..." ifadesi bulunmaktadır. Aralıklı çalışmalardan kastedilen budur her iki taraf içinde bir fesih olgusu yoktur.

Eğer biz daha önce feshedilen bir sözleşmeyi sonraki sözleşmeyle her halükarda birleştirirsek bu davada olduğu gibi işverenin bir an için fesihte haklı olduğunu varsayarak,. tüm süre yok savılır. işçinin emeklilik nedeniyle sona eren önceki çalışması içinde kıdem tazminatı hakkı kalmaz.

Tersi yorum getirerek önceki dönem hakları için kıdem tazminatı ödenir. Son dönem ödenmez denirse o zaman da ilk çalışma döneminin tasfiye edildiği sonucu çıkar.

Bir hizmet sürenin tasfiyesi için ödeme ( ifa ) sadece faiz ve zamanaşımı için önem taşır.

İşçi zamanaşımından korunmak için en kısa zamanda dava açması gerekir. Keza gecikme faizi için emeklilik başvurusunun işverene bildirimi gerekir.

14/VIII deki aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem ve ikramiye ödenmez ifadesi başka bir anlatımla süreyi de kapsar.

14/IV hizmet birleştirmelerini kamu işverenleri açısından düzenlemiştir. Ancak iş akdinin son verme şekli TC.Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malüllük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödenir.

Bu gelişim süreci ışığında somut olaya gelince;

Davacı ilk defa işyerine 24.8.1994 yılında girmiştir. 31.12.2001 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanmak amacıyla emekli olmuştur. 15.01.2002 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

Davacı 31.12.1998 tarihinde destekleme primi ödemek suretiyle çalışmak istediğini Davalı Belediye'ye bildirmiştir. Davalı Belediye davacının iş akdini 31.7.2000 tarihinde 1475 sayılı İş Kanunun 17.maddesinden fesh etmiştir.

Dava mahkemece red edilmiştir.

Karar feshin haksızlığı düşüncesiyle bozulmuştur.

Kıdem tazminatının hesabına ilişkin yöntem yukarıda anlatılan gerekçe ile şu şekilde olmalıdır.

Davacının ilk çalıştığı dönem emeklilikle sona erdiğine göre; kıdem tazminatı emeklilik tarihindeki ücret ile belirlenmeli faiz de aynı tarihle işverene durum bildirildiğinden emeklilik tarihinden başlatılmalıdır.

Son dönem fesih tarihindeki ücret üzerinden hesaplanmalı keza faiz de o tarihten başlatılmalıdır.

İşverenlerin bu sistemi bozucu nitelikte davranışları MK. m.2 deki süzgeçten geçirtilir. Somut olayda işçi yeniden işe girmiştir. İlk dönemde oluşan feshe hukuki sonuç bağlanmaz ise, işveren feshinin geçerli olduğu durumlarda başa kadar işçi kıdem tazminatından yoksun kalır.

İş Kanununun 14/II.maddesi fesih kavramını esas olarak düzenlenmemiştir. Aralıklı veya sürekli çalışmayı esas almıştır.

Üye M. K.